3

942 91 33
                                    

SoonYoung evden gözleri dolu bir şekilde çıkınca WonWoo kendini berbat hissetmişti. "Yine birilerinin ağlamasına sebep oldum." diye geçirdi içinden. Ama her ne kadar kendini kötü hissetse de üstünden bir yük kalkmış gibi hissediyordu. Artık "sevgili" sorumluluğunu almak zorunda değildi. Kendini kısıtlayan ya da yaptıklarına karışan birileri yoktu, eski özgür haline dönebilirdi ve bunu bilmek WonWoo'yu heyecanlandırıyordu. Özgür olduğu zamanlarını özlemişti.

Bir yandan da ."Madem ben özgürlüğü seviyorum, kısıtlanmaya gelemiyorum; o halde benim hiç mi sevgilim olmayacak?" diyordu. Daha sonra da "Sanki herkes sevgilisini aşırı kıskanmalarıyla ve kısıtlamalarıyla sıkan tiplerden. Elbet ben de istediğim gibi birini bulurum. Eğer bulamazsam bu sefer içimden geçen her şeyi ona söylerim. Sonuçta o benim sevgilim, düşüncelerimi bilmesi ve beni olduğum gibi kabul etmesi gerek." diyerek avutuyordu kendini.

•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°

Ertesi gün okulda SoonYoung'u görememişti WonWoo. İlk dersten önceki arada iki kız konuşurken duymuştu başka bir okula geçtiğini. Herkes -çoğunlukla kızlar, bilirsiniz, dedikodu durumları- SoonYoung'un bu ani okul değişikliğinin sebebini merak ediyordu ve bunun hakkında konuşuyordu ama WonWoo ortama girince konuşmayı bir anda kesip susuyorlardı ya da konuyu değiştiriyorlardı.

Dersin başlamasına yakın herkes yerine oturduğunda WonWoo yanında oturan kızı göremedi. Daha sonra dikkatli bakınca başka birinin yanına gittiğini fark etti. Biraz üzülmüştü aslında bu duruma. Sanki herkes onu terk ediyor gibiydi. Bu zamana kadar okulda kim onun yanına otursa ertesi gün yerini değiştiriyordu ve WonWoo yine sırasında tek oturuyordu. İlk başlarda "İki kişilik sırada tek oturuyorum, eşyalarımı istediğim gibi sıraya yayabilirim." diyerek avutuyordu kendini ama artık bu avutma ona yetmez oldu. Çünkü gerçeği biliyordu ve kabullenmek çok zor geliyordu. Ama artık kabul etmişti bu gerçeği. Onun istenmediği gerçeğini...

Ders başladığında öğretmen sınıfa yeni bir çocukla girmişti. Çocuk kendini tanıtmadan öğretmen ona boş bir yere oturmasını söylemişti. WonWoo sınıfa bakınca tek boş sıranın yanındaki sıra olduğunu anladı ve eşyalarını kendi tarafına toparladı. Çocuk gelip yanına oturdu ve gülümseyerek "Merhaba" dedi. WonWoo'nunki ise kuru bir "Merhaba" olmuştu. Ders tam anlamıyla başladığında yanındaki çocuğun can kulağıyla öğretmeni dinlediğini fark etti WonWoo. Şu sınıfın "inekler takımı" na yeni birisi eklenmiş gibi görünüyordu. Kendisi ise her zamanki gibi kitaplarını en rahat edeceği şekilde sıraya dizdi ve daha sonra kafasını koyup uyumaya çalıştı. Tam vücudunun kendini serbest bırakıp uykuya dalacağı sırada birisi onu dürtmüştü. İçinden küfürler savurarak kafasını sınıftan tarafa çevirdi.

"Beni kim dürttü?" diye sordu yanındakine.

"Ben dürttüm."

"Neden?"

"Bak adını bilmediğim arkadaşım, bu ders matematik ve önemli bir ders. Bu dersi dinlemen gerek, uyuyamazsın. Yoksa ileride senin için sorun olabilir. Hani üniversite denen bir şey var, ona hazırlanıyoruz biz."

"Beni neden umursuyorsun ki?" cevabını almadan tekrar pencere tarafına dönüp uyumaya çalıştı. Ama sorduğu soru kendi aklına takılmıştı. "Neden umursuyordu ki?" diye tekrar düşündü. "Muhtemelen şu iyilik meleklerinden olmalı. Başka bir şey olamaz. Zaten yarına sınıfa yeni bir sıra eklenir ve yanımdan gider, ben de rahat rahat uyurum." diyerek konuyu kapattı ve tekrar uyumaya çalıştı.

Yanındaki de sorduğu soruyu düşünmüştü. "Neden onu umursuyorum ki? Muhtemelen yine iyilik yapasım geldiğindendir." diyerek konuyu kapattı o da. Yanında uyuyan çocuğun adını merak etmişti. "Adını bilmediğim arkadaşım" dedikten sonra adını söyler sanmıştı ama o söylememişti. "Neden bu kadar umursamaz? Sonuçta sıra arkadaşıyız en azından adını bilmeliyim." diye geçirdi.

Save Me [Meanie]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin