BÖLÜM 11: MAVİNDEN SİYAHIM SİLİNMESİN

50 4 0
                                    


Bana soru sormayışı, yaptıklarımdan kendini sorumlu tutması bir kez daha titretti yüreğimi. Gözyaşları bedenime değdikçe ısındı vücudum, şimdi tam anlamıyla karıştım Maviye. Belki de bu sefer bana karışmak isteyen oydu. Hıçkırıkları kesiliyor gibiydi. Dakikalarca kalsam kollarında böyle sesimi bile çıkarmazdım, ne zamandır öyle duruyorduk mutfağın ortasında bilmiyorum. Tek düşündüğüm elimdeki poşetin onu rahatsız edip etmemesiydi. Gözyaşları tükenmişti, içinde biriken kötü duygular gözyaşarıyla akıp gitmiş olmalıydı yada ben öyle umuyordum. Yağmurun ilk ıslattığı toprak güzel kokardı, kokumu duyuyor musun yüreğine aşık olduğum adam.

Elleri belimde kenetli kalırken usulca geri çekildi. Gözlerimin içine bakıyordu gözyaşıyla dillenmiş gözleri. Bir haline daha aşık oluyordum, farklı bir tonunu daha tanıyordum. Yanakları gözyaşına bulaşmıştı. Ellerimi boynundan sıyırıp yanaklarına kondurdum, avuç içlerimi çenesinin yanağıyla birleştiği yere götürüp baş parmağımla gözyaşlarını sildim. Ağlamaktan kurtulup gülümsedi kusursuz dudaklarıyla, hayatım boyunca gördüğüm en güzel manzaraydı bu. Kirpikleri ıslaktı hala, altına saklanmış gözleri gözümün kahverengi arasına karışmış yeşil harelerinde geziniyordu. Gözyaşının temizlediği dudakları konuşmaya hazırlanıyordu;

" Doğradığın o adamlar varya canım onlardan daha çok yandı benim. Seni tekrar bırakırsa gökyüzün geceyi yaşasın hep. "

" Şşş.. " ellerim kusursuz dudaklarına dokundu susturmak için. " Sen gitsen de yanımdaydın benim. Gece olsa da gökyüzü hep orda değil mi ? Sende hep şuramdasın. " dedim göğsümün üstünü göstererek.

Hızlı bir hareketle kendine çekti beni, kemiklerimi kıracak kadar sıkı sarıldı. Kırsa kemiklerimi ağzımı açmazdım, öyle özlemiştim onu. Hala tükenmedi içimdeki hasret. Geri çekildi, elleri hala belimdeydi. Göğüs kafesime sığmayan kalbim onunkiyle kavuşmak istiyor gibi atıyordu. Sarılsak hiç ayrılmasak... Gözleri yine gözlerimi buldu. Sağ elimi yamuk saçıma götürdü, yüzüme düşen saçımı kulağımın arkasına aldı. Gözlerine bakamıyordum, gözlerimi ayaklarıma doğru kaçırdım. Gülümsediğini farkediyordum.

" Kahvaltımızı yapalım mı artık ? "

" Sen içeri geç ben hemen hazırlarım. "

Elleri kollarımdan ellerime doğru sıyrıldı yavaş yavaş, ellerimle buluştuğunda başladı konuşmaya;

" Hayır. Birlikte hazırlayacağız. Ayrı ayrı yaşarken bedenlerimiz, sana susadım; şimdi her an yanıbaşında olup acısını çıkarmak istiyorum. "

Her kelimesi bir kelebek daha yaratıyordu sonsuzluğumda. Her kelimede yeni bir mavi lekeliyordu yalnızlığımı. Her kelimede onsuzluğum azalıyor da hasretim büyüyordu sanki.
Ellerimi ellerinin arasından sıyırdım.

" Hadi o zaman başlayalım. Ben çok acıktım. "

" Miden acıkmakta haklı be güzelim. Resmen üç kilo kalmışsın, onun da bir kilosu zaten gözlerin. "

İstemsizce güldüm, sevgiyi arasına serpiştirdiği şakasına. Bir elimde torbayı tutuyordum, diğer elimden de Alper tutarak tezgaha doğru çekiştirdi beni. Hızlıca az önce incelediği uzuvları toparlayıp çöpe attı, tezgahı silip temizledi. Poşeti tezgaha koyup kahvaltı için aldıklarımı çıkardım içinden. Birlikte hazırlamaya başladık. Ben domatesleri doğrarken o da peyniri kesiyordu. Bir an sağ yanımda kusursuz bedeniyle peynir doğrayan adama daldı gözlerim. Ellerine bile aşıktım onun, uzun ince parmaklarını yine uzun tırnakları tamamlıyordu. Ellerine dalmışken kendime geldiğimde onun da beni izlediğini farkettim. Gözlerimi kaçırıp devam ettim uğraşıma. Arada bakışıp gülüşerek hazırladık masayı. Birlikte yemek için oturduk. Eski günleri anımsayarak sohbet ettik. Hayatıma neşe katanım, asıl şimdi hoşgeldin.

IZDIRAP KOKAN KADINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin