Yağmur'un ağzından...
Başını büyük ellerinin arasına almış olan Doruğun karşısına geçmiş deli gibi bağırıyordum. Evet her şeyin suçlusu oydu! Nasıl bu kadar dikkatsiz olabilirdi ki? "Doruk! O nerede? Nasıl izin verirsin gitmelerine? Öylece arkasından baktın mı sadece? Bu muydu Öykü'ye verdiğin değer? Her şeyi sen planladın değil mi? Kaçırılmasından haberin vardı! Sen de onlardan biriydin değil mi?" En başka yüksek çıkan sesim sonlara doğru kısılmıştı. Ve en sonunda güçsüz düşüp olduğum yere bağdaş kurarak oturmuş ve yüzümü ince parmaklarımla kapatmaya çalışarak ağlamaya başlamıştım. Öykü benim tek değerlimdi! Öylece gidişini izlemek acı veriyordu. Bir şeyler yapmalıydım. Polise haber vermek istemiştim ama Doruk buna engel olmuştu. Neymiş efendim polis hiç bir şeyi beceremez daha çok onu bulmamıza engel olurmuş, kendisi bulabilirmiş.
Aniden ayağa kalkıp karşımda öylece oturan Doruğun yakalarını ince parmaklarımla kavrayıp, artık bağırmaktan acıyan boğazımı tekrardan zorlayıp bağırmaya başladım " Polise gitme dedin! Kendim bulabilirim dedin! Hani nerede? 13 gün oldu be! Öykü nerede?" Son iki kelimeyi dişlerimin arasından adeta hırlarcasına söylemiştim. Çünkü artık bende bağıracak ne güç kalmıştı ne de ses teli. Yarına kalmadan sesimin kısılacağını biliyordum ama umrumda değildi.
Kaçırılışının ardından Öykü'nün evine gelmiş, O geri gelene kadar onun odasından çıkmayacağına söz vermiştim. Doruk her gün Yanıma gelip kontrol ediyordu. Biliyordum Öykü şu an olduğu yerde sessizce ağlıyordu. O sesini çıkaramazdı ki! Kaçırılsa bile karşısındakinin kalbini kırarım düşüncesiyle sessiz kalırdı. Kim bilir şimdi ne yapıyordu? Ve ben böylece oturmuş dönmesini beklemekten başka bir şey yapamıyordum. Her gün, duvarında, tavanında, her yerde çoğunlukla ikimizin bulunduğu fotoğraflarımıza bakıp önce sessizce ağlıyor ardından gelen Doruğun yakalarına yapışıp onu suçluyordum.
Biliyorum, bu olayda belki Doruğun suçu yoktu, hatta hiç yoktu. Çünkü Doruk her gün aynı saate bıkmadan Yanıma geliyordu. Kendini suçlu hissetmesi yetmiyormuş gibi bir de ben suçluyordum onu. Buna rağmen sesini çıkarmıyor, karşıma geçip yüzündeki Pişmanlık, öfke ve bolca üzüntü kırıntılarıyla Söylediklerimi dinliyor, ben yorulup sesimin çıkamayacağı kadar çok bağırdığım zaman sarılıyordu ve ağlama krizimin geçmesini bekliyor sonra hiç bir şey söylemeden Öylece gidiyordu. Büyük ihtimalle benim içimde biriktirmeme izin vermiyordu ve ne şekilde olursa olsun sessizce dinliyordu beni, kavga da etmiyordu. Belki de kendini bu şekilde cezalandırıyordu. Zaten her geldiğinde yüzünde olan morarmaların artması hiç hayra alamet değil di ya neyse.
Bugün ilk defa farklı bir şey yapmıştım. Doruk bana sarılırken artık kısılmış olan sesimle "Bulamadın mı hala?" Diye sormuştum. Doruk önce kendini benden ayırdı, başta Öylece gözlerime baktı sonda bir anda Gözlerini kaçırarak çaresiz sesiyle "Her yere baktım, her şeyi araştırdım. Düşmanları, dostları, kaçırabilicek onu Tanıyan herkesi buldum. Hepsinin mekanlarına tek tek baktım ama yok. Nerde bilmiyorum!" Diye söylenmişti. Sanırım yeniden bağırmamı bekliyorduki, her bağırmamın başında yaptığı gibi gözlerini sıkı sıkı yummuştu. Ama bu sefer bağırmayacaktım. Gücüm kalmamıştı, kendimi boş hissediyordum. Babamın yokluğunu hissettirmeyen, her dakika Yanımda olan dostum şimdi kaçırılmıştı. Düşünmek bile canımı yakarken, düşüncelerimin her birinin hayal değil gerçek olması bitiriyordu beni.
Sessizce başımı sallayıp Kalktım Öykü'nün yatağından ve kapıyı açıp mutfağa geçtim.Doruk buna şaşırmış Olmalı ki hızlıca peşimden gelip bileğimi tuttu ve " Bak aklından kendine zarar vermek geçiyorsa unut bunu" Demişti ki dudaklarımdan çıkan tiz bir kahkaha gözlerinin iyice açılmasına sebep olmuştu. 13 gündür Öykü'nün odasından çıkmıyordum, yemeklerimi ya Doruk ya da Miran amca yani Öykü'nün babası getiriyor, zorla yedirmeye çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİS
FanfictionAdımlarına ayak uydurarak ilerledim ve garaja geldik. Kapıyı açtıktan sonra karşımıza siyah bir araba çıktı. Doruk bana gülümseyerek baktı ve "Hadi bin, ben arkadan geleceğim" dedi. Arabaya bindim ve binmem ile beraber araba hareket etmeye başladı...