12. Bölüm

16 1 0
                                    




Derin bir nefes alıp arkama döndüğümde Ömer'i gördüm. "Kızım beklesene kaçar gibi gidiyorsun" dediğinde derin bir nefes alarak sağ elimi başıma götürerek şakaklarını ovaladım  "Pardon ya, unuttum ben seni" dedim ve hemen sonrasında " hadi gidelim" diyerek bu defa küçük adımlarla sınıfa çıkmaya başladım.

Sınıfa geldiğimizde Yağmur uyanmış bir kızla atışıyordu. Yağmur kızın üstüne atlayınca, koşarak yanlarında gidip Yağmur'un arkasından kollarımı beline sardım ve tuttum. Geriye çekmeye çalışırken Yağmur bir yandan olmayan sesiyle bağırmaya çalışıyordu.

"Kızım, öldürürüm seni anladın mı beni? Sen nasıl Öykü'nün arkasından konuşursun"derken durdum ve Yağmur'u bırakarak sakin bir şekilde "Ne söyledi?" dedim. Yağmur önce mahçup bir ifadeyle gözlerime baktı. Ardından da yutkunarak "Yok bir şey ya, boşver şu salağı" dedi. Ömer arkamızdan gülerek "Klasik kız kavgası, bırakın ya kavga etsinler bize de eğlence oluyor" diye alaya aldığında Yağmur sırasına oturdu. Kıza öfkeyle bakarak bende Yağmur'un yanında yerimi aldım.

Yağmur'a soru soracakken, sınıfa giren kızlar dikkatimi dağıttı. "Of kızım ya, yeni gelen çocuk çok yakışıklı değil mi?" derken sarı saçlı bir kız, okula gelen kişiyi görüp görmediğimi düşünmeye başladım. Tanımadığım birini görmemiştim. Gerçi bu okulda Yağmur, Doruk ve Ömer'den başkasını çok tanımıyordum. Sima olarak biliyordum o kadar. Başımı masaya koydum ve gözlerimi kapatarak derin bir nefes aldığımda, aklıma örümcekler geldi. Sonrasında gözümün önüne o gün üzerime dökülen örümceklerin görüntüleri ve vücuduma sarıldıklarını hissettim. Minik ayaklarının bedenime dolandığını hissederken gözlerimi açamıyordum. Böcekler tüm vücuduma yayıldığında çığlık atıp kurtulmaya çalıştım. Ellerimi vücudumda gezindirerek silkelerken bir yandan da gözümden yaş geliyordu.

Zor bela gözlerimi açmayı başardığımda kendimi sınıfın en arkasında duvara yaslanmış buldum. Ne zaman ayağa kalktığımı ve buraya nasıl geldiğimi bilmiyorum. Yağmur kollarımdan tutmuş beni sarsarken "Kendine gel Öykü" diye bağırıyordu. Yağmur'u karşımda görünce önce gözlerim vücudumda gezindi. Her hangi bir şey olmadığını gördüğümde derin bir nefes aldım ve Yağmur'a sarılarak ağlamaya başladım. Tabi nerede olduğum yeni yeni düşüyordu aklıma. Sınıftaydım ve bazıları alayla bana bakarken bazıları da, acıyan gözlerle izliyordu olanları. Ama farklı olan ve şoka uğratan başka bir şey daha vardı. Öğretmen gelmiş ve yanında biri daha duruyordu. Doğukan'ı gördüğümde titremeye başladım ve Yağmur'dan ayrılarak soran gözlerle öğretmene baktım, "Bu Doğukan çocuklar, yeni sınıf arkadaşınız." dedi. Gözlerimi büyüterek Yağmur'a baktığımda oda aynı tepkiyle gözlerime bakıyordu. Sonrasında boğazını temizleyerek "Hocam ne kadar süredir buradasınız?" diye sordu Yağmur. Hoca gülümseyerek bana baktı ve "Olanları gördüm Öykücüm. İyi değilsen bir doktora in" dediğinde titremem daha da arttı ve başımı sallayarak kollarımı kendi vücuduma doladım ve hızlı adımlarla sınıftan çıktım.

Ardımdan Yağmur seslenerek geldi ve beni kolumdan tutarak durdurdu ve ardından hiç beklemeden direk sarıldı. Bunun bana iyi hissettirdiğini biliyordu. Derin bir nefes alarak sakinleşmeye başladığımda Yağmur benden ayrıldı ve "İyi misin?" diye sordu. Başımı salladım, ve ben sallar sallamaz "Onun burada ne işi var ?" diye sorduğunda başımı iki yana salladım. "Bilmiyorum, benim için gelmiş olasılığı?" diyerek soran gözlerle ona baktığımda "100%" dedi ve sonrasında koluma girerek bana destek oldu ve doktora indik.

Doktor beni görünce hemen muayene odasına aldı. Elini ateşimi ölçmek amacıyla başıma koyduğunda, elinin soğukluyla irkildim. Ve bu sefer de aklıma üzerime boşaltılan buz gibi su geldiğinde, Gözlerimi sıkı sıkı kapatarak kendimi bir çırpıda geriye çekerek korkan gözlerle doktora bakarak olabildiğimce uzaklaştım ondan. Sırtım duvara değdiğinde yaslanarak aşağı kaydım ve oturdum. Doktor ilk başta tepkime anlam veremeyerek tekrardan bana yaklaşmaya başladığında ellerimi kulaklarıma koyarak "Yaklaşma bana!" diyerek bağırdım.

O an içeriye Yağmur girdi. Aslında girdi denemez, daldı. Önce doktora ardından bana baktı. Büyük adımlarla yanıma gelip çömelerek boyuma ulaşmaya çalıştı ve, "Bir şey yok Öykü, doktor o" derken gözleri dolmuş bana bakıyordu. Sonra doktorla beraber odadan çıkıp beni yalnız bıraktılar. Gözlerim tavana kayarken, pencere olmadığını görüp bir nefes verdim. Sonra ellerimin kulaklarımda olduğunu fark ederek yavaşça ellerimi indirdim ve oturduğum yerden kalkarak üzerimi düzelttim. Etrafıma şaşkın gözlerle bakarken az önce neler yaptığımı sonunda idrak edebildim ve yüzümü buruşturarak, doktor ve Yağmur'un yanına, yani yandaki odaya geçtim.

Doktor susup bana baktı ve ardından Yağmur ayaklanarak" Teşekkürler, şimdi gidiyoruz" dedi ve yanıma gelerek yeniden koluma girdi ve buraya nasıl girdiysek o şekilde çıktık. Yağmur'a "Az önce neler oldu?" dedim. Yağmur bana bakmazken titrek bir nefes alarak "Psikoloji danışmanlık rehberinin odasına gidiyoruz." dedi ve ardından beni sürüklemeye başladı. Sol kolumu tutan ve beni çekiştiren elinin üzerine kendi elimi koyarak yavaşça ittirdim ve şaşkın gözlerle ona bakarken "Deli değilim ben." dedim.

Yağmur hala gözlerime bakmayı reddederken "Biliyorum canım deli değilsin sen, sadece bir görüneceğiz" dediğinde ondan uzaklaşarak "İyi sen görün ben sınıfa gidiyorum" dedim. Sınıfa ilerlerken ardımda Yağmur'un hızla bana yaklaştığını adım seslerinden anlayabiliyordum. Yağmur'un kolumu tutup beni kendine döndürmesinin ardından, bana bakması için önüne doğru eğildim ve "İyiyim ben endişelenme." Diyerek sıkıca sarıldım ve kulağına doğru "Teşekkür ederim" diye fısıldayarak elini tuttum ve bu defa ben onu sınıfa çekiştirmeye başladım.

