"Sen ne yaptığını sanıyorsun?" Mavi gözleri irileşmiş hayrete düşmüştü. Olanları algılamam zaman aldı. Yakalandım. Hem de ukala trafik canavarına. Hareket etmeye çalışsam da uzuvlarım benden bağımsız hareket ediyordu. Sesi ürpertti. "Bırak hemen sınav kağıtlarını." Elimdeki zarfa baktım. Bunlar benim hazırladığım kağıtlar. "Yaptığın atılmana sebep olacak. Şanslıysan sadece uzaklaştırma alırsın." Ben hareket etmeyince yanıma gelip sert bir tavırla zarfı elimden aldı. Kolumdan sıkıca tuttu. Bir anda sinirle bağırmaya başladım. "sağ kolumu çıkardın yetmedi sol kolumu da mı çıkaracaksın?" şaşkınlığından faydalanıp kolumu çektim. "Yaptığının farkında mısın sen?" dikkatle yüzüme bakıyordu. Gözlerindeki soğuk sinirli ifade gerilmeme neden oldu. "Evet." Yüzüne ukala bir tavır yerleşti. "umarım atılırsın." "umarım bunu görecek kadar uzun kalmazsınız burada." Tehdidimin altının boş olduğunun farkında olarak tek kaşını kaldırıp kapıyı gösterdi. "çık dışarı." "ne yaptığımı sormuştunuz merakınızı yitirdiniz sanırım?" ukalaca sırıttı. "ne yapmaya çalıştığını ikimizde gayet iyi biliyoruz. Benim asıl merak ettiğim bu seviyeye kadar gelmeyi nasıl başardığın." Ukalalık sırası bendeydi. Gülüşünün kötü bir taklidini yüzüme yerleştirdim. "yeteneklerimle sizi şaşırtmak hoş. Yalnız bir yanlış anlaşılmayı düzeltmem gerekiyor." Dikkatle yüzüme bakıp devam etmemi bekledi. "zarfı alabilir miyim?" aşağılayıcı kahkahası odayı doldurdu. "iyi denemeydi küçük hanım." Sinirle yüzüne baktım. "elinizdeki zarfı ben hazırladım." Dalga geçmek için başını onaylar gibi salladı. "bunları kurula anlatmayacağım. Çünkü beni çok eğlendirdiniz küçük hanım." Dalga geçmesinden rahatsız olup omuz silktim. "kötü olmuş zira eğlenme kısmını kendim için ayırmıştım." Elindeki zarfa uzanınca geri çekildi. "sen baya ciddisin. Kağıtları sana vereceğimi düşünmedin değil mi?" yüzüme düşünceli bir ifade yerleştirdim. "neden olmasın?" zarfı yakalayıp hızla çektim. Refleks olarak oda çekince kağıt yırtıldı. Sınav kağıtları odaya saçıldı. "gördün mü yaptığını?" çıkışıma şaşırdı. Onun vermesi gereken tepkiyi vermiş olmamın rahatsızlığını hissettiği belliydi. "sen gerçekten kafayı yemişsin. Soruları çalmaya çalışırken yakalandın. Kağıtları etrafa saçtın..." devam ederken eğilip bir kağıt aldım. "sen hala sorulara bakmaya mı.." kağıdı yüzüne tutunca duraksadı. Elimden alıp yerdeki kopyalarına baktı. Hepsinin üzerinde sadece 30 yazıyordu. Kafası karıştı. "bunlar sınav kağıdı değil." Açıklamama bir süre yanıt vermeyince tekrar konuşmaya başladım. " sınav kağıtlarını bir alt çekmeceye koyacaktım. Yerine de bu zarfı." İnanmayarak yüzüme baktı. Yerde kağıtlara baktım. Aradığımı bulunca eğilip aldım. "asıl sınav kağıtları alt çekmecede. İmza: bayan 30." Olayı çözmeye çalışırken yüzünde beliren ifadeye gülmemek için kendimi oldukça zorladım. "neden sana inanayım. Sınav kağıtlarına bakmış olabilirsin." "bakmadım." "neden böyle bir şey yaptın?" omuz silktim. "anlatmayacağım." "kağıtlara bakmadığına inandıramazsan seni şikayet ederim." "bakmadım." Sesim oldukça kesin ve sertti. "inanmadım." "o zaman şikayet edin." Cevap beklemeden odadan çıktım. Aptal nasıl yakalandın? Nasıl açıklayacağım ben bu durumu Hasan amcaya. Yakalanmasaydım Akif hoca gülüp geçer karşı saldırı için yaratıcı fikirler düşünmeye başlardı. Şimdi kurul 6 ay uzaklaştırma verecek en iyi ihtimalle. Nerden geldin be adam. Birkaç dakika geç kalsan olmazdı sanki. Eğitim hayatımın düşmanı.
Bütün hafta korkuyla geçti. Hasan amca her geldiğinde yüreğim ağzımda kötü haberi vermesini bekledim. Okulda birkaç kez eğitim düşmanı mavi gözlü ukala trafik canavarıyla karşılaştım. Yüzüme bile bakmadan geçip gitti her seferinde. Tabi bende korkudan gidip bir şey soramadım. Sabah erkenden kalktım. Fulden teyze Hasan amcanın kahvaltısını hazırlıyordu. Beni görünce şaşırdı. "hayırdır kızım neden kalktın? Dersin 9da değil miydi?" harika lineer cebir. Başımla onayladım. "hep beraber kahvaltı yapalım o zaman bizde." "olur." Kahvaltı hazırlıkları bittiğinde Hasan amca geldi. Tabağıma aldıklarımla oynarken Fulden teyze stresten unuttuğum kötü haberi verdi. "akşam Filizler gelecek. Ne yapsak acaba?" o an aklımdaki teorilerime birini daha kattım. Eğitim düşmanı mavi gözlü ukala trafik canavarı Akif hocaya her şeyi anlattı. Akif hocada Hasan amcaya bir şey söylemedi. Bana korkunç bir plan hazırlıyor. Belki de bu akşam yemekte söyler. "alya?" hasan amcanın sesiyle irkildim. "kızım sınavlar yüzünden mi bu stres? Günlerdir ruh gibi geziyorsun." İlgiyle bakan gözlerine bakmaya utandım. "kendimi halsiz hissediyorum amca. Ben bu gün okula gitmesem olur mu?" başıyla onayladı. Düşünceli halimi çözmeye çalışan bakışlarını gizlemeye çalışmadı. "hasta mı olacaksın acaba? Bu ara havalar pek dengesiz." Fulden teyze telaşla sıraladı aklındakileri. Hasan amca saate bakıp ayaklanınca bende fırsatı değerlendirip odama kaçtım. Kitaplarımın hepsini masamın üzerine aldım. Vizelere kaldı 1 hafta. İçimi tekrar huzursuzluk kapladı. Sınavlara girebilecek miyim acaba? Ne yapacaksan yap artık hain adam. İnsanı neden bu hale getiriyorsun? Belki de özellikle yapıyorsun hain adam. 3. Sınıfın bitmesine 2 ayım kaldı be adam bırakta huzurla bitireyim. Önümde 8 sınav var. Sınavlara sevineceğimi söyleseler inanmazdım. Hangi öğrenci sınava gireceği için sevinir ki zaten?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnız
Storie d'amoreBen yalnız bir kızım. Koca dünyada yapayalnız kimsesiz... Yüzüğümü çıkarıp boşanma kağıdının üzerine koyarkan aklımdan geçen yanlızca bunlardı. Yüzüğüm gibi sevgimide inancımın son kırıntılarınıda orada bırakmış önüme gelen ilk otobüse binmiş bu şir...