1.Bölüm

72 4 0
                                    

Evvet, herkese Merhabalar efendim :)
Sanırım artık bu Merhaba lafından soğucağız şimdiden kusuruma bakmayın.
Bu ikinci kitabım biraz değişik, aslında tam kitap denmez.
Ve baş rolü üstlenen kızımızın içinden geçenleri, hislerini, anılarını, acılarını okuyup ona ortak olacağız.
Umarım beğenirsiniz, keyifli okumalar diliyorum.

Merhaba Deniz,

Eski günlüklerime baktım geçen küçüklük dönemindeki rezil günlüklerime, evet o zaman günlük tutuyordum.
Ve sonra o eski günlükleri tazeleminin vakti geldiğini düşündüm.
Ama bunda herşey yer alacak.
Biliyorum ve inanıyorum bir gün eline geçecek bu günlük ve okuyacaksın.
Şuanki yaptığım şey günlük değil gerçi.

Çok sevdiğim kitapçıya girmiştim geçen, gözüme Deniz resimi basılı olan bir günlük ilişti.
Tabiki hemen aldım.
Bu ikimizin hikayesi Deniz.
Bu defter sensin ve ben de bu deftere acizce hislerini döken acınası o kızım.

Nasıl tanıştığımızı hatırlıyor musun?
Muhetemelen hatırlamıyorsundur.
Çünkü seni senden çok iyi tanıyorum Deniz.
Ama bana sorarsan tap taze ilk günki gibi anılar aklımda.
Gözümü kapattığımda zihnimde canlanıyorlar.
Unutmaktan korkuyorum aslında Deniz, gözümü kapattığımda zihnimde canlanmamalarından çok korkuyorum.

Küçüktük Deniz çok küçüktük..
Okula ilk başlayacağımız gündü.
Küçük kalbi kırık bir kızdım, annesini kaybetmiş bir nevi kimsesiz bir kızdım.
Sınıfa girdiğimde herkesin annesi babası yanındaydı.
Gülümsüyorlardı sarılıyorlardı.
Boş bir sıraya yönelip onları izledim.
Bu gerçekten güzeldi, ama birazda kıskandıran bir durumdu.
Gözüme sarışın bembeyaz tenli bir çocuk çarptı.
Oda tek başına boş bir sırada oturmuş benim aksime etraftaki Ailesiyle sarılan çocuklara hayranlıkla bakmıyordu.
Hatta kâle bile almıyordun Deniz.
Bu beni üzmüştü sende tek başınaydın.
Utangaç bir çocuktum -gerçi hala öyleyim- bu huyumuda Annemden almışım, bana anlatılanlara göre biliyorum.
İyi, güçlü, güzel, zarif bir kadınmış ve de utangaç ama benim tek aldığım huy utangaçlık.
Tabiki pek istemesemde Babamdan da aldığım huyumda var.
Utangaçlığın ardına saklanan hırçınlık.
Ne zaman çıkacağı pek belli olmuyor.

Tabularımı kırarak senin yanına gelmiştim.

İnsanlara nezaketle yaklaşmayı kibar olmayı babaannemden öğrenmiştim.
Kalbi kırık insanın kalbini onarmayı kendimden.

"Merhaba" dedim sana ürkekçe.

Boş boş baktın gözlerime.
Bu beni kırdı ve benimle konuşmayacağını çağrıştırdı.
Ama pes etmedim Deniz.

"Senin Ailen nerede?"diye bir soru yönelttim.

"Sanane" ilk cevabın bu olmuştu, şımarık değildin Deniz. sende benim gibi kırgındın.
Gözlerindeki hüzünden omuzlarındaki çöküntüden anlayabiliyordum.

Seni iyi hissettirebilmek için "Ben de yalnızım" dedim sana.

Ama sen omuz silkip "Sorduğumu hatırlamıyorum, hem banane bundan" diyerek hoşnutsuzluğunu belli ettin.
İtiraf etmek gerekirse çok bilmiş bir çocuktun Deniz.
Büyümüşte küçülmüş tabirine çok uyuyordun.

Utanarak yanından ayrılmıştım.

Ve günler geçti Deniz, sınıftaki herkes birbiri ile kaynaştı, çok bilmiş sen bile.
Ben mi?
Yine yalnızlığa mahkum kalmıştım.
Sınıftaki kimse sevmiyordu beni.
Öğretmenimiz"Yağmurun yanına geçin" dediği kişeye itiraz nidaları yükselirdi bile.
Üzgündüm, kırgındım, yalnızdım.
Hep olduğum gibi...

O kadar zorduki herkes arkadaşıyla gülüp oynarken ben yeni okumanın vermiş olduğu heyecanla kitap okuyordum.
Ama isyan etmedim Deniz.
Gözyaşlarımla telkin ettim kendimi.
Gözyaşlarım güçlendirdi beni.
Yada öyle sandım...

Aslında benim için gerçek tanışmamız Öğretmenimizin bir çocuğu benim yanıma oturtmasıyla başlamıştı.
Sanırım kadın bana acıyordu ve birileriyle arkadaş olmamı tek takılmamamı istiyordu.
Çocuğun itirazlarını dinlemedi bile.
Tenefüste sıramdan kalkarken çocuk bana "Seninle oturmak istemiyorum git yanımdan" diyerek vurmuştu.
Canımın acısına ağlamamıştım Deniz gerçekten o gün o yüzden ağlamamıştım.
Kalbim...kalbim acımıştı hemde çok.

Ben ağlarken biri yanıma gelip küçük elleriyle küçük ellerimi yüzümden çekmişti.
Şaşırmıştım çünkü o sendin.
"Ağlama" dedin. gözyaşlarımı sildin.
Ve gidip çocuğu ittirmiştin.
"Ona bir daha vurma" demiştin.

İlk aşkım Babam değildi Deniz.
İlk kahramadımda Babam değildi.
Sendin. İlk aşkımla ilk kahramanım sendin.
O zaman inanmıştım beni tüm kötülüklerden koruyabileceğine, yanılmamıştımda...
Olmayan Ailem olmuştun bana.

Sana o kadar değer veriyordum ki,
Bu küçük kız saçının çekilmesinden hiçbir zaman hoşlanmazdı.
Ama sen bu küçük kızı sinir etmeye bayılırdın Deniz.

Ve yine saçımı çekmiştin.
Peki ben neden sana bir şey demiyordum biliyor musun?
Çünkü yüzündeki gülümsemeyi seviyordum Deniz.
Seni güldürüyordum.
Hep gül istiyordum.
Ve bu yüzden sana hep saçımı çektiriyordum...

-Yağmur

DenizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin