DEMİR 'den
Ben kimim hayat için,umut için,acı için. Sadece eksik ve karanlık. Sadece boşluk. Benliğini kaybetmiş zavallı bir ruh hastası. Vücudunu oluşturan her hücreden nefret eden bir zavallıyım ben . Demir Soykan. Sadece adım bile benim karanlığımı , soğukluğumu, ölüm kadar soğukluğumu anlatmaya yetebilecek kadar aciz. Tıpkı bir demir gibi soğuk ve can yakıcıyım. Tıpkı bir ruh gibi bedenden sıyrılıp manyak düşünceleri arasında kaybolmuş bir canavar. Bir katil. Kendi ruhunun katili. İşte benliğim sadece bunlardan ibaret . Ta ki aydınlığımı bulana kadar ...
Yağmur'dan devam
Allahım. Bana bunu yapma. Bana.bunu.yapma.Sevemeyeceğini söyleme bana . Sevdiğini söyle . Sadece bunu istiyorum. Neden bu acizlik. Neden bu karanlık .
- " Bana bunu neden yapıyosun Demir? Neden canımı acıtıyosun? Görmüyor musun ? Acıdığını görmüyor musun? ACİZLİĞİMİ GÖRMÜYOR MUSUN?!!!!"
Son cümlemi bağırarak söylememle birlikte gözümdeki barajların taşması bir oldu.
-" Bak işte Yağmur. Şimdiden sana zarar vermeye başladım. Bu yüzden benden uzak durmanı istiyorum. Lütfen yapma. Senin gözünden süzülen her damla beni uçsuz bucaksız bir okyanusa sürüklüyor. Ve benimle birlikte olursan bu damlalardan daha fazlasına ihtiyacın olacak. Ve ne senden ne de benden eser kalmayacak. Yaşadım Yağmur. Ben.bunu.yaşadım.Ben lanetliyim . Sevdiğim insanlarada lanetimi bulaştırmak istemiyorum. "
-" Lanetinle yaşamayı öğreniriz Demir. Bana onu ver . Bana lanetini ver. Ver ki onu sonsuza dek gömeyim. Ya kalbime ya beynime. İzin ver Demir . İzin ver."
-"Gerçekten öğrenmek istiyor musun ? Pişman olacaksın Yağmur."
-"Buna ben karar veririm. "
-"Ben küçüktüm. Çok küçüktüm. Sadece altı yaşındaydım. Mutlu zannettiğim bir ailem vardı. Ta ki babamın annemi öldürdüğünü görene kadar . Babam annemi gözlerimin önünde parçaladı . Sadece altı yaşında bir çocuğun gözü önünde annesinin cesedini parçaladı Yağmur. Sadece altı yaş"
Ağlıyordu. Saçlarını yollarcasına çekiştirip sallanıyordu. Sanki bir kriz geçiriyordu. Ben ise hala anlattığı şeyin şokundayken ona müdahele edemiyordum.
-" Demir bana bak !!! Yüzüme bak!!!Geçti. Sakin ol!!!SADECE BANA BAKKK!!!!"
Kendine gelmesi için şiddetli bir tokat attım. Bana baktı ve dudaklarıma yapıştı. O kadar acıyla öpüyordu ki sanki dudaklarımda ağlıyordu. Karşılık verdim . Bende onunla birlikte ağladım. Dudaklarımız gözyaşına doymuyordu. Nefesimiz bittiğinde ayrıldık. Yüzünü avuçlarımın içine aldım. Alnımı onun alnına dayadım. Gözlerine baktığımda duru ışığı görebiliyordum.
-" Birlikte kurtulacağız. Birlikte aydınlığa ulaşacağız. Ya da birlikte karanlığa gömüleceğiz. "
-"Bunu yapmak istediğine emin misin? Beni iyileştirebileceğine emin misin?"
-"Hiç olmadığım kadar..."
Aslında bende emin değildim. Ama ona karşı güçlü durmak zorundaydım.Onunda elinden tutup dışarı çıkardım. Tenefüstü. Herkes bize bakıyordu. Onları umursamadan Demiri sürüklercesine okuldan çıkardım. Kafamı hafifçe çevirip Demire baktım. Bıkmış bir hali vardı. Onu sürüklememde cabası.
-"Yağmur napıyosun,öğrenebilir miyim acaba?"
-"İnan bana bende bilmiyorum. Ama bizi rahatlatabilecek bir yer arıyorum.Ayaklarımız bizi nereye götürürse..."
-"Ben biliyorum. Seni benim mekana götüreceğim.Sadece bekle ve gör"
Sustum. Bizi deniz kenarında bir yere getirmişti. Ama öyle insan kalabalığı olan plaj benzeri değildi. Kayalıkların arasında küçük bir ada gibi kalmış bir kumsaldı burası. Ama inanılmaz derecede büyüleyiciydi.
-"İşte burası benim İstanbul gibi lanet bir şehirdeki tek dayanağım. İlk arkadaşım burası benim . İstanbul'a geldiğimden beri her gece buraya gelip sanki karşımda bir arkadaşım varmış gibi tıpkı bugün sana yaptığım gibi herşeyimi ona, bu denize ,bu kumsala anlattım. Biliyo musun dün gece burda gökyüzünü izlerken sana rastladım"
-" Ben mi ? Daha önce buraya geldiğimi zannetmiyorum."
-" Ah Yağmur. Sana beni anlamadığını söylemiştim.Sen hep burdaydın. Hiç gitmedin . Sen İzmir 'de ,İstanbul'da hep benim yanımdaydın."
-"İZMİR???"
-" 13 Temmuz 2004. Aydınlığımı bulduğum ilk gün . Sana kavuştuğum ilk gün Yağmur. Seferihisar' da kaybolmuştun. Hatırladın mı???"
-"Aman Tanrım. Demir sen s-sen bunu ne-nerden biliyosun?"
-" Yağmur sana bunun sadece basit bir lise aşkı olmadığını söylemiştim. Sen benim ilk ve tek aşkımsın. Sana mendil uzatan sümüklü veleti hatırladın mı ?"
Histerik bir kahkaha attı. Ama ben hala olayın şokundaydım. Hatırlamıştım . Bundan seneler önce İzmir' e tatile gitmiştik. Tabi ben o zamanlar küçüktüm. İzmir'in Seferihisar denen bi kasabasına gitmiştik. Orada kendime arkadaşlar edinmiştim. Fakat birgün ne olduğunu anlamadan kaybolmuştum. Sahile doğru yürümüştüm. Sahilde ağlarken yanıma küçük sarı saçlı , parlak gözlü bir çocuk yanıma oturup sadece ağlama diyebilmişti. Ardından gözyaşlarımı silmem için bir mendil uzatmıştı. Aman Allahım o çocuk Demirdi.
-" Demir yoksa .."
-" Evet Yağmur. Seni o gün sevmiştim. Gözyaşlarına aşık olmuştum. Senin için seneler sonra peşine düştüm. İstanbulda olduğunu öğrendim. Ve işte yanındayım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yağmurlu Günler ( Düzenleniyor)
Humor"O kadar güzel bir kokun var ki ciğerlerim onunla dolsun hiç bırakmasın istiyorum." -"Ne saçmalıyorsun sen!!!" -"Anlayamıyorsun Yağmur. Gerçekten anlayamıyorsun . Sen benim karanlık gecedeki dolunayımsın ve bunu asla anlayamıyorsun.Sen kısa bir zama...