Hayat, herkesi farklı şeylerle sınar; Bu para olabilir, aşk olabilir veya geleceğimizi belirleyen seçimler. Bazıları nefsine yenik düşüp, geri dönüşü olmayan hatalara kalkışır. Bazıları ise yanlışlarından ders çıkararak, her şeye sil baştan başlar.
Ben ise, her sabah uyandığımda güne bembeyaz bir sayfayla başlamak isterdim; hatasız ve kusursuz.
Fâkât, bu o kadar da kolay olmuyordu.
Beyaz sayfalar lekelendikçe, izlerini silmek zor olur. Tıpkı insanların işlediği günahlar gibi. Üstünü ne kadar karalarsak karalayalım, ne kadar yok etmek istersek isteyelim; Günahlarımız bir kere o beyaz sayfanın içine işlediyse eğer, o lekeyle ömür boyunca yaşamaya mâhkum ediliriz.
Benim hayatımda, yeni başlangıclara yelken açacak hayallere yer yoktu. Çünkü, benim masumluğumu sembolize eden beyaz sayfalarım, çoktan karalanmıştı. Hem de geri silinemeyecek bir siyahla.
Geçmişimden gelen karanlık o kadar yoğundu ki, artık önümü göremez olmuştum. Ince bir çizginin üzerinde, düşeceğim günü bekliyordum. Beni geleceğe götürebilecek, belki de beni bu karanlıktan kurtarabilecek tek aydınlığım elimden alınmıştı. Her geçen gün dibe çekildiğimi hissediyordum. Beni artık bu karanlıktan kimse kurtaramazdı.
Çünkü ben, karanlığın ta kendisiydim...
¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤
Odayı aydınlatan loş ışık yüzüme vuruyordu, duvarların üstüme üstüme geldiğini hissediyordum.
Eğer hemen şimdi bir cevap vermezsem, Kara'nın kuşkulanması an meselesiydi. Bu korkunç yüzleşmeyi er ya da geç yapacağımız biliyordum fâkât tam da şu an, gafil avlanmıştım. Zaman kavramını yitirmiş gibiydim. Ellerimi, adrenalinden tavan yapmış kalp atışlarım yüzünden hissedemiyordum.
Kara masada uğraştığı kağıt yığınlarını elinden bir saniyeliğine bırakıp, bana doğru kısa bir bakış attı. Bacaklarımı kıpırdattığım an, boşluğa düşecekmişim gibi bir his olmasa içimde, buradan çoktan tüyüp gitmiştim.
"Neyi bekliyorsun?"
Kara'nın katı sesi daldığım düşüncelerden sıyrılmama yetmişti.
Ilk defa yalan söyleyecek değildim,
bir şeyler uydurmak zor gelmiyordu lâkin yalan söylediğimi anlayacak birisi varsa o da tartışılmaz Kara'ydı."Sen de bir şeyler var."
Söylediği cümleye karşı tepki göstermemek için tüm gücümü sarf etmiştim. Gözlerinin içine bakamıyor olsam da, delici bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. Tam ağzımı açmış bir şeyler uyduracktım ki, benden önce davranıp lafa girdi;
"Neredeydin diye sadece bir kez soracağım, Asi."
Sesi, her kelimede biraz daha yükselirken bir şeyler söylemem gerektiğinin farkındaydım. Şu durumda, elimden gelen en iyi rolü yapmaya karar verdim.
"Bir yerde olduğum falan yok, gerginliğimi atabilmek için biraz koştum. Mâlum yarın büyük gün, vücudumu zinde tutmam önemli."
Söylediklerim tam olarak yalan değildi, kulaklarımda arkamdan koşturan ayak seslerini hâlâ duyabiliyordum. Oyunculukta fena değildim fâkât karşımda oscarlık bir oyuncunun oturduğunun da bilincindeydim.
Yapacağım yanlış bir hareket, radarına takıla bilirdi."Koşudan geliyorsun demek," Beni gözleriyle baştan aşağı kadar süzdü. Yakalayacağı en ufak bir ayrıntı bile beni ele verebilirdi, bu yüzden de zaman tanıyordu kendine. Şu an nasıl gözüktüğümle ilgili hiçbir fikrim yoktu lâkin kendimi berbat hissettiğim bir gerçekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK (Askıda)
Mystery / ThrillerNefeslerimiz birbirine karışırken tuttuğu bileklerimi kaldırıp duvara yasladı ve kaçmamı tamamen engelledi. Ne kadar debelensem de, bir faydası yoktu. Benden daha güclüydü ve o da bunun farkındaydı. Gözlerini gözlerime dikmiş, dikkatlice beni izliyo...