BÖLÜM 5: GÖĞÜS KAFESİMİN KUŞU

58 12 2
                                    

Hiç gitmemiş gibi geldi ve hiç gelmemiş gibi gitti. Hiç olmadığı kadar vardı bu kez ve hiç yakmadığı kadar da canımı yaktı. Unutursun elbet diyordu içimdeki o aptal ses. Peki ben unutmak istiyor muyum sahiden ? Yıllardır yüreğimde sessizce yaşayan adam çığlık çığlığa gelip siyahıma mavi lekeler sürmüştü, şimdi ise yine kayboldu ortadan. Sevmek sana göre değil Mavi...

Gideli henüz 33 saat 25 dakika ve saymadığım saniyeler olmuştu işte. Bu pek de önemli değildi, ben gidişiyle ilgileniyordum. Geri dönecek miydi peki ? Belki de yine haberim olmadan gelip o kaldırımda oturmuş gelmemi bekliyordur. Evet ! Hemen çıkıp bakmam gerekiyordu. Mavi gittiğinden beri oturduğum basamaktan kalktım. Oturmama yarayan uzvum, bacaklarım, boynum her yerim ağrıyordu. İki lokma yediğim şey beni ayakta tutmaya yetmiyordu belli ki. Güç bela yöneldim kapıya. İçimdeki kocaman umut ve umudumla canlanan kelebeklerim eşlik ediyordu adımlarıma. Derin bir nefes alarak doldurdum ciğerlerimi, açtım kapıyı. Hızlı adımlarla çıktım kapıdan. İlerledim kaldırıma doğru. Adımlarım hızlandıkça heyecanım artıyor kalbim göğüs kafesimi delip çıkacak gibi oluyordu. Kaldırımın karşısındaydım. Gelmemiş... Tüm kelebeklerim kanatları kopmuşçasına düştü içime. Ölü kelebekler bacaklarıma dolandı sanki, ayakta durmak çok zordu ama inatla yürümek istedim. Sanki yürürsem, hiç durmadan, nefes almadan yürürsem ona ulaşacak gibiydim. Soğuğa aldırış etmeden yürüdüm. Güçsüz bacaklarım istemese de ben yürüdüm. Aptalca inandığım duygularımı sakladığım ciğerlerimi patlatmak istercesine yürüdüm. Aklının ucundan bile geçmediğim adam için yürüdüm. Varamadım. Saatlerce yürüdüm ona varamadım. Çok uzaklardaydı. Nerede olduğunu bilmediğim uzaklar. Hiç sevmediğim uzaklar. En sevdiklerimin hep bulunduğu yer...

En sonunda bedenim dayanamayıp beynime karşı koyarak durdu. Ellerimi dizlerime koyup soluklandım. Nefesim çok hızlı, kalbim de bir o kadar hızlı çarpıyordu. Tıpkı Mavi'yi vücudumda hissettiğim anki tepkim gibi. Nefes nefese aklımdan bir an çıkaramadığım adamı beynimde döndürürken gözüme pet shop takıldı. Aklıma nereden geldiğini bilmediğim fikirle dükkana doğru yürümeye başladım. İçeri daha girmeden dışarıda kediler vardı. Ki kedileri hiç sevmem. Köpekler azıcık daha sevilesiydi ama onu da almak istemiyordum çünkü evde dolaplar dolusu et vardı. İçeri girdim. Girer girmez gözüme mavi bir kuş takıldı. Muhtemelen bir muhabbet kuşu. Klasik...

Başka bir adama köpek maması veren güler yüzlü, saçlarının yarısı dökülmüş, o kadar gülmesine rağmen dişleri yamuk olan adamın yanına doğru ilerledim. Diğer adamdan mamanın parasını aldıktan sonra;

"Merhaba. Kolay gelsin. Muhabbet kuşu almak istiyorum."

"Tabi buyrun yardımcı olalım. Nasıl bir tür bakıyorsunuz. Dilerseniz birlikte seçelim."

Parmağımla az önce gördüğüm kuşu göstererek;

"Şu mavi olanı istiyorum."

Benim için kuşu hazırlayan yamuk dişli adamdan kuşu alıp eve gitmek için tekrar yürümeye başladım.

Bu kuş bana iyi gelecekti. Mavi'nin yerini almasa da en azından başka tür bir Mavi olarak bana eşlik edecekti. Yüreğimin mavi kuşu uçup gitmeden önce çırptığın kanatların ne güzel de serinletti yüreğimi. Gidişin gibi geri dönsen şimdi ne de güzel ısınır yüreğim. Kanatlarını kessem özgürlüğünü çalarım senden oysa kesmesem siyahından uçup gidiyorsun.

Aklımda daha binlercesinin dolaştığı düşüncelerimle birlikte eve gelmiştim çoktan. Kapıdan girince karşımda gördüğüm merdiven bile onu anımsatıyordu. Güçsüzdüm ve caresiz... Olduğum yere bıraktım kendimi. Kuş kafesiyle birlikte düştü elimden. Çaresizliğime olan sinirimi bir yerlerden çıkarmalıydım. Ya bu gece yine kendimi bir bara atıp sinirimi çıkarabileceğim aptal bir adam bulacaktım ya da ... Gözlerim bir anda kafesinde içinde durmadan ciyaklayan kuşa döndü. Evet! Sinirimi bu maviden çıkaracaktım. Yüzümdeki huzurun gülüşü ve yine içimdeki o acayip sesle birlikte emekleyerek vardım kuşun yanına. Yerde yan yatmış kafesi düzelttim önce, içinden kuşu almak için kapısından elimi soktum. Biraz uğraştıktan sonra sonunda kuş ellerime emanetti. Gözlerine bakıyordum anlamsızca, ne kadar da küçüklerdi. Daha önce ruhunun bedeninden kurtulmasını sağladığım insanlara hiç benzemiyordu. Durmadan kulaklarımı tırmalayan bir ses çıkarıyor bu beni daha da sinirlendiriyordu.
"Elveda Mavi..."

Dudaklarımdan dökülen bu cümle yüreğimdeki Mavi'nin boynuna idam ipini takmıştı. Çoğu zaman ince diye sevilen parmaklarımı minik kuşun başına doladım. Hala kulak tırmalayan o sesi çıkarıyordu. Kavradığım başını yavaş yavaş çekmeye başladım. Benim gibi acıyı hissetsin istedim. Benim gibi canı yansın. Kafasını minik vücudundan ayırmak zor olamaz diye düşünsem de beni zorluyordu. Tüm gücümle ayırdım başını vücudundan. Sanırım bedeni küçük olduğu için, beklediğimden daha az kan boşaldı kopuk boynundan. Mavi'ye kırmızılar karışmıştı. Kendimi öyle güçlü öyle huzurlu hissediyordum ki bir anda beynimde dolaşan adamın yerini yemek yemeği isteği kapladı. Önce şu ruhunu bedeninden ayırdığım miniği odama götürmeliydim. Ellerimdeki, az öncekine nazaran hiç ses çıkarmayan minik bedeni kafesine koydum ve yorgun bedenimi zor da olsa odama götürdüm. Yatağımın hemen yanıbaşında olan komodinin üzerine koydum kafesi. Geriye doğru birkaç adım atıp nasıl durduğuna baktım. Gayet güzeldi. Normal genç kız odalarına göre fazla ruhsuzdu ama ben böyle seviyordum. Yüzümdeki kocaman gülümsememle birlikte mutfağa yöneldim. Ellerimi yıkadım. Şimdi yemek yapmam gerekiyordu. Kendime şöyle güzel bir ziyaret çekmeliydim. Dolabın önüne geçip bir süre izledikten sonra birkaç gün önce bedeninden ayırdığım dili yemeye karar verdim. Dili çıkarıp dolaptan buzunun çözülmesi için ılık suya koydum. Tam salata yapmak için tekrar dolaba yönelmiştim ki kapı çaldı. Ben kimseyi beklemediğim için umursamadım. Israrla çalmaya devam ediyordu. Kapının tam üzerinde olan pencereye koştum kimin geldiğine bakmak için. Pencereyi yavaşça araladım, kafamı usulca uzatıp aşağı baktım.

"Mavi ..."

Merhaba arkadaşlar.
Bu beşinci bölüm olmasına rağmen sizinle hiç iletişime geçmediğimi farkettim.
Sadist bir kızın aşık olmasını okumak umarım sizi ürkütmüyordur. :)
Nasıl yazarsam yazayım, ne kadar çok yazarsam yazayım sizin yorumlarınıza ihtiyacım var. Hikayeye birlikte şekil verelim. :)
Teşekkür ederim vakit ayırıp okuduğunuz için.
Eğer beğendiğinizi dile getirirseniz emin olun daha iyi yazacağım.
Umarım beğenmişsinizdir bu bölümü. En kısa zamanda diğer bölümü de yazacağım. :)

IZDIRAP KOKAN KADINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin