8

668 61 38
                                    

WonWoo ve MinGyu çıkmaya başlayalı yaklaşık üç ay oluyordu. Her şey ikisi için de güzel gidiyordu. İkisi de aradıkları huzuru bulmuş gibilerdi.

Nehir kenarında bir yere oturmuş yıldızları seyrediyorlardı. MinGyu yine tüm gevezelik hünerlerini gösterirken WonWoo sadece ara sıra konuşuyor -çünkü MinGyu'dan fırsat bulamıyordu- genellikle de kahkahlarıyla MinGyu'nun anlattıklarına karşılık veriyordu. Sonrasında ortama bir sessizlik hakim olmuştu. Birkaç dakika süren sessizliği MinGyu bozmuştu.

"WonWoo, bir sorun mu var? Bir şey mi söylemek istiyorsun?"

"Ah, hayır. Bunu da nereden çıkardın?"

"Buraya geldiğimizden beri ellerinde uğraşıp durdun. Bir ara parmaklarını koparacaksın sandım-" MinGyu'nun lafını WonWoo'nun zayıf kahkahası bölmüştü. "Gerçekten, bir sorun yok değil mi?"

"Ah, sen yanımda olduğun sürece nasıl bir sorun olabilir ki?" Hafifçe gülümseyip başını MinGyu'nun omzuna yaslamıştı. Bu MinGyu'nun genişçe gülümsemesini sağlamıştı. Göz ucuyla omzuna yaslanan WonWoo'ya bakıyordu. Kendisini onunla tanıştırdığı için Tanrı'ya minnetlerini sunuyordu tekrar.

"Minnie~ Burası sence de soğuk olmadı mı?"

"Ah üşüdüysen ceketimi alabilirsin." MinGyu tam ceketini çıkarmaya yelteniyordu ki WonWoo onu durdurdu.

"Hayır, sen de üşürsün. Hadi benim evime gidelim. Orası daha sıcak."

"Pekala, kabul ediyorum."

Ayağa kalkıp üstlerini silkelediler. Daha sonra ellerini birbirine kenetleyip WonWoo'nun evine doğru yürümeye başladılar.

Eve vardıklarında WonWoo hemen kaloriferleri açıp evin ısınmasını sağladı. İkisinin de soğuktan burunları kızarmıştı ve eğer biraz daha o soğukta kalsalardı yüz felci geçireceklerdi.

"Kaloriferi açtım ama ev ısınana kadar şu battaniyeye sarılalım. Burnun kıpkırmızı olmuş. Hadi gel yanıma MinGyu."

"Senin de burnun kıpkırmızı Wonnie~"

Koltuğa yan yana oturup üstlerine battaniyeyi sıkıca örtmüştü WonWoo. WonWoo kendini ısıtmaya çalışırken MinGyu onu izliyordu. Gülümsemesine engel olamıyordu.

"Hey, neye gülüyorsun sen?"

"Hi-hiç. Çok tatlı görünüyordun."

"Ben mi tatlıyım? Sen bana tatlı mı diyorsun? Erkeksiyim ben!"

"Hı-hı. Kesinlikle öyle."

"Kes sesini MinGyu."

"Ama-"

"Sus."

"Tamam."

MinGyu azarlansa da onun bu sinirli haline gülmeden edemiyordu. "Peh, erkeksiymiş. Bu mu erkeksi?" diye içinden geçirmeden de edemiyordu tabii.

"WonWoo."

"Hım?"

"Ben hala ısınamadım."

"Yaklaş." Ellerinin MinGyu'nun yanaklarına koyarak "MinGyu! Yanakların buz tutmuş resmen! Neden daha önce söylemedin üşüdüğünü?"

"Eh, ortam çok güzeldi. Ayrıca şu an da çok güzel."

"Ne diyorsun sen?" WonWoo tam ellerini çekeceği sırada MinGyu çevik davranıp tekrar ellerini kendi yanaklarına koydu.

"Bu ortamı bozma lütfen Wonnie~"

"Y-ya, s-sen... Ahhh... E-ellerimi bıraksana."

"Kızarınca daha da tatlı oluyorsun Wonnie~"

Save Me [Meanie]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin