5/HANSOL/5

427 46 23
                                    

Küçüklüğümden beri bana öğretilen şey annem babam ne derse onu yapacağım dı.
Öyle de yaptım.
Şu okula gideceksin.
Şunu giyeceksin.
Şu kişiyle arkadaşlık yapacaksın.
Ve şu kişiyle evleneceksin...
Neden hiç itiraz etmediğimi merak ediyorum.
Böyle bir şeyin çıkmasını mı bekliyordum?
Hayır.
Her şeyi kabullenmiştim.
Olmaz! dememiştim.

Akıllı, saf ve itaatkar bir kızdım.
Tamam arada sırada ani çıkışlarım oluyordu ama genellikle ağır başlıydım.

Asıl konuya gelirsek evet karşıma istediğim gibi fırsat çıkmıştı.
O gün o olay olduktan sonra klübü o adamlar basıp benim kaçmama neden olduğundan beri doğru yapıp yapmadığımı
düşünüyordum.
Onu tanımıyordum.
Bana zarar verebilirdi.
Bana yalan söyleyip beni başka bir yere götürebilirdi.
Peki ben ona nasıl güvenmiştim?
Ona nasıl inanmıştım?

Aslında bakarsak ona güvenmiş değildim.
Bu durum da ona güvenmem gerekiyordu, ona güvenmek istiyordum.

Onu sevemezdim.
Evet beni etkilediği doğruydu.
Ama bu sadece güzel görünüşü ve bana iyi davranmasından dolayıydı.
Kalbim bana sadece küçük bir oyun oynuyordu.
Oraya gittiğimizde ona borcunu ödeyecek ve kendi başıma yaşamaya başlayacaktım.
Başka yolu yoktu.

/Myungsoo/

Eli...
Kan damlaları parmaklarından yavaş yavaş dökülürken ben sadece öylece izliyordum.
Yavaşça elini döndürdüm.
Bütün avucu kan içerisinde kalmıştı.
Neden durup dururken eli kanıyordu?
Bavuldan çıkarttığım peçete ile kanı temizledim.
Aslında elinde yara bandı vardı.
Ona rağmen elini bu derece kanattıracak ne olmuş olabilirdi?

Flashback-

Kapı sıkışmıştı.
Bir kaç ittirmeden sonra kapıyı açmayı başardım.

Jiyeon ordamısın?Jiyeon ses ver.
Beni duyuyormusun?
Tuvaletin her yerine baktım ama kimse yoktu.
Tam dışarı çıkacakken yukardaki pencerenin kırık olduğunu gördüm.
Normal bir tuvaletin penceresinin bu derece kırık olduğunu düşünmüyordum.

Flashback end-

Hayır. Jiyeon bunu yapamazdı değil mi?
O... o öyle bir kız değildi. Ne biliyim. Bence çok saftı.
Onu sokakta bıraktığım da bile çok korkakça davranmıştı.

Camı kırarak çıkması...
Böyle bir şey yapabilirmiydi?
Eli hala kanamaya devam ediyordu.
Ahh tabi ya. Bana orda o yüzden kızmıştı.
Onu götürecekken elinden tutmuştum.
Kesin çok acımıştı.

Ve onu hastaneye götüreceğimi düşündüğü için camı kırarak gizlice çıkmıştı.

Hala uyuyordu.Elindeki yara bantlarını çıkarıp yaralarını temizlemiştim.Kesik çok derin olduğu için kan çok zor durdu.Ama şuan iyidi.
Hala inanamıyordum.
Nasıl yapmıştı bunu?
Evet ben onu tanımıyordum.
O kesinlikle benim düşündüğümden daha güçlü bir kızdı.

İyi olduğundan emin olduğum da bende biraz kestirmek için uzandım.

/Jiyeon/

Arabanın sarsıntısı güzel uykumdan beni uyandırmaya sebep oldu.
Gözlerimi açmak istemiyordum.
Malesef gözlerim yavaşça kendiliğinden açıldı.
Elimin acısı geçmişti.

İyi misin?

Ne??

Elin...

Elimi fark etmiş miydi? Nasıl...???

Sen biliyormuydun?

Aslında hayır. Yolda giderken birden kanamaya başladı. Bende temizledim ve yeni bant koydum.
Ama söylermisin? Elin neden durup dururken kanıyordu? Elini kanatacak ne oldu?

