¤6. BÖLÜM/KAN KIRMIZISI¤

7.5K 397 158
                                    

Karanlığın ve aydınlığın arasında kalan her insan, hiç düşünmeden aydınlığı seçer. Orası güvenlidir, orası huzur demektir ve en önemlisi orası aydınlıktır.

Önümüzü görebileceğimiz her yol diğer seçenekleri geride bırakıtırır, attığımız her adımda ayağımızın altındaki o güvenilir zemini hissetmek isteriz. Tam olarak da bu, doğru yolda olduğumuzu düşündüren şeydir.

Peki ya aydınlıktan gelen yoğun ışık, gözlerimizi alır ve önümüzü görmeyi zorlaştırırsa. Beynimize doğru olarak aşılanan yolda devam mı etmek isteriz? Yoksa karanlığı seçip her zaman tetikte olmayı, korkularımızla yüzleşmeyi ve en önemlisi de kimseye güvenmemeyi mi öğreniriz.

Ben hangi yola sapacağımı düşünürken, birisi ayağıma koca bir çelme takmıştı.

Uzun boylu, siyah kar maskeli bir adam tarafından seçim şansım elimden alınmıştı. Düşüşüm ise beni en dibe sürüklemişti.

Kimsenin bulamayacağı, kimsenin ulaşamayacağı bir karanlık vardı burada ve işte tam olarak buraya gömmüştüm... Benliğimi.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Kenan'ı karşımda görmek beni gafil avlamıştı. Gözlerinden saçtığı öfke kıvılcımları bedenime sıçrıyordu, beni ateşe vermek istiyormuş gibi.

Her bir dokunuşu, cehennem azabından daha da yakıcıydı hâlbuki. Gözlerindeki kömür karası siyahlık bedenimdeki yangını körüklüyordu, birazdan alevler içinde yanacaktım.

Kenan'nın gazabından korktuğum kadar, sert dokunuşları da beni dehşete düşürüyordu. Her iki korkumu terazinin üzerine koyup tartmaya kalkışsam, hangisi daha ağır basardı kestiremiyordum.

Hiddetle verdiğim her nefes, ağzımı kapayan eline çarpıyordu. Kenan, gözlerini benden bir saniyeliğine ayırıp, kafasını yavaşça sokağa doğru uzattı.

Polisler etrafta gözükmese de yakınlarda olmalıydılar. Gözlerini tekrardan üzerime diktiğinde, elini dudaklarımdan çekti ve parmaklarını tenimden ayırmadan sertce çenemi kavradı.

Kafamı hafifçe yukarı doğrultup, baş parmağıyla çenemin üstünde daireler çizmeye başladı. Kafamı geriye attığımdan duvarla birleşmiş olsam da, dokunuşlarından kaçmaya çalıştım ama bu boş bir çırpınıştan ileriye gitmedi.

Kenan, konuşmamaya yemin etmiş gibiydi. Ben ise ağzından dökülecek tek bir kelime için ecel teri döküyordum. Sonunda dayanamayıp bu işkenceyi bir an önce bitirebilmek için dudaklarımı araladım.

Fâkât bu yanlış bir hamle olmuştu, çenemi kavrayan parmaklarını hızla çekip, işaret parmağını aralanan dudaklarımın üzerine yerleştirdi. Uyarısı kesindi, konuşmamı istemiyordu.

"Bir kez daha, sözümü dinlemedin."

Tehlike kokan sesi dört bir yanımı sararken, beni hemen şimdi, hiç düşünmeden polislerin eline verebilirdi. Ona ve tüm kurallarına karşı gelmiştim ve şu anda cezamı çekme vaktimdi.

"Ben..." Konuşmaya başladığımda kıpırdanan dudaklarım, parmağına sürtündü. Kenan, ateşe değmiş gibi parmağını hızla dudaklarımdan çekti. Bu ani hareketiyle bir an afallasam da, konuşmamı sürdürmek istedim.

Dudaklarımı bir kez daha araladığımda, kendimi savunacak kelimeler arıyordum lâkin Kenan, bütün hiddetiyle kafamda dönen düşüncelerimi darmaduman etti. Konuşmama dahi tahammülü yoktu ve bu, ne kadar öfkeli olduğunu gösteriyordu.

KARANLIK (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin