Sabah dokuz gibi kalktım. Ayaz hala uyuyordu dün akşamdan sonra artık ne zaman uyanır bilemiyorum. Yalnız benimde başım sızlıyor... Yüzüme su çarptım ve saçımı topladım. Hafif allık sürüp dudak parlatıcısınla tamamladım. Mavi kot pantolonumu giyip üzerime beyaz çizgili gömleğimi geçirdim. Aç hissediyordum Ayazı da uyandıramazdım.
Bir koşu aşağıya inip biraz zeytin,biraz salam,biraz peynir biraz da kepekli ekmek aldım ve portakal suyunu da tepsiye yerleştirdim. Ayazla oda da kahvaltı yapalım diye düşündüm. Asonsörde şakalaşan gençler bana bakıyorlardı ve ardından"Dün gece çok güzeldi,erkek arkadaşınıza böyle bir sürpriz yapmanız cidden çok hoş.." dedi bir kız.
"Ve bu da sürprizin devamı galiba.." dedi yanındaki çocuk elimdeki tepsiye bakarak.
"Teşekkürler,evet bu da sürprizin devamı!" dedim gülümseyerek.
Odaya çıktığımda Ayaz hala uyuyordu. Tepsiyi masaya koyup
"Ayaz,hadi uyan artık daha yola çıkacağız.." dedim yatağa oturup.
Sonra da yatağın üzerinde zıplamaya başladım.
Çok eğlenceliydi!
Ayağımı burtum ve bu sefer de tam düşecekken Ayaz belimden tutup çekti beni."Yine ne yaramazlık peşindesin Öykü?" dedi soluk soluğa.
"Alt tarafı yatakta zıplıyordum! Kahramanımsın!" dedim Ayazı dudaklarından öperek.
"Sabah sabah öpücüklere boğmak,sevdim!" dedi yatakta beni döndürerek.
"Ayaz şimdi yine düşeceğim sabah sporumuz bittiyse kahvaltı edelim!" dedim Ayazın kollarından kurtularak.
Ayaz kahvaltıyı görünce şaşırdı.
"Kim hazırladı bu güzel tepsiyi?"
"Sence? Tabiki de marifetli sevgilin!" dedim böbürlenerek.
"Tabii otelinde katkısı var." dedi muzipçe gülerek.
"Herhalde ama bunu sana hazırlayıp önüne sunan benim Ayaz!" dedim tepem atmıştı.
"Şaka yapıyorum tamam hadi edelim kahvaltımızı." dedi yanağımdan bir makas alarak.
Kahvaltıyı ettikten sonra bavullarımızı hazırladık. Ve her şey tamamdı. Artık otelden çıkışımızı yaptık. Gerçekten güzel bir tatildi. Ama artık İstanbul!! İşler,güçler!
Yolda giderken Ayaz yine Bob Marley açmayı ihmal etmedi. Olduğum yerde dans edip
"Güle güle Marmaris!" diye bağırıyordum."Sen sevdin Marmarisi!" dedi Ayaz.
"Evet çok güzel bir yermiş daha sonra yine geleceğim!" dedim.
"Beraber geliriz yine hatta bizimkilerle." dedi Ayaz.
"Bencede hep beraber bir tatil yaparız.."
Yolda yedi sekiz yaşlarında bir erkek çocuğu arabanın önüne geçti.
"Abi bir tane alırmısın?" diyerek elindeki peçeteyi uzattı.
Ne kadar da acı. Muhtaç olursun ama el kadar çocuğa satış yaptırmak da neymiş? Ayaz hemen atıldı.
"Tüm paketleri ver bakalım." dedi.
Çocuk yüzünde kocaman bir gülümsemeyle
"Buyur abi!"
"Al bakalım şunu hadi kolay gelsin!" dedi Ayaz.
Çocuk Ayazın verdiği parayı görünce gözleri kocaman açıldı ve
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Kalp
RomanceBaba şirketinde çalıştırılmaktan yılmış bir Öykü Acar ve hayatına renk katan hayallerine kavuşmasını sağlayan adam Ayaz Dinçer.. Kiraz Mevsimi ile birebir aynı değildir!