Artık yalan söyleyemezdim herhalde.

Şeyy..

(Gülümsedi)

Neden gülüyorsun?

Gerçekten gerçekten çok komik.

Komik olan ne? Bunu söylerken hala gülüyordu.

Yanlış anlamadıysam gizlice çıkmaya çalıştın çünkü benim seni öyle görüp doktora götürmemden korkuyordun değil mi? (Hala gülüyor)
O zaman neden başta''Myungsoo Myungsoo''(benim taklidimi yapar) diye bağırıyordun?
Evet güçlüsün belki ama akıllı değilsin.

Çoktan herşeyi anlamıştı bile.
Kesicekmisin artık.

Tamam tamam.
Uzatmayacağım.

Yüzüme doğru yaklaştı.
Gözlerimin içine kalbime bakıyordu adeta.
Biliyordu biliyordu. Gözlerinin ne kadar etkileyici olduğunu.

Ama sende kendine zarar vermekten vazgeç.
Doğru yaptığını düşünüyorsun ama sadece aynı hataları tekrar ediyorsun.

Ne diyebilirdim ki?
Yavaşça çekildi.
Söylediği herşey doğruydu.
Yolculuğun diğer kalanın da hiç konuşmadık.

Sevgili yolcularımız yolculuğumuzun bitmesine 10 dk kalmıştır.

Sonunda gelmiştik. Ve ben hala söyleyememiştim.
Ona karşı kendimi çok mahçup hissediyordum.

Teşekkür ederim. Yaptığın herşey için.
Gidince hepsini ödeyeceğim merak etme.

(Ses yok)

Ahh olamaz.Uyuyordu.
Her şeyi havaya mı söylemiştim şimdi.

Uyann.Myungsoo kalk toparlanmamız gerek az sonra gelicez.

Uyandı. Eşyaları aldık.
Sonunda gelmiştik. Otobüsten indik.
Otobüsten indikten sonra Myungsoo birisini aradı. Tahminim evinde kalacağımız kişiydi.
Biz geldik. Nerdesin?
Tamam tam durağın orda bekliyoruz.

Bir 5 dk bekledikten sonra tam olduğumuz yere bir araba geldi.
Arabadan çıkan kişi etrafa bakındıktan sonra bizi farkedip bize doğru yürümeye başladı.
Uzun boylu ve çoğu kızın beğeneceği tiplerden di.

Myungsoo ya baktım. Yüzü gülmüyordu.
Hiç sevinmişe de benzemiyordu.
Önüme baktığımda çocuğun bana baktığını farkettim.

Merhaba.

Sesi ince ve yumuşaktı. O tam bir prens diyebileceğiniz kıvamdaydı.
Elini uzatmıştı.Evinde kalacağım birisine terbiyesizlik yapamazdım.
Yavaşça elini sıktım.

Tanıştığıma memnun oldum. Ben Jiyeon.

Bende memnun oldum.Ben de Hansol.
Güzel kızlarla her zaman iyi anlaşmışımdır.
Senle de iyi anlaşacağımızı düşünüyorum.

Myungsoo ya döndüğünde yüz ifadesi değişti. Sanki ikisi arasında önceden yaşanmış bişeyler var gibiydi.

Hansol Myungsoo ya sarılınca Myungsoo da karşılık vermek zorunda kaldı.

Hansol çekildi. Myungsoo ya bakıyordu. Aynı derecede Myungsoo da ona.
Ve o anda dediği şey. Yanlış mı duymuştum?
Dalga mı geçiyordu?
Söylediği şey beynimde tekrarlanıyordu.

Bu da eskisi gibi değil değil mi Myungsoo?

Evet farkındayım. Çok geç attım yeni bölümü. Ama biliyorsunuz ki herkesin büyük sorunu okul başladı. Ve okul başlayınca yazmak gerçekten çok zor oluyor. Bu bölümü bile çok isteyerek yazamadım. Kısaca pek güzel bir bölüm olmadı.
Ben gerçekten hikayeye devam etmek çok istiyorum ama yorum ve beğeni az olunca nasıl desem insanın hevesi kaçıyor.
Sizden istedigim lütfen okuyanlar yorum ve beğeniyi çok görmesin.
Diğer bölümü daha çabuk yazmaya çalışacağım. Hepinize yeni senenizde başarılar...


EYESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin