27. Bölüm

49.1K 2.5K 68
                                    

Ben size olaysız bir bölüm getirmemişim hiç. Bu ilk oldu :)

Evet, bir geçiş bölümü olarak düşünebiliriz bu bölümü. Yorumlara elimden geldiğince cevap vermeye çalışıyorum, cevap veremediğim arkadaşlardan da af diliyorum.

Umarım bu bölümü beğenirsiniz. Bu bölümden sonra olaylı bölümlere devam :)

Bölüm Şarkımız: Zafer Güler - Bir Hasret Şarkısı (Diğer parçalarını da dinlemenizi öneririm)


**


"Başımız sağ olsun... Çok iyi adamdı," dedi içlerinden biri. Saçlarının üst kısmı dökülmüş, yan kısımdaki saçlar ise seyrek ve beyazlamıştı.

"Kadırgalı gibisi gelmez bu âleme," dedi bir diğeri.

"Tayfun, hayatımda gördüğüm en düzgün adamdı. Hiç çizgisinden şaşmazdı," dedi öbürü. Kor Kızıl bir geceliğine kapatılmıştı. İki masa birleştirilerek tek ve uzun bir masa haline getirilmişti. Başköşede Tuncel baba, bir yanında Cesur, diğer yanında ise Şeref oturuyordu. Tam karşılarında Gencay yerini almıştı. Yaşlı, kel olan zamanında Tuncel ile yakın dost olan Çakı Cafer, onun yanında kır saçlı mavi gözlü Piç Yusuf oturuyordu. Masada yedi yaşlı adam vardı. Önlerinde rakı kadehleri... Genco Hasan, katıldığı düelloda iki parmağını kaybettikten sonra Parmaksız lakabını alan Erol, Arap Mehmet ve İpsiz Nuri...

Tuncel baba dudağında kırık bir tebessümle geriye yaslandı ve kendi zamanının fırtına misali esen delikanlı ihtiyarlarına baktı. Zamanında yedikleri içtikleri ayrı gitmemişti. Derin bir nefes aldı.

"Bir gün Tayfun'la içerideyiz. Ama isyan ediyoruz. Öyle bir isyan ki Tayfunun sesi hücreden de duyuluyor, diğer koğuşlardan da duyuluyor. İsyanımız da şuydu; hasta vardı bizim kaldığımız koğuşta, hastayı çıkarmadılar revire. Ölsün diye... Tayfun, öyle eli güçlü bir adamdı ki bir hafta boyunca ranzanın demirlerini zorlaya zorlaya iç demirlerini koparmış. Ranzanın iç demirlerini koparınca tam böyle içeriye girdiler, Tayfun yatakla döşeği kaldırdığı gibi demiri çıkarttı saldırdı. Eee haliyle o saldırınca koğuşta böyle bir havalandırma oldu. Kapılar açık. Gelen gardiyanlar bize saldırıyor ellerinde coplarla. Tayfun da benim can dostum olunca ben onu nasıl bırakayım? Tayfun'un kopardığı demirin diğer kalan demirlerinden birini de ben aldım. Metin aldı. Erhan aldı. Alan aldı derken..." deyip derin bir nefes aldı.

"Biz beş kişi ayaklandık. Geriye kalanlar da bizden güç bularak ayaklandı. Elleri boş olan ne bulduysa aldı eline. Tayfun elindeki demiri adamın gözüne soktuğu gibi çıkardı. Ondan sonra zaten hücrelik olduk. Hücreden de bir çıkartılışımız var ki... Hiçbir yeri görmüyoruz, karanlık. Tünel gibi bir yerden geçiriyorlar bizi Tayfun bas bas bağırdığını duyuyorum. 'Tuncel sakın yeminimizi bozma' diyor. Bana güveniyordu ama söylüyordu yine de. Ama bir gülüşü vardı ki... Kahkaha atıyor bağırarak. Herkes onu dinliyordu. Tüm cezaevi, koğuşlar, hücredekiler..." dediğinde hafifçe güldü.

"Tayfun kahkaha atmaya başlayınca bende kahkaha atmaya başladım. Erkek adam böyle karı gibi gülmez lafının tam tersi... Biz bağıra çağıra gülüyoruz. Öyle bir gülüyorduk ki, yiyeceğimiz dayağı biliyorduk. İkimizi aramızda küçük bir bölme olan odaya aldılar. Ben Tayfun'u görmüyorum ama sesi çok yakından geliyor. Gardiyanlardan bir tanesi eline aldığı copu ilk karnıma vurdu. Nefesimizi kesiyorlar yani. Daha önce de öyle başladığı için biliyoruz..." diyerek karnını tuttuğunda Gencay'ın kaşları çatılmıştı.

KOR KIZILI #wattys2022Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin