11. BÖLÜM

16 1 0
                                    

Aşk nasip işidir hesap işi değil, Aşk adayıştır arayış değil...

Akşam eve gelince bugün Sinan'nın söylediklerini söylecektim. Şeytan diyor ki söyleme, izin alma pazar günüde napıyorsa yapsın. Ne yazık ki bende ona mecburum yoksa ben ona yapacağımı biliyodum. Üstümü değiştirip annemin yanına gitmek için mutfağa geçtim. Babam akşam namazını kılmak için camiye gitmişti şanslıydım ve bir an önce lafa girmek zorundaydım.
"Annecim napıyosun."

"İyim kuzum sen napıyorsun, günün nasil geçti."

"İyi annem nasıl geçsin iş güç işte. Anne ben sana birşey diyicem."

"Ses tonundan belli zaten Sinan'la ilgili konuşucağın konu demi seni dinliyorum." Dedi hani derler ya leb demeden leblebiyi anlıyor işte o laf annem için söylenmiş.
"Helal olsun anne ya sen bu konuda resmen mastır yapmısın. Neyse ben konuya gireyim. Sinan yarın geliyor, eyer müsait olursanız pazar günüde istemeye geleceğiz dedi."

"Kızım ne diyosun sen, ben pazara kadar nasıl hazırlanırım."

"Anne abartma sanki napıcan hem evlen diye tuturan sen şimdi ne diyosun. Sinan'nın işleri var pazartesi günü dönecekler." Allah'ım ben ne diyorum meraklılar gibi annemi ikna ediyorum hemde Sinan gibi biri için. Annem "Peki ne diyim çocuğun işi varsa, tamam gelsinler bakalım." Babamın gelme korkusuyla eteklerimde ki taşları tek tek dökmeye başladım.
"Anne birşey daha var Sinan şey ımm ya eyer iznin olursa Sinan yarın çıkabilirsen akşam buluşalım dedi."

"Ya kızım ben sana güvenerek tamam dedim yarın evdesin yardım edersin diye. Zaten pazar görücen ne gereği var." O kadar utandım ki sanki Sinan meraklısıydım yer yarılsa bende içine girsem diye düşündüm.
"Haklısın annecim ben Sinan'a söylerim." Ben utancımdan başımı öne eğdim annem üzüldüm zannetti ki "Tamam kızım git, sabah işleri yaparız akşam çıkarsın." Dedi tam ben ağzımı açaçakken "Merak etme babana ben derim akşam." Dedi boynuna sarılıp yanaklarından öptüm anlamadığım bir duygu vardı içimde. Kendini topla Defne bu sadece sıkıcı bir oyun sakın bu oyuna kendini kaptırma...

Akşam babam gelince yemeğimizi yedik sonra akşam çayı içmek için odaya geçtik. Babam televizyon izliyordu annem çayından bir yudum içerek babama döndü babam halâ televizyona bakıyordu. Annem "Cemil bey sana birşey diyicem." Dedi, annem babama bey babam anneme hanım diye hitap ederdi bu çok hoşuma giderdi. Bende evlenip yaşımı aldığımda eşime bu şekilde hitap edicektim. Artık bu hayaldi Sinan ile ayrıldıktan sonra daha kimse olur mu bilemem. Gerçi bu evlilik gerçek değil. Bu daha kötü ya insanlar gerçeği öğrenirse hakkımda ne düşünüler...
Babam televizyonda gözlerini ayırıp anneme baktı. Annem devam etti "Hani Defne'nin evlemeyi düşündüğü çocuk vardı ya adı Sinan, yarın geliyorlarmış pazarda istemeye geleceklermiş ne diyosun ?" Babam dönüp bana baktı utandığımdan başımı öne eydim, hemen bu odadan çıkmak için kalktım. Odama geçince derin nefes aldım. Aradan baya bir zaman geçti halâ ses seda yoktu, acaba ne oldu diye düşünürken annem içeri geldi yüzünde tebessümle.
"Baban kabul etti gelsinler dedi.
Akşam çıkma olayına ilk başta mırın kırın etsede kabul etti hadi gel rahat rahay çayını iç artık."

"Canım annem benim sağol ama ben içeri gelmem utanıyorum."

"Ne utanıyorsun olacak şeyler bunlar ama sen şimdi açıp Sinan'a söylersin ben ne düşüncesizim. Yarın da aç abine söyle onunda izni olsun ne de olsa büyüğün." Başımla onayladıktan sonra annem odamdan çıktı. Ben Sinan'ı arayayım mı yoksa aramayayım mı diye düşünürken o beni aradı. Onun için hayince planlarım vardı, şimdi bunları uygulama zamanıydı. Ben düşünürken telefonum çalmaya devam ediyordu. Hemen telefonu açıp alo dedim. Sinan "Benim bildiğim nezaketen telefon bir iki kere çalar açarsın ama sen elli kere çalmadan açmıyorsun. Sana kaç defa söyledim şu telefonu ayırma yanından diye hem arayacağımıda biliyosun." O kadar şiddetli bağırıyordu ki telefonu kulağımdan uzağa tutdum. Lafının bitmesini sabırsızlıkla bekliyordum. Lafı bittince hemen konuşdum " Sen bu lafı bana elli kere değil sadece bir kere söyledin ve benimde işlerimin olduğunu, senin aramanı bekleyemeyeceğimi ve ayrıca bir daha benimle asla bu ses tonuyla konuşmamanı söylemiştim. Demek ki neymiş kimse kimsenin dediğini yapmak zorunda değilmiş." Dişlerinin gıçırtlatma sesini duydum amacıma ulaşmıştım ve çok mutluydum ama daha bu birşey değildi. Sinan bir süre duraksadıktan sonra konuştu "Bak Defne zannetme ki senin bu laflarına elim meçbur diye tahammül ederim. İnan bu oyunu başlatığım gibi bitirmesini de iyi bilirim ve sana o laflarının hesabını tek tek sorarım. Benim kaybedecek bir şeyim yok şuan istesem bu oyunu istediğim herkesle oynarım, oynamayıda geç istediğim kişiyle gerçekten evlenip canım sıkıldığında da bu evliliği bitiririm kızda umrumda olmaz. Seninle buna kalkışmamın nedeni hem seninde zor durumda olman hem de sana güvenmemdir. Bildiğim kadarıyla sizde herkes öğrendi birşey olup bu oyun olmasa benden çok sen yanarsın çünkü sen bir bayansın işte bunları düşüp benimle öyle konuş bilmem anlata bildim mi ?" Bir anda her şey alt üst olmuşdu sanki, sinirden her tarafım titriyordu. Açık açık beni tehdit etmişti üstelik kötü olanda laflarını doğru olmasıydı ama ne olursa olsun bu lafın altında kalamazdım. Kendimi toparlayıp konuşmaya başladım "Senle bunu telefonda tartışmayıcam çünkü öfkemi gözlerinle gör isterim. Yarın ne olursa olsun umrumda değil akşam buluşuyoruz. Sende ona göre kendini ayarla." Diyip telefonu kapatım ki lafın altında kalmayacak ve yarın akşam koşa koşa gelecek. Yarın ikimiz de ateş topu gibi olacaktık. Bakalım ateşimizle neleri yakacaktık.

KALBİMDEKİ SAKLI KİŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin