İmkansızlıkları yaşamak mı sevmek, yoksa severken imkansız mıdır yaşayabilmek?
Sinan'lar içeri girdikten sonra kendimi toparlayıp onu ailemle tanıştırdım. Benim tanıştırma faslım bittince, oda beni annesi Bediha hanım, babası İsmail bey ve manevi annesi Hicran hanımla tanıştırdı. Dikkatimi çeken demin kapıda da bana karşı bakışları sert ve soğuk olan Hicran hanımdı, kapının girişinde Sinan'a odaklandığım için üstünde fazla duramadım. Sinan' a bakınca en az onunda benim kadar haycanlı olduğunu gördüm ve onun bu hali beni çok şaşırtmıştı. Herkes tanıştıktan sonra yerlerine oturdular. Ben ve Aslı mutfağa geçtik Aslı "Kızım o nasıl birbirinize bakmaktı öyle valla bir an birbirinizin dudağına yapışıcaksınız diye ödüm koptu" dedi. O an yerin dibine girmek istedim kendimi savunmak istedim ama sadece dudaklarımdan "Sacmalama" kelimesi çıktı. Aslı gülmeye başladı ben tam kendimi toparlıyıp laf sayacaktım ki Annem Defne diye bağırdı. Hemen odaya geçtim annem "Kızım misafirlerimize sor bakalım kahvelerini nasıl alırlar" dedi. Ben daha sormadan Sinan'ın annesi "Güzel kızım sen hepimize bir orta kahve yap, tek tek isteklerle uğraşma"
"Bediha hanım ben sade kahve içerim, şekeri fazla kullanmam. Sizede zahmet olmasa ben sade kahve alayım" dedi Hicran hanım. Benle birlikte odada ki herkes kadının tepkisine şaşırdılar. Özellikle annem ve babam çok bozuldular bu duruma. Başımla onaylayıp mutfağa geçtim peşimden Aslı ve yengem de geldi. Yengem "Defne senin bu kadından çekeceğin var bu kadını hiç gözüm tutmadı. Geldiğinden belli bi kibir bir kibir sanki Cumurbaşkanının karısı, gerçi kadın kanun kadar zengin ama olsun. Sinan ve ailesi harika insanlar hele Sinan, kızım bu kadar yakışıklımıydı. Ne olmuş öyle resmen film artistlerine bezemiş Maşallah." Yengem konuşdukça Aslı gülmeye devam etti bende daha fazla dayanamayıp ayağına vurdum, böylece gülmeyi bıraktı. Yengem "Senden de gözlerini alamıyordu bu arada gözümden kaçmadı. Resmen orda çocuk dondu kaldı" diyince fincan yerine kahveyi tepsiye döktüm. İkiside gülmeye başladı gerçekten bana bakmışmıydı acaba Defne kızım kendine gel baktıysa baktı. Yengem heycanlandığımı görünce cezveyi alıp kahveleri koyma başladı. Fincanlara kahveyi doldurduktan sonra bir kahveye tuz dökmeye başladı. Aslı ve ben olayı anlayınca gülmeye başladık. Oh olsun Sinana'a bunu da arabamın diyeti olarak düşünsün. O bunu çoktan hak etti illahi adalet yerini buldu. Tepsiyi elime alınca derin bir nefes alıp içeriye geçtim herkesin gözü üstümde olunca iyice heycanlanmaya başladım. Kahveler sıraya uygun bir şekilde dağıttıktan sonra Sinan'ın babası "Sende otur kızım güzelliğinden mahrum etme" dedi. O sırada gözüm Sinan'a kaydı bana bakarak kahvesinden bir yudum aldı. O anda onun yüz şeklini görünce gülmeye başladım. Bana ters ters bakınca gülmemi kestim o sırada Sinan bana gülerek kahveyi bir yudumda içti. Tabi benim utanmam için yaptığı bariz belliydi. Babası "Madem tuzlu kahveyi bir yudumda içecek kadar çok seviyor oğlumuz, bizede artık lafa girmek düşer. Efedim sebebi ziyaretimiz malum bu iki genç birbirlerini görmüş beğenmişler. Sinan bize bu hayırlı konuyu açınca tereddüt etmeden geldik çünkü onun kararlarına hep güvenmişizdir. Bizede bugün yanılmadığımızı bir kez daha gösterdi. Kızımız maşallah hem çok güzel hem de çok hanım ve terbiyeli. Sizler pırlanta gibi parlıyorsunuz zaten bu yüzden Allah'ın emri peygamberimizin kavli ile kızınız Defne'yi oğlumuz Sinan'na istiyoruz" dedi. Bu kadar iyi insanlara nasıl kötülük yaparım. Nasıl umutları ve hayalleriyle oynarım belki beni tanısalar nefret ederlerdi. Babam "Kızım ve bizim için söyledikleriniz için teşekkür ederim beni çok mutlu ettiniz. Sizin gibi iyi bir aile ve böyle ağır başlı ve yağız delikanlıya kızımı vermekten mutluluk duyarım. Lakin eşime ve oğlumada sormak lazım" dedi. Sinan babamın lafları duyunca bana dönüp bak derçesine baktı. İlk annem lafa girip bu evliliği onayladığını söyledi sonra abim "Ben kardeşime hep inandım ve güvendim, Allah razı olsun oda bizi üzecek hiç birşey yapmadı. O yüzden onun evimize getirdiği kişinin başımın üstünde yeri var. Sinan'nın da doğru bir karar olduğunu düşünüyorum ama ben Defneye de sormak istiyorum. Abim sen bu delikanlıyı istiyormusun ?" diyince herkesin gözleri benim üstümde buluştu bende utanınca kafamı öne eyip evet der şekilde salladım. Abim "O zaman hayırlı uğurlu olsun Rabbim utandırmasın" dedi.
İsmail amca "Sinan yüzükleri çıkart oğlum" dedi. Sinanda ceketinin cebinden kutuyu çıkardı. Herkes ayağıya kalktı Sinan ile ben yanyana durduk yüzükleri patronum Fikret beyden takmasını rica ettiler. Oda severek kabul etti ve alyansları parmağımıza taktı. O an kalbim yerinden çıcakmış gibiydi. Fikret bey "Benim için çok değerli ve kıymetli biri olan Defne kızımın mutluluğunun bir parçası olmak beni çok mutlu etti. Sinan beyi ve Hicran hanımıda iş hayatından tanırım çok değerli insanlardır. Bende böyle değerli gençlere bir ömür boyu mutluluklar dilerim" diyip kurdelayı kesti. Sinan ve ben ailelerin elini tek tek öptük sıra Hicran hanıma gelince elini isteksizçe verip yüzüme iğrenç bir insanmışım gibi baktı. O an anladım ki bu kadın bu evliliği istemiyordu. Sinan yanıma yaklaşıp gözlerimin içine bakarak elimi tutdu. Kalbim beni öldürmek için sanki deli gibi atıyordu. Elinde ki tektaşı parmağıma taktı, tektaş o kadar pahalı birşeye benziyordu ki sesim titreyerek "Bu çok değerli bunu kabul edemem" dedim. O sırada belime sarıp kendine çekti sonra iki ellinin arasına yüzümü alarak anlımdan öptü "Senden değerli değil" dedi. Gerçekle hayal arasındaydım, bu adam demin ne dedi ben mi değerliyim ? Her an ölebilirim bu adam ne ara bu kadar kuğul oldu. Bu işte birşeyler var diye düşürken kafamı kaldırıp yüzüne baktım, gülüşünü görünce tekrar sanki hipnoza girmiş gibi yüzene baktım. Bir insana gülmek bu kadar mı yakışır ? Bu kadar tatlı gülen adam benim nişanlım mı ? Defne kendine gel o senin hiç bir zaman gerçeği yaşayamıcağın adam nişanlın değil...
