Doğukan'ın bana bu kadar hızlı adımlar atmasından korkmalı mıydım bilmiyorum, fakat şuan tek düşündüğüm Eftelya ismini duyduğunda neden bu kadar sinirlenmiş olmasıydı. Ben Doğukan'ın gelip beni duvara yapıştırmasını ve yaz sineklerine çevirmesini beklerken, Doğukan beni şaşırtarak yanımdan geçip gitmişti.Arkasından öylece bakakaldığımda telefonum çalmaya başladı. Kim olduğuna bakmadan telefonu açıp kulağıma götürdüm ve omuzlarımla yanağım arasına alarak düşmesini engelledim. Babamın sesi kulaklarıma dolduğunda nedenini bilmediğim bir gülümseme yayıldı dudaklarıma "kızım" dedi ve sonrasında "ben geldim kapının önündeyim bekliyorum" dedi ve ben sırıtmaya başladım. Evet sanırım deliriyordum. Ama bildiğim tek bir şey vardı ki oda babama olan sonsuz güvenimdi.
Ardından elimde ki kitapları düşmemesi için düzelttim. Önüme düşen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım ve telefonu elime aldım. "Geldim sayılır baba" dedim ve telefonu elime alarak aramayı sonlandırdım. Telefonu kitaplarımın üzerine bırakıp okul çıkışına ilerledim. Güvenliğe gülümseyerek "İyi akşamlar amca" dedim ve kapıdan çıkıp kapının önünde duran arabamıza binerek babama sıcak bir gülümseme gönderdim. Emniyet kemerimi takarken, "edebiyat hocamız seninle görüşmek istiyormuş baba" dedim ve hemen sonrasını işaret parmağımı ona doğru uzatarak "en kısa zamanda" diye ekleme yaptım. Şirin olduğunu düşündüğüm bir bakışla babama bakarken "Yine hangi sebeple kızdırdın" dedi. "Baba ben kızdırmadım, hocanın uyuzluğu. Sadece derse girmek istemediğimi söyledim" derken hala şirin şirin bakmaya çalışıyordum. Babam sonunda pes ederek gülümsedi ve "tamam yarın giderim" dedi.
Ani değişen ruh halime bende bir anlam veremesemde mutlu hissediyordum kendimi. Sanki ben gülünce her şey yoluna girmiş gibiydi. Radyoda çalan şarkıyla gülümsemem arttı ve mırıldanarak Ed Sheeran'a eşlik etmeye başladım. Nakarat kısmına yaklaştığımızda camı açarak başımı dışarı çıkardım ve kollarımı iki yana açarak şarkıya eşlik etmeye devam ettim.
Saçlarım uçuşurken yüzüme vuran rüzgar beni rahatsız etmeye başladı. Kafamı içeri sokup kahkaha atmaya başladım. Babam bana anlamsız bakışlar atarken babama da öpücük gönderip önüme döndüm ve başımı arkaya yaslayarak gözlerimi kapattım ve bu anın tadını çıkarmaya çalıştım. Ed Sheeran'ın hemen ardından John Legend- All Of Me çalmaya başladığında babama bakıp "Bu şarkıyı seviyorum" dedim. Babam sebebini sorduğunda, "Bilmiyorum çok sakin bir şarkı, bazı sanatçılar gibi şarkı söyleyeceğim diye kendini yırtmıyor" dedim.
Sonunda eve geldiğimizde emniyet kemerimi çözerek arabadan indim ve kitaplarımı alarak çantamı koluma taktım. Uzaktan eve baktığımda bir anlık hisle evim bana yabancı geldi. Sanki oraya ait değilmişim gibi hissettim kendimi. Merdivenleri çıkarken sanırım hayatım boyunca koşturarak inip çıktığım merdivenlere ilk defa dikkat ettim. Bu kadar beyaz olduğunu hatırlamıyordum.
Kapının önüne geldiğimizde babam anahtarı bulmaya çalışırken etrafıma bakındım. Evin kapısının hemen yanında bulunan bu camdan daha önce haberim olduğunu hiç sanmıyordum. Ya da bana öyle geliyordu şuanlık. Babam kapıyı sonunda açtığında odama ilerledim. Gülmeyi bırakmıştım. Çantamı çalışma masamın yanına koyarken elimdeki kitapları masama koydum ve arkamı dönerek masaya yaslandım. Kollarımı birleştirirken odama göz gezdirdim. Sanki bu oda benim 17 yıldır kullandığım oda değildi.
Üzerimi değiştirmeden yatağıma yatarak cenin pozisyonu aldım ellerimi dizlerimde birleştirirken telefonumdan Say Something şarkısını açarak dinlemeye başladım. Bu sefer eşlik etmek yerine sadece dinlemeyi tercih etmiştim. Gözüm bir noktaya takılmıştı. Düşündüğüm bir şey yoktu ama nedense boş hissediyordum.
Şarkı bitince başka bir şarkı açmak için telefonu elime alacaktım ki pencereme yapıştırılmış bir post-it gördüm. Kalkarak elime aldım. "Aşağıya bak" yazıyordu. Pencereden dışarıya baktığımda Doğukan'ı görmem beni cidden ürkütmüştü. Kalbim hızlanırken o kağıdı nasıl buraya yapıştırdığına bir anlam vermeye çalıştım. Doğukan elindeki telefonu havaya kaldırıp salladığında telefona bakmamı istediğini anladım ve yatağıma dönerek telefonu aldım ve pencere kenarına geri geldim. O an bir mesaj geldi "bi an notumu hiç görmeyeceksin sandım :)" Şimdi bu gülücük nerden gelmişti? Doğukan'a anlamsız bakışlarımı yönlendirirken onun mesaj yazıyo olduğunu gördüm. Ardından hemen bildirim sesiyle beraber "aşağı gelsene sana bir süprizim var" mesajı geldi. Açıkçası bunun Doğukan olduğuna şuan inanmıyordum.
Korkmaya başlamıştım. Ve ayaklarım beden bağımsız haraket etmeye başlamıştı. Sonunda kendimi Doğukan'ın yanında bulduğumda gülümsedim. "Buyrun ne vardı "dedim en uyuz yönümle. Doğukan yaslandığı arabadan kalkarak arka kapıyı açtı ve içeriden bir kadın çıktı. O kadar güzel görünüyordu ki.. Üzerindeki beyaz kürk ve kırmızı askılı elbisesi zenginmiş havası veriyordu. Ve bu kadın bana tanıdık geliyordu. Bu kadını daha önce gördüğüme emindim. Bu gözleri unutmama imkan yoktu. Bu kadın Eftelya'ydı. En baştaki gülümsemem yavaşça yerini meraklı bakışlara bırakırken Doğukan'a baktım. Bana gülümserken "Tanıştırayım Eftelya" dedi. Tekrardan Eftelya'ya baktığımda, bembeyaz kürkünün içinden siyah örümcekler çıkmaya başladı. Eftelyanın yüz ifadesi sertleşirken birden elleri boynuma dolandı. Örümcekler hızla bedenimi sararken Eftelya'nın elleri boğazımı sıkıyordu. Nefes almakta güçleniyordum.
Boğuluyormuş gibi bir hisle yerimden zıplayarak uyandığımda elim boynuma gitmişti. Etrafıma bakındığımda rüya olduğunu anlamam çok uzun sürmemişti ama boynumda Eftelya'nın ellerini hala hissediyordum. Şarkı dinlerken uyuyakalmış olmalıydım. Telefonu elime alıp saate baktığımda gecenin 4'ü olduğunu gördüm. Ne ara bu kadar uyuduğumu bilmiyordum. Çok terlemiştim ve bunalmış hissediyordum. Yataktan kalkarak pencereyi açtım ve sonra dolabıma giderek pijamalarımı çıkardım ve odamdaki banyoya ilerledim. Lavabonun aynasına bakarken kendimi uzun zaman sonra ilk defa inceleme fırsatı bulmuştum. Sanırım yüzüm değişmişti. Eskiden fazla makyaj yapardım. Aynadaki aksimde tek bir makyajın olmaması şuan beni mutlu ediyordu. Olgunlaştığımı ya da biraz daha büyüdüğümü hissettim. Sonrasında aynada kendimi izlemekten vazgeçip pijamalarımı giyindim. Çıkardıklarımı kirliliğe atarken kirlilerin biriktiğini fark ettim. Kirlilik sepetimin kapağını kapattıktan sonra içinden su çıkmaya başladığını gördüm. Kapağını tutup kaldırmaya çalıştım ama bir işe yaramadı. Banyonun musluğu açıldı ve üzerime buz gibi bir su gelmeye başladı. Çığlıklarımı bastıramadım. Ellerimi suyun geldiği tarafa doğru, su gelmemesi için siper etmeye çalışırken aynı zamanda çığlık atıyordum. Babamın sesini duydum kapının arkasından bana sesleniyordu.
Sonrasında bir şey fark ettim. Ne üzerim ıslaktı, ne de banyo musluğu açıktı. Ne olduğuna bir süre anlam veremedim ve olduğum yere oturarak az önce neler olduğunu çözmeye çalıştım. Babamın endişeli sesi kesilmezken kapı sertçe vurulmaya başladı. Sonunda babam yanıma gelip bana sarıldığında ona karşılık veremedim. Donakalmış gibi bir noktaya bakıyordum ve titriyordum. Babam beni kucağına aldığında itiraz etmedim. Evden çıkıp beni arabanın arka koltuğuna yerleştirdi.
Emniyet kemerimi takarken ilk defa babamın gözünden yaş geldiğini gördüm. Ama yüzünü avuçlarım arasına alıp iyiyim diyemedim. Gözyaşlarına engel olamadım. Babam gözyaşlarını koluna silerken emniyet kemerimi takmayı bitirmiş geri çekiliyordu. Sonunda sürücü koltuğuna oturdu ve sürmeye başladı. Etrafımı izlerken gözlerim evimizin önündeki sokak lambasının altındaki Doğukan'a takıldı ve aynı zamanda göz göze gelmemiz bir oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİS
Fiksi PenggemarAdımlarına ayak uydurarak ilerledim ve garaja geldik. Kapıyı açtıktan sonra karşımıza siyah bir araba çıktı. Doruk bana gülümseyerek baktı ve "Hadi bin, ben arkadan geleceğim" dedi. Arabaya bindim ve binmem ile beraber araba hareket etmeye başladı...