11. Bölüm

27 2 0
                                    

Gece bir kaç defa, kesik kesik nefes alamamam yüzünden uyanmıştım ve tekrar uykuya dalmak zor olduğu için çok az uyumuştum. Şimdiyse gözlerim şişmiş bir şekilde okula hazırlanıyorum. Evet uzun zamandır okula gitmediğim ve bu yüzden de sorguya çekileceğim bir okulum var. Siyah kot kumaş eteğimin üzerine, krem rengi üzerinde siyah düğmeleri olan okul uniformalarımı giydim. Uniformanın bir parçası olan, üzerinde adımın yazılı olduğu broşu yakama taktım.Aslında sivil gidebilirdim fakat zaten devamsızlığım yüzünden azar yiyecektim. Bunun için en azından, yiyeceğim azarı ikiye katlamayayım diye düşünerek üniforma giyiyordum.

Son sınıf olduğum için, okulda bizi fazla sık boğaz etmiyolardı, fakat yine de kurallara saygı duyarak küçüklere örnek olmamız tembihleniyordu. Babam beni özellikle koleje yazdırmıştı. Özel okula gidersem daha iyi eğitim alabileceğimi düşünüyordu ki haklıydı da. Çünkü, okulumda öğretmenler bizimle yakından ilgileniyor ve sorumuz olursa ellerinden geldiğince yardım ediyordu.

Yatağımın karşısında bulunan makyaj masamın önüne oturarak, uzun belime dökülen saçlarımı sağ omzumun üzerinden önüme alırken, diğer elimle masadaki tarağı alarak saçlarımın uçlarından başlayarak taramaya başladım. Diplerine gelip taramayı sonlandırdığımda dökülen saçlarımı yumak yaparak çöpe attım ve saçlarımı yukarıdan bir at kuyruğu yaptım. Ayağa kalktım ve eteğimi düzelltim. Çantamı açarak içine, en son çalışmak üzere masamın üzerine bırakılmış matematik kitabını ve kalemlerimi koyarak kapattım ve odamdan çıktım.

Mutfağı geçtiğimde karşımda babam belirdi gülümseyerek kollarını iki yana açtı ve bana bakmaya başladı. En başta ifadesiz yüzümle baksamda sonradan yanına giderek kollarımı beline doladım ve başımı boynuna yatırdım. Derin bir nefes alırken benim bile zor duyduğum bir sesle 'Eftelya kim baba?' diye mırıldandım. Her ne kadar sesli sormak istesem de ters yanıt vereceğinden korktuğum için şimdilik sessiz kalmayı tercih ettim. Babam boynumdaki kollarını serbest bırakırken, "Okula bugün seni ben götüreyim. Okul yönetimine gereken açıklamayı ben yaparım"demesiyle duymadığına kesin emin olmuştum. Bunları söylerken gözlerinin ,içi gülüyor ve samimi bir şekilde bana bakıyordu. Başımı sallayarak kapıya doğru ilerlemesi için geri çekildim.

Vestiyere ilerlerken salondan çıkan Yağmur'u görünce yüzüme gerçek bir gülümseme yayıldı. Yağmur'a 'günaydın' derken botlarımı giyiyordum. Yağmur da üzerini giyinmişti ve oda bana karşılık 'günaydın' dedi ve ayakkabılarını giymeye yanıma geldi. "Gece kabus mu gördün ?" demesiyle rüyam tekrar aklıma düştü ve Doğukan'ı kısa zaman içinde tekrar ziyaret edeceğimi, aklımdaki listenin birinci sırasına not aldım, Yağmur'a başımı sallamakla yetindim ve botlarımı giymek için oturduğum yerden kalkarak dışarıya çıktım ve Yağmur'un da çıkmasını bekleyerek kapıyı çektim ve apartmanın dışına ilerlemeye başladım.Arabaya geldiğimizde Yağmur'la beraber arka koltuğa oturduk.

Araba haraket edince bugün neler yapacağımı düşünmeye başladım ve başımı Yağmur'un omzuna yasladım. Yağmur'un ellerini başımda hissettiğimde gülümseyerek gözlerimi kapattım. Bugün okul yönetimine hesap verdikten sonra, okuldan çıkıp Doğukan'ı bulmaya çalışacaktım. Nerede aramam gerektiğini bilmiyordum. Beni kaçırdığı yere gidemezdim. çünkü zannedersem oradaki adamlar benim kaçtığımı düşünüyordu. Bunun için önce yanlız kalmaya çalışacaktım. Çünkü iç sesim bana Doğukan'ın beni takip ettiğini söylüyordu. İç sesime hak veriyordum. Yoksa o gün sinemada karşılaşmamızın sebebinin, Doğukan'ın gerçekten söz de arkadaşlarıyla film izlemeye geldiklerini sanmıyordum.

Babam'ın "Hadi bakalım, geldik" demesiyle kendime gelirken, arabadan çıktım ve çantamı tek omzuma asarak Yağmur'un da çıkmasını bekledim. Ardından Yağmur'un koluna girerek,arabanın kapısını kapattım. Derin bir nefes alarak, isteksiz isteksiz okula ilerlemeye başladım. Çekiniyordum çünkü beni gören, yanındakine bir şeyler fısıldıyordu. Bu beni rahatsız etmeye başlamıştı. Yağmur'un arkasına saklanmaya çalışıyordum, elimden gelse Yağmur'un içine girecektim. Bana kilometrelerce gibi gelen yol bittiğinde müdürün odasına gelmiştik. Babam önündeki düğmeleri inikleyerek kendine çeki düzen verirken, ben kapıyı tıklattım ve içeriden gir sesini duyunca kapıyı yavaşça açtım. İçeri girdiğimde müdürümüz "Oooo, kimleri görüyorum. Okulun yolunu unuttuğunuzu düşünmüştüm küçük hanım." diye konuşmaya başlamıştı ki babamın içeriye girmesiyle sustu ve boğazını temizledi. "Hoşgeldiniz" diyerek babamın oturması için karşısındaki koltuğu işret etti. Babam müdürle yüz yüze konuşurken ben müdürün her bir tepkisini aklıma kazımak için gözlerimi ondan çekmedim.

HİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin