Bölüm 7

633 77 47
                                    

Ya ben bu çifti neden bu kadar çok seviyorum? ♥_ ♥ Allahım aşk yaşıyorum resmen. Çok yakışmıyorlar mı? Multimedyadaki şarkıyı mutlaka dinlemelisiniz. Bölüme çok uygun, süper bir şarkı.

Keşke benim sevdiğim kadar sevilse bu hikaye. Ne harika olurdu... Bu yüzden oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen ^_^

***

Zamanın herkes için farklı hızda aktığı söylenir. Baekhyun için şu an zaman en aheste haliyle geçiyordu. Kendi sorumluluğu altından olan bir kızı - hatta denizkızını - daha ilk günden Seoul'un tehlikeli kollarında yalnız bırakmıştı. Gerçi yanında en güvendiği insanlardan biri olan Seok Jin vardı ama bu nedense içindeki kurda kuzu emanet etmiş olma hissiyatını yok etmiyordu.

Hafif ışıkla aydınlatılmış olan masadaki bilgisayardan gözlerini ayırarak, loş odada dolaştırdı bakışlarını. Bir türlü odaklanıp da yeni projesine başlayamıyordu.

Kapıdan gelen şifre girilme sesini duyar duymaz yerinden fırlayıp oraya koştu. Ari uzun uğraşlar sonucunda içeriye girebilmişti. Genç kız ayağındaki botları iki büklüm bir şekilde çıkarmaya çalışırken, Baekhyun kızın kıyafetlerini inceledi.

Sabahki salaşlığından eser kalmayacak biçimde giydiği bordo eteği ve krem şifon gömleği ile tam bir Seoul'lü gibi görünüyordu. Sofistike ve şık. Ari'nin "Uyumamışsın." Diyen sesini duyunca kıyafetleri incelemeyi bırakıp kızın yüzüne baktı.

"Çalışıyordum." Dedi ruhsuzca. Kızın hala ayakkabısının teki ile uğraştığını görünce huzursuzca iç çekti. Bu Seok Jin denen herif topuklu ayakkabı almıştı bir de kıza. Tanrı aşkına kız daha doğru düzgün yürüyemiyordu bile.

Baekhyun ani bir hareketle eğilip ayakkabısına dokununca Ari refleks olarak geri çekildi fakat yüzleri hala çok yakındı. Vücuduna hafif bir sıcaklık yayılırken "Sanırım fermuarı sıkıştırdım." Diye bir şeyler geveledi. Sırf konuşmuş olmak hatrına.

"Fark ettim." Dedi Baekhyun muzipçe. "Nedense şaşırmıyorum artık."

Ari, Baekhyun ses tonunda bir farklılık sezdi. Gülmüş müydü az önce?

Genç adam fermuarı açınca kendisi de hızlıca ayakkabısını çıkarıp Baekhyun'un peşinden salona yürüdü. Henüz yukarı çıkmak istemiyordu ama kalmak için de bir bahane uyduramıyordu.

Baekhyun ise kızın neler yaptığını deli gibi merak ediyordu ama soramıyordu. Ne yapacağını bilemez bir şekilde odada beklerken kızın ellerini bir birine sürterek ısınmaya çalıştığını fark etti. İki adımda yanına varıp hızlıca ellerini kendi avucuna hapsetti. "Buz gibi olmuşsun." Diye fısıldadı kaşları çatık bir şekilde.

Aslında kaşları niye çatık onu bile bilmiyordu. Kızı yumuşak L koltuğa oturttu. "Burada bekle." Dedi kati bir ses tonuyla.

Ari, Baekhyun'un dediğini yaparken onun aceleyle yukarı çıkışını izledi. Az önce elini tutmuştu. Tanrım. Bu nasıl bir heyecandı böyle. Diye düşündü kendi kendine.

Baekhyun geri döndüğünde elinde bir battaniye vardı. Battaniyeyi kızın uzun ince bacaklarına örttükten sonra, şömineyi yakmak için odun getirdi hemen. Ev merkezi ısıtmayla ısınıyor olsa da su altında ateş yanmayacağı için Ari'nin şöminenin nasıl bir şey olduğunu merak ettiğini biliyordu.

Bu yüzden aceleyle odunları tutuşturup, sıcak bir şeyler hazırlamak için mutfağa geçti. Kızın kendisini şaşkınlık ve merak karışımı bir duyguyla izlediğini biliyordu. Gülümseyerek dolaptan çıkardığı sütü cezveye koydu.

10 dakika sonra sıcak çikolataları hazırladığında, Ari koltukta iyice mayışmıştı. Hafifçe koltuğa çöküp sıcak kupalardan birini kıza uzattı.

"Teşekkür ederim Baek." Dedi kız sevinçle. Baekhyun onun böyle samimi konuşmasını, Baek diye seslenmesini ilk başta tuhaf bulmuştu ama şimdi yadırgamıyordu. Tanışalı 2 gün olmalarına rağmen sanki uzun zamandır birliktelermiş gibi hissettiriyordu çünkü.

Kafasında o kadar çok soru vardı ki? "Eğlendin mi?" diye sordu ilk önce.

Ari gülümseyerek başını aşağı yukarı salladı. "Çok eğlendim. Jin beni lunaparka götürdü. Gerçekten harikaydı. Hele hız treni..."

Baekhyun kızın lunapark maceralarını heyecanlı bir şekilde anlatmasını gülümseyerek dinledi. Bir çocuk gibi o kadar saf ve temizdi ki. Günümüzde kızlar en son Prada marka çanta alınca böyle heyecanlanıyorlardı. Oysa Ari, sadece lunaparka gittiği için bile mutlu olmuştu.

Kız sözlerini hafif üzgün bir tonda "Sende gelmeliydin." Diyerek bitirince Baekhyun hafifçe gülümsedi tekrardan. "İstersen birlikte tekrar gideriz."

Ari'nin gözleri sevinçle parladı. "Gerçekten mi?" diye sordu heyecanla.

"Gerçekten." Dedi genç adam. Gülümsemesi genişlemiş, inci gibi dişleri ortaya çıkmıştı. "Ari! Benim yerime başka bir adam olsaydı onunla mı gidecektin?" diye sordu aniden. Nedense bu sorunun cevabını çok merak ediyordu.

Genç kız kupasından bir yudum sıcak çikolata alırken düşünceli bir şekilde gözlerini kıstı. Ne söylemesi gerektiğini tartıyor gibiydi. "Evet." Dedi sonra. Baekhyun bu yanıtla kaşlarını çatarken, Ari düz bir tonda devam etti. "Su altı dünyası buraya benzese de aslında çok farklı. Bazılarımızın özel yeteneği vardır. Geleği tahmin etmek gibi. Eğer yeryüzüne çıkmak istiyorsan başvuru yaparsın. Ve önüne tüm yıl boyunca o kayalıklara gelecek olan kişilerin listesi çıkar."

Baekhyun o kayalıkları hatırlayınca ürperdi. O günü unutması mümkün değildi. Ari devam edince dikkatini tekrar ona verdi. "Bir başkası da olabilirdi Baek ama ben seni seçtim. Hakkında sandığından çok daha fazla şey biliyorum."

"Ama ben seni tanımıyorum." Diyerek itiraz atti Baekhyun. "Hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Nasıl bir hayatın var, neleri seversin, nelerden hoşlanmazsın... Bildiğim tek şey ismin."

Ari başını çevirerek gülümsedi. "Beni tanımak istediğini bilmiyordum." Dedi şakayla karışık bir imayla. "Daha 28 günümüz var öğrenirsin."

Baekhyun bu sözler üzerine tekrar sordu. "28 gün sonra ne olacak peki?" Kızın bu soru üzerine gözlerini kaçırması dikkatinden kaçmamıştı.

"Evime döneceğim." Dedi kız net bir tonda. Bu bir yalandı oysa. Ona beni sevmen gerekiyor diyemezdi. Bu kurallara aykırıydı. Bu riski alarak kabul etmişti kız yeryüzüne çıkmayı. Eğer seçtiğin kişi 1 ay içinde seni sevmezse ölürdün. Yani; ya Baek onu gerçekten sevecek ve Ari bu dünyada yaşamaya devam edecekti ya da tam tersi olacak ve Ari dalgalara karışarak yok olacaktı.

Genç kız Baekhyun'un resmini görür görmez hoşlanmıştı ondan. Gördüğü tek bir resim bile yetmişti ona dair çıkarımlarda bulunmasına. Bazen huysuz, bazen kibar, çoğunlukla yalnız, işinde tutkulu bir çocuk gibiydi Baek ve Ari en çok onun gülümseyişini seviyordu. İlk başta İki kişinin kalplerinin birbirine ısınması ne kadar zor olabilir ki? Diye düşünmüştü fakat anladığı kadarıyla bu o kadar da kolay bir şey değilmiş. Belkide cidden mucize gibi bir şeydi bu.

Baekhyun, Ari'nin düşüncelere daldığını görünce aldığı cevapta eksik bir şeyler var gibi hissetti. Daha fazla sorgulamaya yeltendiği sırada telefonu çaldı. "Hemen konuşup geliyorum." Dedi kıza.

Konuşmasını hızlıca tamamlayıp odaya tekrar döndüğünde kızı uyurken buldu. Bugün oldukça yorulmuş olmalıydı. Yanına hafifçe oturup battaniyeyi kızın üstüne örterken Ari huzursuzca kıpırdanıp Baekhyun'un göğsüne doğru sokuldu.

Genç adam tereddütte kaldı. Onu uzaklaştırıp yatıracaktı ya da böylece kollarında uyumasına izin verecekti. İkincisini yapmayı istediğini fark etti. Kızı omzu ile göğüs kafesi arasındaki boşluğa yerleştirirken yumuşak koltuklarda geriye doğru yaslandı.

Ari'nin okyanus kokan saçları, şömineden çıkan çıtırtılar ve yumuşacık battaniyenin verdiği o huzurlu his. Baekhyun hayatında bundan güzel bir harmoni görmemişti.

***

Mysterious Love • Baekhyun •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin