Multimedyada Remziye var :D
Bahar'ın Anlatımı
Tam 17 dakika 46 saniyedir Duru'nun tuvaletten çıkmasını bekliyordum, sonunda çıktığında ona bir hayli sıkılgan ve öfkeli bir şekilde baktım. ''Bravo Duru, yeni rekorunu kırdın. Bir kıçıyla ceviz kıran adam, bir de sen benim gözümde teksiniz; alkışlanası insanlarsınız.''
O ise bana aşırı boş bakışlarla karşıladı beni. ''Abartma ya, gidelim hadi. Kaç dakikadır buradayız.'' diye bağırarak atar yaptı bana. Bana atar yaptı. Onu on yedi dakika boyunca tuvalet kapısında bir of bile demeden -tamam of demiş olabilir - bekleyen, bu sırada tuvaletin oksijenden yoksun havasını soluyan benim gibi koca yürekli insana.
Sonra sanki demin bana bağırıp atar yapan kendisi değilmiş gibi ellerini sakin ve telaşsız bir şekilde yıkayıp kuruttu.
Duru'nun ruh sağlığı hakkında büyük endişelerim var.
''Kimin yüzünden acaba?'' diyerek imalı imalı Duru'ya baktım. Tabii ki beni kaile almadı ve tuvaletten çıkıp okul koridorlarında hızlı hızlı yürümeye başladı. Ben de ona ayak uydurmak için adımlarımı hızlandırdım ve bam! Bugünkü ikinci sakarlığımı da yapmış bulunmaktayım. Herhalde bu çarpışma olayı bizim kızlar arasında bir akım, bir salgın hastalık falan. Yoksa bunların başka bir açıklaması yok.
Aslında var, sakarız biz. Net, sakarız.
''Mısra'dan bana geçti, en azından çarpışmam ilk defa dizilerdeki gibi havalı oldu.'' diye düşünüyordum.
Ansızın bir çarpışma... Birbirini tanımayan iki insan... Yere düşen kitaplar ve kitapları toplarken birbirine değen eller... Her şey çok mükemmeldi, dizilerdekinden tek farkı çarpıştığım kişi kızdı. Hayır, bana kızmadı, cinsiyeti kızdı.
Hay ben şansıma tüküreyim. Gerçekten minnak, ufacık bir şans parçacığı olmaz mı insan da. Herhalde hayattaki tüm şansımı küçükken katıldığım çekilişlerde harcadım ya da biri bana afili bir beddua etti.
Hadi çarpıştığım kişiyi tahmin edin! Çekinmeyin ya, tahmin edin. Kimle olabilir acaba? Ah, pardon siz daha tanımadığınız kendisini. Bölümün, fakültenin, hatta üniversitenin en güzel; en alımlı, en çekici, makyajsızken bile Afrodit'in kızı gibi duran, adı REMZİYE olan, duru ve benim gıcık olduğumuz kıza çarptım. Ya anlamıyorum ki okulda o kadar yakışıklı çocuk var, neden Remziye? Hadi biri bana bunun açıklamasını yapsın.
Bir anda boş boş etrafa baktığımı fark ettim. Kendime gelerek ''Özür dilerim.'' dedim.
''Ay dikkat etsene. Tırnağım kırıldı senin yüzünden.'' diye çemkirdi.
Çarpınca nasıl kırılıyorsa o tırnak.
''Ne yapacağım şimdi ben?'' diye çıkıştı.
Al o tırnağı, bir yerlerine... Ah, Allahım sabır.
''Özür diledik ya.'' diye bağırdım, canıma tak etti artık.
''Ay bir de bağırıyor terbiyesiz. Sen kim oluyorsun da bana bağırmaya cesaret ediyorsun acaba?''
Sen dışarıdan güzel, saf bir kıza benziyorsun; bu Çingen mahallesinde çocuğunu pataklayıp komşusuna söylenen teyze hali nedir? Bir kendine gel. Adını değil, fiziğini şahlandır.
''Valla ben kim olduğumu gayet iyi biliyorum, tanışalım canım. Ben Bahar Sezin. Ama senin kim olduğunu da en az kim olduğum kadar iyi biliyorum, merak etme Remziyeciğim.''
'Sen kimsin.' diyor ya. İnsan döner, bir de adına bakar mal. '' Seni, seni, seni var ya çok pis şey yaparım kızım.'' Dedi kekeleyerek.
''Ay çok korktum. Hemen beni şey yap.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖRT BOYUTLU
MizahMerhaba, biz Beyza ve İrem. İki yakın arkadaş olarak bu hikayeyi yazmaya başladık. ''Bu hikayeyi yazma amacınız ne?'' diye soracak olursanız... Amacımız... Amacımız yok. Tamamen iki işsiz insan tarafından eğlenmek için yazılmış bir hikaye bu. Siz s...