Ertesi sabah WonWoo daha erken uyanıp MinGyu'nun evinden ayrıldı. Çünkü dün yaşadıkları şey yüzünden ondan bir hayli utanıyordu. Ayrıca bir an önce eve gidip en az bir kutu ağrı kesici almalıydı. Canının acıyacağını biliyordu ama bu kadarını tahmin etmemişti. Eve kadar zor dayanmıştı bu acıya. İçeri girer girmez hemen ağzına iki tane ağrı kesici atmıştı. Daha sonra zorlukla yatağına gidip yüz üstü uzandı. Yaklaşık bir saat sonra okula gitmeliydi bu yüzden biraz dinlendi. Uyuyakalma ihtimaline karşın alarm kurmuştu. Alarm çaldığında yataktan kalktı ve formasını giydi. Birkaç şey atıştırdıktan sonra tekrar iki hap alıp kalanını kutusuyla birlikte çantasına koymuştu. Arkasındaki ağrı biraz olsun hafiflemişti ama hala yavaş adımlarla ilerliyordu. Okula gelince oyalanmadan direk sınıfına geçip sırasına oturdu. Erken geldiği için sınıfta kimse yoktu bu yüzden kafasını sıraya koyup uykusuna devam etti.
MinGyu uyandığında yanının boş olmasını beklemiyordu. Biraz da olsa üzülmüştü bu duruma ama daha sonra WonWoo'nun utangaç olduğunu hatırlayınca onun bu davranışını alttan aldı. Yataktan çıktı ve duş alıp üniformasını giydi. Odadan çıkmadan önce boş yatağa manalı sırıtmalar gönderdi ve odadan ayrıldı. Dolaptam birkaç şey atıştırdıktan sonra okula doğru yola koyulmak için evden çıktı. Yol boyunca aptal gülümsemesini engelleyememişti. Bir önceki gece yaşananların gözünün önüne gelmesini engelleyemiyordu, başka şeyler düşünmekte zorlanıyordu.
Sınıfa girince WonWoo'nun çoktan gelip uykuya daldığını gördü. WonWoo'yu görünce gözünün önüne dün geceki hali geldi. Bir an olduğu yerde dondu daha sonra kafasını sallayarak gözlerinin önündeki görüntüyü uzaklaştırmaya çalıştı. Fakat WonWoo'yu görmek MinGyu'nun bu çabasına pek de yardımcı olmuyordu.
"Bugün çok zor geçecek. Kendine hakim olmalısın MinGyu. Dün geceyi ve WonWoo'yu düşünmemeye çalış." diye kendini motive etmeye çalıştı. Ses çıkarmamaya özen göstererek WonWoo'nun yanındaki sırasına oturdu ve onu seyretmeye başladı. WonWoo kendisinin izlendiğini fark etmiş olacak ki rahatsızca kıpırdandı.
"Uyandın mı?"
"Hayır, hala uyuyorum."
"Oh anlad- Hey! Dalga mı geçiyorsun benimle?"
WonWoo'nun kıkırdaması doldurmuştu boş sınıfı. Zaten zor durumda olan MinGyu, bu kıkırdamadan öylesine etkilenmişti ki...
"Gülmeyi keser misin?"
"Ama sorduğun soru çok saçmaydı Min, kabul et."
"Tamam saçma olabilir ama gülmen gerekmiyordu."
"Kusura bakma tutamadım kendimi."
"Her neyse. Sabah neden erkenden gittin? Seni yanımda göremeyince üzüldüm, biliyor musun?"
"A- şey, ben, üzgünüm. Özur dilerim."
"Özrünü kabul etmiyorum."
"Pekala, kendimi sana nasıl affettirebilirim?"
"Bir dahaki sefere yanımda kalırsan seni affederim."
"Bir dahaki sefere mi?"
"Evet, bunu bir daha yapacağız tabii ki de."
"Ah- şe- neyse. Tamam."
WonWoo yüzü daha fazla kızarmadan kafasını pencere tarafına çevirip kafasını sıraya koydu ve sakinleşmek için gözlerini kapattı.
"Unuttun mu Wonnie~? Benim boyum uzun. Yani o kıpkırmızı olan suratını görebiliyorum. Aww çok tatlı~"
"Bir kerecik de görmemezlikten gelsen ne olur yani, ha?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Save Me [Meanie]
Fanfiction"Bir gün bu bataklıktan kurtulup gün ışığını görebilecek miyim?" "Sana gün ışığını göstermek için her şeyi yapacağım."