(1994)
(Elysium)
"Hoş geldiniz Bay Kapoor, Bay Salvatore da sizi bekliyordu."
Kapıyı açmak için uzansam da adam benden önce davranıp kapıyı benim için açtı. Ellilerinin başında 1.70 civarında esmer bir adamdı Bay Kapoor. Kendisi reklamını çektiğim tıraş bıçağının, o şirketin sahibiydi. Bay Levasseure'a ne kadar benimle birlikte onu kapıda karşılamasını ısrar etsem de, adamın bilmem hangi inatçı damarı tutmuş, odasında bekleyeceğini söylemişti. Neymiş efendim, o patronmuş. Bir insanın 15 dakikada beni böyle delirtmesi olağan dışıydı.
İçeri geçtiğimde bay Kapoor da beni izledi ve bizim patron sonunda ayağa kalkıp onu selamladı ve hemen işe koyulmamız için bana işaret verdi. Önce reklam hakkında bilgi verdikten sonra reklamı izlettik. Reklamı izleyip bitirdiğinde ikimizde adamın ağzından çıkacak kelimeleri sabırsızlıkla bekliyorduk.
"Açıkçası, babanın reklam işini sana devrettiğini duyduğumda, ve reklam bitene kadar ilgilenmemem için yaptığı ısrar beni çok korkutmuştu. Sana güvenmemi istiyordu. Kusura bakma Levasseur, ama manken çocuğun şirket başına geçmesi, hele de reklam gibi basit görünüp ama çok önemli bir işe başlaması beni tedirgin etmişti. Hele asistanının da çok genç ve bir üniversite öğrencisi olduğu dedikoduları, ve o asistanın benim reklamımdan sorumlu kişi olduğunu düşününce buraya büyük ön yargılarla gelmiştim."
Konuşma aşağılayıcı bir şekilde başlasa da iyi yöne gidiyordu ve adam kesinlikle dürüsttü. Emindim. Konuştukça yüzündeki sert ifade rahatlıyor, hatta artık gülümsüyordu.
"Bayan Greene, basit bir aleti fazlası ile büyütmüşsünüz."
Gülünce biraz bozulmuştum.
"Ama kabul etmeliyim ki, en iyi ürün reklamı ile karşı karşıyayım. Tutkunuz, yaratıcılığınız, ve başarınız beni büyüledi."
Memnun ve utanarak gülümsedim. Övgülere karşı ne yapacağını bilmeyen tiplerdendim. Levas huzursuzca kıpırdandı. Hadi ama...
"Bay Kapoor, reklam...-"
"İzin verin de konuşmamı bitireyim küçük Salvatore. Babanızın her zaman akıllı ve bir o kadar da cesur olduğu, akla alınmaz risklere giriştiği de her kes tarafından bilinir. Gördüğüm kadarı ile, burada yeni bir imparatorluk kuruyor. Reklam ajansları korkmaya başlasa iyi olur. Ama şanslılar ki, ikinizden de bir tane var."
Yumuşak espirisine güldüm. Levas da güldüğüne göre iyiydik galiba. Adam her tür deliydi zaten.
"Reklam kesinlikle harikaydı. Her ikinizi de tebrik ederim. Hele de o babanı!"
Levas'a bakmaya devam ettiğimde bir şey söyleyeceğimi anlamıştı. O da bakışlarını bay Kapoor'dan bana odaklayınca konuştum.
"Afedersiniz, Bay Salvatore, arka odaya geçelim isterseniz."
Ne kastettiğimi anlamıştı. Dinlenmesi için dekore edilmiş odada küçük bir çay sofrası hazırlanmıştı. Ben hazırlamıştım, küçük Salvatore'un imalı ve şaşkın bakışları altında. Hepsini ben yapmıştım.
"Ah, evet Elysium, haklısın. Bay Kapoor, içeri geçelim."
Adamla birlikte içeri geçtiğinde ben de küçük mutfağa geçtim ve iki çay bir kahve ile geri döndüm. Bay Kapoor gözlerini üzerimden ayırmıyordu. Çayından bir yudum aldı ben otururken. Sonra da gülümsedi.
"Asistanın gerçekten fazla iyi."
Levasseur'un sert bakışları beni tedirgin etmişti. Bu saçma bir delilikti. Adamın beni taciz falan ettiği yoktu. Samimi bir insandı sadece. Ama Bay Kapoor da bunu fark etmiş olacak ki gülüp açıkladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elysium
Ficción General"Gerizekalı bir kadın gibi davranmayacağım Levasseur, açıklama yapmanı dinleyeceğim... Aptal bir kıskançlık yüzünden, seni dinlemezlik etmeyeceğim. Ne söylersen söyle sana inanacağım. Bana ne olduğunu söyle. Lütfen." Bana bakmasını istiyordum, bana...