Hani bazı şeyler karşısında elimiz, kolumuz bağlanır ya; işte bu oyunda benim elimi, kolumu bağlıyor.
Sabah annemin bağırarak odamın kapısını açmasıyla uyandım.
"Defne inanmıyorum kızım sana sen ne vurdum duymaz oldun."
Annemin sesi odayı inletiyordu o kadar bağırmış ki babam odama gelip "Ne oldu Nuran neye bağırıyon yine ?""Anne, babam haklı sabah sabah beni rüyanda mı gördün?"
"Birde ne oldu diyor, kızım beni değil herhalde seni istemeye geliyolar." O an dank etti doğru bugün Sinangil istemeye gelecekler.
"İsteme var demi bugün ben tamamen unutum." Hemen yataktan kalkıp banyoya fırladım. Annem arkamdan "Hey Allah'ım sen bu kıza akıl ver. İsteme gününü unutan tek kız bizim kız Cemil bey" diye söylemeye devam etti. Annem haklıydı nasil unutum ben bunu, tabi Sinan bende akıl mı bıraktı ki hâlâ arabanın şokundaydım.
Güzel bir duş aldıktan sonra banyodan çıkarken Aslı geldi o sırada hep beraber güzel bir kahvaltı yaptık. Annem "Hadi siz kuaföre bende ortalığı toplayayım.""Ne kuaförü anne bu saaten sonra yetişir mi ? Aslı burda işte biz yaparız."
"Yok bu kız beni delli edecek. Nasıl yetişmez o zaman niye erken kalkmadın ?" Aslında bende kuaföre gidicektim ama gece bir öküz yüzünden yatamayınca doğal olarak sabahda uyanamadım. Anneme dönüp hiç bozuntuya vermeden " Anne beni bilmiyormuş gibi konuşma, ben kendim yaparım saçımı başımı. Sende iyi yedin Aslı hadi kalk."
"Bırak yesin kız ne kadar ayıp, senin huyun son zamanlar değişmeye başladı."
"Nuran teyze ben alıştım artık umursamıyorum sende öyle yap" diyip gülmeye başladılar. Annem haklıydı huyum çok değişmişti. Herkesi kırmaya başlamıştım tıpkı Sinan gibi. Eee ne demişler körle yatan şaşı kalkar tıpkı benimki de o hesap işte.
Hemen Aslı ile hazırlıklara başladık. Saçım ve makyajımı Aslı yapıcaktı. O böyle şeylerden çok iyi anlar. Kolay kolay Aslı'nın kuaföre gittiğini görmezdim. Saçımı yaparken abim aklıma geldi. Abimi annem arayıp isteme olayını anlatmış. Abimde "Orada olamayı çok isterim ama işlerim çok yoğun, toplantılar olmasa gelirdim ama bu hafta çok yoğunuz. Bacıma güveniyorum o bize layık birini bulmuştur. O istediği herkesi onaylarım, benden izin var" demiş. Yalandan evlilikte olsa yanımda olamasını çok isterdim. Aslı saçımı bitirip makyajıma geçti. Makyaj bittikten sonra hemen üstümü giyme başladım. Üstümü giydikten sonra Aslı "Kızım ne kadar güzel oldun. Maşallah su gibisin canım kardeşim." Kendime dönüp aynadan baktım gerçekten çok farklı görünüyordum. Aslı saçlarımı enseden topuz yaparak hem sade hem şık bir hava katmıştı. Kırmızı, boyundan çapraz askıyla gelen, alt kısmı kalem etek olan bir elbise giydim. Saça ve elbise uygun koyu tonlarda hafif bir makyaj yaptıktan sonra bu hale gelmiştim. Ben tam ayakkablarımı giyerken kapı çaldı. Aslı " Geldiler kızım koş kapıyı aç" dedi. Direkt saate bakışlarımı çevirdim daha erken olduğunu görünce derin bir nefes alıp gelenin kim olduğunu görmek için odaya geçtim. Annem kapıyı açınca gelenin patronum Fikret bey olduğunu gördüm. İstemede bulunmak isteyince bende arayıp haber vermiştim. Hemen yanına gidip "Hoşgeldiniz, beni gelerek çok mutlu ettiniz fikret bey. Buyurun içeri geçin." Fikret bey çok iyi bir insandı. Daima çalışanların arkasında duran bir patrondu. Fikret beyi ailemle tanıştırdım. Benim ve Aslı'lıyı çok sevdiğini söyledi. Onlar konuşurken kapı çaldı. Acaba onlar mı diye kapıyı açarken karşımdakinleri görünce şoka girdim. Gelenler abimgildi, abim "Gökçe yanlış yere mi geldik ? Öldükte cennete mi düşdük ? Bu ne güzellik kızım böyle" dedi. Hemen boynuna sarılıp ağlamaya başladım. Yengem "Gel bakayım buraya benim küçük kardeşim evleniyor mu ? Ağlama bak makyajın akıyor" diyip sarılmaya başladık. Yiğenlerimide öpüp kokladıktan sonra içeri geçtik. Herkes hasret giderdikten sonra abimgili patronumla tanıştırdım. Abimgil üstünü değişmek için odama geçtiler. Aslı ile mutfakta hazırlıkları yaparken annem içeri girip "Defne koş kapıyı aç geldiler" diyince elim ayağım titremeye başladı, kalbim hızla atmaya başladı. Hemen kapıyı açmaya gittim benle birlikte abim ve yengemde kapının önüne geldiler. Kapıyı açtığımda karşımda orta yaşlı bir adam onun koluna girmiş birde şık giyinen bir bayan duruyordu. Yüzlerine bakınca Sinan'a benzediğikleri için anne ve babası olduğunu anladım. İçeri giren herkese hoşgeldiniz dedim. En son ise Sinan girdi, siyah İtalyan kesimi bir takım elbise giymişti. O an onu öyle görünce bir insanın hem bu kadar yakışıklı hemde bu kadar karizmatik olabilir mi diye düşünmeye başladım. Artık ne başka birşey görüyor ne de duyuyordum.
Sinan:
Sabahtan akşama kadar evde bir curcuna vardı. Herkes bir yerlere koşuşturuyordu. Tek Hicran annem bu durumdan benim gibi memnun değildi. Gözlerinden anlıya biliyordum bu evliliğe karşı olduğunu. Onunla bu evliliği istememe nedenlerimiz aynıydı. Ama ne olursa olsun bu evlilik olacaktı, beni bırakıp gidenlere inat olacaktı. Herkes hazırlandıktan sonra evden çıktık. Yoldan çiçek ve çikolata aldık sonra Defnegilin evine geldik. Ben mecbur olmasam asla bu kızla evlenmezdim. Dün gece yaşananları bir başkası yapsaydı yemin ederim kadın madın dinlemezdim. Gerçi haddini yeterince bildirdim eyer mecbur olmasaydı özür bile dilemezdim. Ben bunla nasıl lisede çıkmışım, gerçi o zamanlar ne anlardım kızdan. Babam ve annem ön de ben ve Hicran annem arkada kapıyı çaldık. Kapı açıldığında o cadıyı görmemek için çiceklere başımı eğdim. Annemle babamın Maşallah dediğini duydum ama aldırış etmedim. Kesin başka biri açtı diye düşünürken Annem "Maşallah bey görüyon mu peri kızı gibi" diyince kafa mı kaldırdım. Direkt gözüme kapının önünde bekleyen kişiye çarptı. Dikkatli bakınca Defne olduğunu gördüm. O an dünyam durdu bu kız bu kadar güzelmiydi. Gözlerimi ondan ayırmadığımı fark edince kendimi topladım. Herkes içeri girdikten sonra en son ben girdim. Yanına yaklaştıkça daha önce fark etmediğim şeyi fark ettim. Oda gözleriydi; göz rengi baharı andıran bir yeşile sahipti. Çimen rengi gözleri o kadar sıcak bakıyor dur ki herşeyi unutdum. Kendimi toparlayıp elimdeki çicek ve çikolatayı Defne'ye vererek içeri geçtim ailesiyle beni tanıştırdı. Defne konuşması bitene kadar gözümü ondan alamadım. O an ona bakarken kalbime bir sızı düştü ve anlamadığım şekilde gözümden bir damla yaş aktı. Biliyorum ki Defne'nin bu güzelliğide geçici, diğer sevmeye çalıştığım kızlar gibi. Benim için tek bir sevgi ve sevgili vardı oda beni bırakıp gitti benim için aşk kavramı kapandı. Bütün kadınlar aynı o güzel yüzleri altında sinsilik, bencillik, kibirlilik ve gadarlık yatıyor. Bana da gadar ve acımasız olamayı öğretti. O yüzden hiç bir kadına sevmek ve aşık olmak yok...