Sevgili arkadaşım Ritsu--chan uzun bir aradan sonra tekrar aramıza döndü bende çok mutlu oldum ^^. Kendisini çok özlemiştim gerçekten. Burdan kocaman hoşgeldin diyorum. Aishiteru Ritsu-chan :3.
Olayları hızlandırmaya karar vermiştim ama yinede bu bölümde istediğim kısıma ulaşamadım. Önümüzdeki bir kaç bölüm çok daha güzel olacak. Sizi Sherlock Holmes romanından fırlamış bir bölümle baş başa bırakıyorum.
Yolculuk bitince trenden indiler. 4 saattir yoldaydılar. Buradan aktarma yapıp başka bir yere gitmeleri gerekiyordu. Yemek yemek için çarşıya indiler. Küçük bir lokantada oturdular. Lavi'nin elinde Yuki'nin resmi vardı. Yemeklerini getiren garson bir anda şaşırdı.
-Aa dünkü talihsiz hanım efendi.
-Onu tanıyormusunuz?(Allen)
-Evet dün burada yemek yemişti.
-Şimdi nerede? (Bookman)
-Yan köyde çiçek festivali olduğunu duyunca oraya gitmek istemişti. Ama oldukça talihsizmiş.
-Ne oldu? (Lenalee)
-Bindiği at arabası uçurumdan düşmüş.
-Ne?! Bir anda herkez ayağı kalktı.
-O-Olamaz... Lenalee elini ağzına doğru götürdü ve gözlerinden akan yaşlara engel olamadı. Allen kendisine sarılan Lenalee'yi teselli etmeye çalışıyordu. Bookman düşünceli bir havaya bürünmüştü ve endişeli olduğu da belliydi. Lavi'yse sadece başını öne doğru eğmiş öylece duruyordu.
-Öyle olduğu ne malum? Bir anda herkez Lavi'ye döndü. Başını kaldırmıştı, yüzündeki ifadeyi anlamak oldukça güçtü. Ama umdunu yitirmediği de belliydi.
-Kendim kontrol etmeliyim. O arabanın parçalarını...hayır hatta onun cansız bedenini.
-Kontrol etmemiz gerektiği doğru. Bakışlar bu sözleri söyledikten sonra hareketlenen Bookman'a kaydı. Diğerleri de onu takip ederek kapıya doğru yürüdüler.
***
Yeni yağmaya başlayan yağmurla birlikte ayakabılarının sürekli çamura saplanması da ilerlemeyi zorlaştırıyordu. Sessizlikleri de en az yağmur kadar ortama kasvetli bir hava katıyordu. Nihayet o keskin dönemeçe geldiklerinde herkezin gözleri bir şeyler arıyordu. Bu yol dağın eteklerine yapılmıştı ve yolun alt tarafı oldukça dikti. Gruplar halinde çam ağaçları vardı ve ağaçların bittiği yerde de bir nehir vardı. Hemen izler aramaya başladılar. Aslında yoldan bir şeyin çıkmış ve ormana yuvarlanmış olduğu belli oluyordu. Çünkü yoldan ormana doğru derin, uzun bir iz oluşmuştu.
-Lavi gidip kontrol et. Çekicinle bizden önce inebilirsin. Biz de yavaş yavaş geliyoruz. Bir iz bulursan telsizden haber ver ben izleri incelemek istiyorum.
Lavi sadece başını salladı ve Masumiyetini aktive etti. Sonra ormanın üstünden ilerlemeye başladı bir yandan da dikkatlice aşağıyı tarıyordu. Ağaçların arasından pek bir şey görünmüyordu ama dikkatini çeken bir şey olmuştu. Nehrin yanında sanki izler vardı. Hemen oraya doğru ilerledi ve Masumiyetini pasif hale getirdi. Nehre doğru irili ufaklı tahta parçalarıyla karşılaştı. Nehrin kıyısına geldiğinde ise kan izlerini gördü. Her ne kadar yağmurun etkisiyle kaybolmak üzere olsalar da kan olduğunu anlayabilmişti. İzler ormana doğru bir şerit halinde ilerliyordu...hayır belki de ormandan geliyordu. Nehrin hemen yanına geldiğinde ise ne kan izi vardı ne de tahta parçası ve yerler ıslaktı. Sonra nehre baktı. Oldukça hızlı akıyordu.
-//Bir şey bulabildin mi Lavi.// Telsizden gelen sesle irkildi.
-Evet sanırım buldum.
-//Biz de bir şeyler bulduk. Neredesin?//
-Nehrin yanındayım?
-//Güzel. Sana çok yakınız. Ormana doğru yürü.//
-Tamam. Bu konuşmadan sonra Lavi kan izlerine bakmak için çömeldiği yerden doğruldu. Ormana doğru yürümeye başladı. Yerdeki tahta parçaları git gide artıyordu. Ağaçların kabukları da tahrip olmuştu. Yerde yarısı kırılmış tekeri görünce içi iyice acıdı. Gözlerini kapattı ve düşüncelere daldı. Yuki'nin tatlı gülümsemesi geldi aklına.
-Hey Lavi. Buradayız. Onu çağıran Allen'ın sesiyle düşüncelerden kurtuldu.
-Geliyorum. O tarafa doğru adımlarını hızlandırdı. Diğerlerinin yanına geldiğinde ise gördüğü manzara gerçekten içini acıttı.
Arabanın üstü ve arka kısmı tamamen parçalanmıştı. Kalan enkazın altında ölü bir adam yatıyordu. Ağaçlarda ve yerlerde yağmurdan silinmek üzere olan kan izleri vardı. Ağaçların gövdeleri büyük oranda tahrip olmuştu ve dalları kırılmıştı. Bookman Lavi'nin yüzüne baktı. Lavi de ona baktı ve o bakışlarında sadece ikisinin anlayabileceği şeyler gizliydi. Lenalee ve Allen da onlara doğru bakıyordu ve ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı.
-Evet teorin nedir Bookman Junior. Allen ve Lenalee şaşırmıştı çünkü Bookman'ın Lavi'ye hiç böyle hitap ettiğini duymamışlardı.
-Sanırım senin başlaman gerek. Lavi'yi görünce ise şaşkınlıkları daha da arttı. Az önceki üzgün, hayal kırıklığına uğramış adamdan eser yoktu. Şimdi ise yüzünde sakin, düşünceli ve bir o kadar da soğuk bir ifade vardı.
-Evet herneyse. Uçurumdan arabanın yuvarlandığı bir gerçek. Oradan buraya kadar izleri takip ettik. Ağaçlar, tahta parçaları ve kan izleri -her ne kadar neredeyse silinmiş olsa da- bunu kanıtlıyor. Çok dik bir yerden düştüğü için buraya kadar yuvarlanmış ama parçalandıkça hızı azalmış ve en sonunda burada durmuş.
-Ama Yuki'nin cesedi burada yok belki de hala yaşıyordur.
-Hiç sanmıyorum Allen. Benim bulduğum izleri de düşünürsek arabadan fırlamış ve nehre kadar yuvarlanmış. Nehrin kenarında da bir çok iz vardı. Ayrıca nehir oldukça jızlı ve düzensize benziyordu. Allen anlamaz bir şekilde Lavi'ye baktı.
-Yani su seviyesi sürekli değişiyor ve sanırım cesedi de beraberinde götürmüş. Denize kadar sürüklemiş bile olabilir. Herneyse artık bulmamız pek de mümkün değil zaten. Allen ve Lenalee Lavi'nin bu kadar soğuk bir şekilde bunları söylemesine şaşırmıştı. Daha söyleyecek pek bir şey kalmamıştı. Lavi Masumiyet'ini aktifleştirdi ve arabacının cesedini de alarak önden gitti. Diğerleri de dik tepeyi tırmanmaya başladılar. Sonunda herkez tepeye ulaştığında geldikleri şehre geri döndüler. Arabacının cesedini polise teslim ettiler. Tren biletlerini alıp treni beklemeye başladılar.
***
Lavi Bookman'ı Komui'nin odasının önünde bekliyordu. Uzun süren bir konuşmanın sonunda Bookman odadan çıktı. Birlikte koridorda yürümeye başladılar.
-Komui ne dedi? Lavi yürürken hep yaptığı o kendine has hareketi ile kollarını kaldırıp ellerini ensesinde birleştirdi.
-Bu konuyu üstlerine bildirecek. Bookman Lavi'ye ciddi bir bakış attı.
-Aferin Lavi. Bu konudaki nesnelliğin takdire şayandı. Hiç bir zaman unutma ki...
-Bir kitapadamın arkadaşa ihtiyacı yoktur. Değil mi? Bunu bana ikinci kez tekrarlatıyorsun sanırım. İkisi de dinlenmek için odalarına doğru ilerledi.
***
Evet başta bir şeyler söylemiştim ama yine kendime bir bölüm ayırdım (amma gevezeyim :P). Mediadaki amv en sevdiklerimden. Kitabın kapağını değiştirdim sizce nasıl olmuş. Eskisi benim çizimimdi ama d gray man severler ve diğer animeciler tarafından fark edilmez diye değiştirdim. Yeni bir kitap yazmayı düşünüyorum. İçinde çizimler, komik anime resimleri (özellikle d gray man ), takip ettiğim mangaların yeni bölüm yorumları gibi şeyler olacak. Sizce yazayım mı böyle bir şey? Bir kaç arkadaşım istedi de.