(1994)
(Elysium)
"Bilmiyorum." - dedi nefes nefese.
"Bilmiyorsun." - diye tekrar ettim.
Onaylarcasına kafasını salladı.
"Ben bu gece ne yaptığımı bilmiyorum."
Ben de bilmiyordum.
Derin bir nefes verdi, sonra yüzünü saçıma sürüp bir nefes aldı.
Sıcak nefesini tenimde hissetmek, ve vücudumun onun dokunuşlarına karşı verdiği tepki beni öyle korkuttu, o kadar heyecanlandırdı ki, neredeyse yere yığılacaktım. Ama o beni sarmış ve yeni bir düşüşten kurtarmıştı.
Sıcak nefesi konuşması ile bütün bir etki gösterdi vücudumda.
"Bu gece seni ikinci kurtarışım. Bana borçlanıyorsun..."
Parmakları usulca bel çukurumda hareket ediyordu. Ve bu düşünme yetimi fazlasıyla zorluyordu. Aldığım alkol miktarını da göz önündü bulundurunca tam bir fiyaskoydum. Düşünemem cevap vermemi de engelliyordu. Bunu bilerek yapıyordu. Üzerimdeki etkisinin farkındaydı. Ama ben de ne yaptığının, yapmaya çalıştığının farkındaydım. Sadece bu kadar insanın içinde böyle dip dibe olmamız dışında her şeyin mantıklı bir açıklaması vardı benim için. Şu an dışında.
Tanrı aşkına, ne yapıyorsun be adam?
Yüzünü görememekse beni deli ediyordu. Yüzler çok şeyi ele verirdi. İyi bir okuyucuydum oysaki.
"Sana hiç bir şey borçlu değilim. Senden hiçbir şey istemedim. Eğer ki, borçlu birisi varsa, o da sensin. Bana borçlusun. İlki, doğum günü gecemde tek kişilik partimi mahvettiğin için. Diğeri ise şirketin önünde bana çarpıp beni düşürdüğün için. Kıçım hala acıyor. Bu da o demek oluyor ki skor 2-2. Ortada borç falan yok. Vardıysa bile artık ödendi."
Parmakları usulca bel çukurumdan aşağı iniyordu! Tanrım!!!
"Senin şu tatlı kıçın. Çok fazla haksızlık ediyorum demek ona."
Yine mi? Tanrım! Şu dilim! Şu ağzım! Bir sahip çıkamıyordum ki!
Ama bu adam! Bu arsız ve rahat adam!
Kendime direnerek ondan uzaklaştım biraz. En azından artık göğüslerimiz yapışık değildi. Ama saçlarım sakallarını işgal etmiş durumdaydı. Bu görüntü karşısında kıçımı da, o an sinirlendiğimi de unutmuştum.
Saçım sakalına karışsın...
Gülümsedim düşünceme. O da gülümsüyordu.
Sesli söylemiş olamazdım değil mi?
Emin değildim. Yada belki de halusülasyon görüyordum. Saçlarımı yüzünden çekersem anlardım gülüp gülmediğini.
Alkolü fazlaya fazla kaçırmıştım. Omzundaki elimi kaldırdım. Saçlarımı çekmeliydim yüzünden. Parmak uçlarım yanağına dokunduğunda ne kadar yanlış bir hareket olduğunu kavrasam da, artık çok ama çok geçti.
Gözlerini kapadı önce. Sanki dokunuşuma sunuyordu kendini. Sonra belimi kavrayan eli hızla elimi kavradı. Artık parmak uçlarım dokunmuyordu ateşe. Ateşi artık avuçlarıma almıştım. Aslında içim çoktan alev almıştı da, kabul edemiyordum. Bu hız, bu hisler beni dehşete düşürüyordu.
Ve şu anda ne yapıyordu?
Ben ne yapıyordum?
Biz ne yapıyorduk böyle?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elysium
General Fiction"Gerizekalı bir kadın gibi davranmayacağım Levasseur, açıklama yapmanı dinleyeceğim... Aptal bir kıskançlık yüzünden, seni dinlemezlik etmeyeceğim. Ne söylersen söyle sana inanacağım. Bana ne olduğunu söyle. Lütfen." Bana bakmasını istiyordum, bana...