Sınıf kapısının önünde durmuş, zombi görmüş gibi şaşkınlıkla bakan hocama gülümsüyordum. Daha önce hiç yapmadığım bir şeyi yaparak, hocaya karşı gelmiş ve derse girmek istemediğimi söyleyerek çantamı toplamıştım. Kapının önüne kadar gelmişken hocam bana seslenince ona dönmüştüm ve gülümseyerek ne diyeceğini bekliyordum. Hocam sert ama ince sesiyle"Babanın bugün içinde mutlaka benimle görüşmesini istiyorum Öykü" dediğinde başımı sallayarak sınıftan çıktım ve ayaklarımı çıkış kapısına sürüklerken telefonumu çıkarmış rehberden babamın adını bulmaya çalışıyordum.

Çantam tek omuzumda asılı ve elimde bir kaç kitap daha vardı. Bunun için kafam kadar olan bu telefonu kullanmakta biraz zorlanıyordum. Sonunda babamı bulup arama tuşuna tıkladım ve kulağıma götürürken etrafıma bakabilme fırsatı bulmuştum. Babamın "Efendim kızım" diyen sesi kulağıma ulaştığında Doğukan'la göz göze gelmiştim. Sert bakan gözleri galiba benim gözlerimi delip geçerken, babamın "Kızım orda mısın? Bir sorun mu var ?" demesiyle gözlerimi ondan çekip elimi alnıma götürerek başımı ovaladım ve "Aa şey baba" dedikten sonra, aslında babamı ne için aradığımı unuttuğumu fark ettim ve "Baba seni sonra arayım mı biraz işim var" dedim ve babamın "tamam kızım dikkat et" demesinin ardından sesimi çıkarmadan telefonu kapatıp cebime koyarak Doğukan'ın yanına ilerledim.

Doğukan sertliğini bozmadığı bakışlarıyla bana bakmaya devam ederken "Düşmanımmış gibi bakmayı keser misin?" dedim. Doğukan'ın sonunda dudağı sağa doğru alayla kıvrılırken gözlerini benden çekmeden "Düşmanımsın zaten" dedi. Bu sefer ben sinirli olan gözlerimle ona baktım. " Eftelya diye birini tanıyor musun?" dediğimde tepkisini ölçmek için gözlerimi yüzünden çekmedim. Önce gözlerinden şaşırdığını belirten bir ifade geçerken, sonrasında bana daha sinirli bakmaya başladı. Gözleri iyice kısılmış ve bana doğru eğilmişti. İstifini bozmadan"Babana mı sordun" diye tısladığında gözlerimi büyüterek "Hayır" diye bağırdığımda elini ağzıma koyup beni susturduğunda "nerden biliyorsun bu ismi o zaman" dediğinde cevap vermeye çalıştım ama ağzımın üzerindeki eli buna engel olmuştu.

Boğuk çıkan sesimle cevap vermeye çalışırken Doğukan parmaklarını yanaklarımın iki yanına yerleştirip sıktı ve yüzünü yüzüme yaklaştırarak "Babana sorma demiştim. Bu yaptığın cezasız kalmayak ama bu son uyarım. Bir daha söylediğim şeylere daha çok dikkat et. Mesela şundan başlayalım. Sana söylediğim her şeyi kız arkadaşına harfiyen aktarmayı kes" dedi ve yanaklarımı serbest bıraktı. Derin nefes alırken, o konuştuğu esnada nefes almadığımı fark ettim ve sıktığı yerleri ovalarken benim bile duyamadığım bir sesle "Rüyamda gördüm" dedim ama Doğukan çoktan arkasını dönmüş gidiyordu.
Sesimi duyurabilmek için bağırarak "Ben senin kölen değilim. Bana ne yapacağımı söyleyemeye hakkın yok" derken gözümden yaş geldiğini fark ettim. Aynı zamanda titriyordum. Söylediklerim Doğukan'ın dikkatini çekmiş olacakki az öncekinden çok daha sinirli bir ifadeyle bana döndü ve büyük adımlarla yanıma gelmeye başladı.

HİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin