"Topuz mu yapsam?"
Hazal yüzünü ekşitip bana baktı ve olumsuz bir şekilde başını sallayınca elimle topladığım saçımı bıraktım.
"Bu elbiseye at kuyruğu gider."
"Tamam."
Üstümdeki siyah büstiyer tarzı askılı ile dizimin altında biten kabarık eteğe bakıp Hazal'ı onayladım. Kesinlikle at kuyruğu güzel olurdu. Hemen sandalyeye oturup saçımı topladım.
"Hazal bak makyaj çok abartılı olmadın tamam mı?"
"Kendini bana bırak Miray."
"Hazal silerim bak boşuna uğraşmış olursun. Bir eyeliner rimel ruj belki biraz allık."
"Ya tamam sen bir sus."
Başımı sandalyeye yaslayınca Hazal da eline aldığı bir fırçayı yüzüme sürtmeye başladı.
"Demirel'in eskisi gibi olduğundan emin misin? Ya bir daha görüşmemek için seni çağırıyorsa!"
"Sanmıyorum. Gidip görmeliyim. Sakın Kimseye söyleme ikimizin arasında."
"Tamam on defa söyledin. Sen yine de dikkatli ol! Üzülmeni istemiyorum. Depresif oldun çıktın ya. Gözünü kapat."
Emriyle gözümü kapattım ve ardından göz kapağımın üstünde bir soğukluk hissetim. Gözlerimi açtığımda ise mükemmel çekilmiş bir eyeliner. Rimel ve rujda tamamlanınca ayağa kalktım. Saçımı düzeltip kapıya yöneldim.
"Kenan'a sizde olduğumu söyledim. Lütfen bugün Ege'yle buluşma evde kal."
"O iş bende sen merak etme."
Sonra el sallayıp dışarı çıktım. Evin önünde beni bekleyen BMVye binip şoföre alışveriş merkezinin yerini tarif ettim. Otoparkın girişinde inip içeri doğru yürüdüm. Demirel'i Nasıl nerede bulacağımı kesinlikle bilmiyordum. Ama o beni bulur alırdı yanına. Bunu düşünerek otoparkın içinde hızlı ve emin adımlar attım bir kaç saniye sonra ilerideki arabaların arasından 70ler modeli lüks bir araba hızla köşeyi dönüp yanımda durdu. Penceresi inince Demirel'i gördüm. Beyaz tişört kot pantolon giymişti. Ve gözündeki güneş gözlüğü ona farklı bir hava katmıştı.
Ona gülümsedikten sonra hızla yanına oturdum. O ise önümdeki torpido bölümünden bir güneş gözlüğü çıkarıp bana uzattı. Ve tek kelime etmeden arabayı sürdü. O kadar hızlı kullanıyordu ki bişeyden yada birilerinden kaçıyordu. Belki de Kuzgunu atlatmak için bu kadar temkinliydi. Ben sadece rahat konuşabileceğimiz Zaman'ı kolluyordum.
Bir süre sonra boş bir yola çıktık. Hızını azaltıp direksiyonu sıktığı elini gevşetti.
"Nereye gideceğiz?"
Gözünü yoldan ayırmadı ve bana cevapta vermedi başa mı dönmüştük. Arabayı yavaşlatıp kenara çekince durdu. Ve beni kendine çekip sıkıca sarıldı. Bende kollarımı ona sardım. Bu anı sonsuza kadar devam ettirebilirim.
"Seni çok özledim Demirel.."
Bir süre daha beni kendine sıkıca bastırdıktan sonra geri çekilip bana baktı.
"Bu gün Demirel yok. Rüzgar olacağım bana geçmişimi unuttur."
Rüzgar ve Demirel çok farklı kişilikti. Ben şuana kadar Rüzgarın aşkını tatmıştım. Demirel'in ise azabını. O zaten benim için hep rüzgarmış.
Babamı öldüren Demireldi Rüzgar değildi.
Başımı tamam anlamında salladım. Elini yanağıma koyup sıktı sonra tekrar arabayı çalıştırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3 TATLI BELA(TAMAMLANDI.)
ChickLitDemir El çetesinin lideri Demirel kurbanlarını eline silah olarak taktığı demirden yapılma yapay bir elle kalplerini sökerek öldürdüğü için bu ismi alıyor. Birgün Mirayda babasının borçları yüzünden kurban olarak Demirelin karşısındadır. Duyguların...