11. Bölüm: Gülümse Yaklaş Parçala Saç.

64 3 0
                                    

Bazı şeyleri siz anlatırken başkalarına bu tuhaf ve abartılı gelirdi, tıpkı müziğin ruhla olan ilişkisi, kahveye olan aşk, sevginin tanımı gibi... Sanki şu anda zekanın ne kadar önemli olduğunu insanlara anlatmaya çalışsam anlamayacaklardı. Çoğu insan, bunu anlayabilecek olgunluğa ve zekaya sahip değildi. Bir gün, karşıma Selen'den başka beni anlayan biri çıkmalıydı...

Kahvaltı masasında herkes sessizce kahvaltı yapıyordu. Gözlerimi karşımda oturan erkeklerin yüzünde gezdirdim. Karşımda Eren, onun yanında Selen, en sağda Deniz, yanımda da Can oturuyordu. Selen'e bakarak, "Selen, uzun süredir boksa ara verdik. Koçla görüşüp gidelim mi salona?" Hastalığım daha iyiydi. Normalde çok uzun sürerdi ama bu sefer beni şaşırtmıştı.

"Çok iyi olur Damla ya. İyice hantallaştık zaten de, sen hastasın?"

"Şaşırtıcı bir şekilde iyi hissediyorum." dedim. Selen de başıyla onayladı.

"Siz boks mu yapıyordunuz?" Deniz'in sesini duymamla bakışlarımı ona yönelttim. Selen kısaca cevap verdi, "Evet." Deniz sinir bozucu bir şekilde tek kaşını kaldırarak bana alaylı bir bakış attı. Bakışlarımı ondan kaçırdım ve tabağıma bakmaya başladım.

Eren masadan kalktı, "Afiyet olsun." Ona bakarak gülümsedim Can'ın da onun arkasından gidişini izledim. Böylece üç kişi kalmıştık. Tabağımdaki son yeşil zeytini ağzıma attım. "Ben de doydum, Nadir abiyi arayıp haber vereyim," Ayağa kalkarken Selen'e sordum, "Saat iki nasıl?"

"Çok iyi." dedi. Tabakları bulaşık makinesine yerleştirdim ve mutfaktan çıktım. Koltuğa, Can ve Eren'in yanına oturup eşofmanımın cebinden telefonumu çıkardım. Rehberdeki numarayı arayıp açılmasını bekledim.

"Nadir abi?"

"O, Damla? Nasılsın?"

"İyiyim, senin nasıl gidiyor?"

"İyi işte, yeni geldim salona."

Konuya girdim. "Abi biliyorsun birkaç haftadır uğramıyoruz spor salonuna, bugün gelelim?"

"Tabii gelin. Hemen ayarlayayım size, torba mı yumruklamak istersin yoksa eğitmen ayarlayayım mı?"

"Abi ben kum torbasıyla ilgileneceğim ama N1'deki oda olsun. Selen'e sorayım bir saniye." Orada odaların belirli numaraları vardı.

Telefonu sessize alıp Selen'e seslendim. "Selen?! Torba mı eğitmen mi?"

"Eğitmen." Selen boksta benden biraz daha kötü olduğu için genellikle hocayla çalışmayı tercih ediyordu. "Eğitmen diyor, Koç. Sen hazırlarsın, iki gibi geliriz."

"Tamamdır, hoşça kal." Telefonu kapattım. Uzun süredir gittiğimiz spor salonu gayet güzel, temiz ve başarılı bir yerdi. Telefonumdan saate baktım. Saat on birdi. Bugün geç kahvaltı etmiştik. Yanımdaki Eren'in omzuna hafifçe vurdum ve ayağa kalkıp odama çıktım. Odama geldiğimde dolabımı açıp en alt bölümündeki spor çantamı çıkardım. İçine siyah şortumu, spor ayakkabımı ve diğer gerekli malzemeleri koydum.

Orada temiz ayakkabı giyildiği için giderken ayrı spor ayakkabı giyiyordum ve orada değiştiriyordum. Üzerime sporcu sutyenimi ve altıma siyah, taytımı giydim. Saçımı topuz yaptım.

Saate baktığımda bir buçuk saatte hazırlanmıştım. Bana garip geliyordu. Nasıl bu kadar uzun sürede hazırlandığımı bilmiyordum. Makyaj bile yapmıyordum.

Odamdan çıkıp Selen'e seslendim: "Selen, hazır mısın?"

"Aşağıda seni bekliyorum Damla!" Şaşkınlıkla hızla merdivenleri indim.  "Sen nasıl bu kadar hızlı hazırlanıyorsun ya?"

Kendin OlHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin