Maskeli kökler Kanda'yı sarmaya başlayınca ona koşmaya başladı. Sonra havada uçan akumanın Kanda'ya saldırmaya hazırlandığını görünce daha da hızlandı aradaki mesafeyi yarılamıştı. Sonra birden akuma içinden ateş topu püskürtmeye hazırlandığı ağzını başka bir yere çevirince şaşırdı. Orası........kızın olduğu yerdi!
'Lanet olsun!' Olanca gücüyle geri koşmaya başladı Maskeli, akumaysa çoktan ateş topunu püskürtmüştü. Ateş topu kıza doğru yaklaştığında kızın korku dolu çığlıkları duyuluyordu.
Ateş topunun yerine ulaşmasıyla her yöne doğru bir sıcaklık dalgası yayıldı. Kanda gözlerini aralayıp Maskeli ve kıza doğru baktığında her yer duman içindeydi ve kimseyi seçemiyordu. Duman yavaş yavaş dağılmaya başlayınca ilk önce havadaki akumayı gördü. Ardından da yerdeki iki kişiyi seçebildi. Kısa süre sonra duman dağımıştı ve...işte ordalardı!
Kız yerde başını kucağına gömmüş ve elindeki nesneyi göhsüne bastırarak ağlıyordu. Maskeli ise kızın ölünde ellerini yüzüne siper almış bir şekilde duruyordu. Üzerindeki ceket neredeyse tamamen yanmıştı ve ceketinin altına giydiği yeşil gömleği görünüyordu. Siper ettiği kollarındaki yanıkları bu mesafeden bile seçebiliyordu. Ve.......maskesi de yanmıştı. Kız kollarını indirince Kanda yüzünü de gördü.
'Demek yetişebildin ha exorcist. Ama şu haline bak! Pestile döndün resmen artık işini kolayca bitirebilirim' Akumanın yüzünde çirkin bir gülümseme belirdi.
Maskeli -ki aslında yüzünde artık maske de yoktu- ise bakışlarını yere indirmişti ve kahkülleri gözlerini saklıyordu. Birden yüzünde bir gülümseme belirdi.
'İşimi bitirdin haaa. Daha fazla uzatmayacağım korkarım ki biraz sinirlendim.' Birden başını kaldırdı ve akumaya bakmaya başladı. Hafifçe kaşları çatılmıştı ve bütün yüzünde sert bir ifade hakimdi. Sonra gözlerini kapattı.
'Arkarian no Azukari' birden boynunda bir şey altın sarısı ışıklar saçmaya başladı. Işık gitgide artıyor ve parlaklaşıyordu. Gözlerini tekrar açtı ve bağırdı,
'Koi!' Işık birden bakılamıyacak parlaklığa ulaştı ve Kanda gözlerini kapattı. Tekrar gözlerini açtığında Maskeli'nin iki elinde de uzun bir şeyi tuttuğunu gördü. Bu şeylerden ışık geliyordu ve sonunda ışık söndüğünde bunların altın sarısı kılıçlar olduğunu anladı. Birden Maskeli harekete geçti ve ani bir hareketle koşmaya başladı. Akumanın hizasına gelince yukarı zıpladı. Akuma biraz geri çekildi ve bıçaklarından birini Maskeli'ye savurdu. Maskeli hızlı bir hareketle önce bıçağı ortadan ikiye ayırdı sonra da akumanın kolunu kesti. Akuma hızla geriye kaçtı bir yandan da acı içinde çığlık atıyordu. Maskeli de daha fazla havada duramayarak yere indi.
'Lanet olasıca! Seni geberteceğim geberteceğim GEBERTECEĞİM!' Akuma yerde duran Maskeli'ye doğru uçmaya başladı. Tam yanına geldiğinde iki bıçağını da kullancaktı ki Maskeli keskin bir hamleyle zıpladı. Bilerek çok yukarı zıplamamıştı ve yere inerken akumayı başından vücudunun sonuna kadar kesti ve ortadan ikiye ayırdı. Akuma gürültüyle patladıktan sonra Kanda'yı saran akumaya döndü.
Aniden koşmaya başlayınca akuma kandayı saran kökleri geri çekti ve o da Maskeli'ye döndü. Kanda da köklerden kurtulunca yere düştü ve hafifçe inledi. Akuma kökleriyle bir kaç metere yakınına gelen Maskeliye saldırdı ama maskeli tek hamlede bütün kökleri kesti. Maskeli tam önüne geldiğinde bütün köklerini kendini korumak için siper ettiyse de Maskeli'nin ikinci kılıç darbesinden kurtulamadı. O da patladığında Maskeli yerde duran Kanda'nın yanına gitti ve elini uzattı.
'İyi misin?' Elini uzatınca Kanda kolundaki yanığı daha yakından görmüştü. Gerçekten kötü yanmıştı. Eli tutmadan hızla ayağa kalktı ve üstünü silkeledi.