Cem Toralı şuan beni öpüyor. Dudaklarım öpüşlerine karşılık vermese de itirazda etmedi. Ne yapmalıyım? Karşılık verecek kadar cüretkâr mıyım? Kesinlikle hayır. Karşılık vermek istiyor muyum? Bilmiyorum. Aklım doğru olanın geri çekilmek olduğunu deli gibi bağırırken kalbim itiraz ediyor. Boşlukta asılı kalan ellerim irademin dışında göğsüne kaydı. Dokunuşumla irkilen bedeni biran duraksadı. Nefes alış verişi dengesizdi. Oda benim gibi dağılmıştı. Bedenime saldığı ateş benim ona hissettirdiğimden kesinlikle kat kat fazla. Bacaklarımı hissetmiyorum sanırım. "başım dönüyor." Sesim boğuk çıktı. Gözlerimi kapatıp başımı göğsüne yasladım. Burnumu dolduran parfümü kendime gelmeme pek yardımcı olmadı. "iyi misin?" sesindeki endişe hoşuma gitti. "sanırım değilim." Uzun bir sessizlik oldu. "özür dilerim Alya." İlk defa kendinden emin gelmiyordu sesi. Ne yapacağını bilmiyor kararsızca hareket ediyordu. Güçlü görüntüsünden sıyrılmış sanki ilk defa gerçek cemi görmeme izin vermişti. Baş dönmemden kurtulmuş kendime gelmiştim. Parfümünün genzimi yakmasına izin verecek derin bir nefes aldım. Saatlerce böyle kalmak istesem de geri çekildim. Dikkatle yüzünü inceledim. Büyük bir merak vardı gözlerinde. "hiçbir şey söylemeyecek misin Alya?" başımı olumsuz anlamda salladım. Elini ensesine götürüp saçlarını karıştırdı. Biraz bekledi. Gözlerini gözlerime kenetledi. "iyi misin?" Sorusuna gülmemek için dudağımı ısırdım. Elini havaya kaldırıp belli belirsiz bir hareket yaptı. Gözlerini kaçırdı. "şunu yapmayı keser misin?" kastettiğini tam olarak anlayamadım. "neyi?" derin bir nefes aldı. "dudakların..." yutkundu. Elim dudaklarıma gitti. "Dudaklarım ne?" gözleri tekrar gözlerimi buldu. "Isırma." Sesi oldukça sertti. Dudaklarımı ısırmamın üzerindeki etkisi beni oldukça şaşırttı. "kızgın mısın?" dikkatle yüzümü inceledi. Yüzümde kızarıklığım dışında nasıl bir ifade olduğunu bilmediğimden başımı başka yere çevirmek istedim ama ona bakmayı bırakırsam kaybolmasından bütün bunların hayal olma ihtimalinden korkuyordum. Sorusunun cevabı bende değildi. Ya da cevabını vermek beni korkutuyordu. "neden tepki vermiyorsun? Seni öptüm. Kızgın mısın? Hoşuna mı gitti?" ara verip ifadesini kuvvetlendirdi. "Neden ağlıyorsun?" gözlerim gözlerini bulduğunda kalbim duracak sandım. Vereceğim tepkilerin onu nasıl etkileyeceğini bilmediğimden çekiniyordum. Ağladığı mı bile fark etmemiştim. Sahi ben neden ağlıyorum? Birkaç saniye daha gözlerine bakıp başımı yere eğdim. "ne hissetmem gerektiğini bilmiyorum. Ben..." yutkundum. Odaklanmakta zorlanıyordum. " ben ne düşünmeliyim?" Elini kalbimin üzerine koydu. "Yalnız değilsin." Sanırım mutluluktan ağlıyorum. Bu bir rüyaysa kimse beni uyandırmasın. "Alya." Güray'ın sesiyle kendime geldim. Hemen geri çekildim. "siz ne yapıyorsunuz?" sesi oldukça sertti. Doğruyu söylersem ne tepki verir Güray? Asıl cem ne yapar? Yalan söylesem? Hemen fark edilir. Kızarırım kesin. Aklımda türlü senaryo dönerken Ela Güray'ın elini tuttu. Güray şaşkınca Ela'ya döndü. "Biz evlenmeye karar verdik." Sanırım şok geçireceğim. Sevgili olduk dese tamam. Ama evlilikten bahsediyor. Güray ve evliliğin aynı cümlede geçmesi Erzurum denizinin taşmasıyla eş değer(!) Güray'ın ilgisi tamamen Ela'ya kaydı. Şaşkınlığı ilk atan Cem oldu. "Tebrikler." Kendimi tutamayıp Güray'a sarıldım. "Aptal. Hayatının en doğru işini yapmak üzeresin. Tebrik ederim." Güray mutluluktan ilgisini ilişkisine yönlendirdiğinden dikkatini az önceki duruma veremedi. "Alya çok mutluyum." Sırtına vurdum. "biliyorum." Koca bebeği bırakıp Elaya sarıldım. "tebrik ederim çok sevindim." Göz ucuyla Cemle Güray'ın kucaklaştığını gördüm. Eda'nın Kulağına eğildim. "beni ikinci kurtarışın. Teşekkür ederim." Gülümsemekle yetindi. "büyükler gitti. İçeri geçelim mi? bu haberi herkese vermek istiyorum." Güray'ın omzuna vurdum. "aile büyüklerine söylemeyecek misin?" tepkim gülmesine neden oldu. El ele içeri girmelerini izledim. İçimde bir yerle de kıskandığımı hissettim. Bende sevdiğim adamla herkesin karşısına böyle çıkıp 'seviyorum ben bu adamı' demeyi isterdim. Fark eden herkes birbirini dürtüp el ele çiftimize bakıyordu. Bar bölümünün önüne gelip durdular. "arkadaşlar size bir haber vermek istiyorum. Biz Ela'yla evleniyoruz." Alkışı Erhan ağabey başlattı. "bir şampanya patlat kutlama için kardeşim." Alkışlar şiddetlenerek arttı. Tebrikler edilirken Kerem şampanya patlatıyordu. Güray eline kadehini alıp havaya kaldırdı. "mutluluğa." Bizde kaldırdık. Gönülsüzce bir yudum aldığım şampanya yüzümü ekşitti. "sevmiyor musun?" yanımda duran Cem'e döndüm. "pek değil. Üzerim de fazla etki gösteriyor." Şampanyayı tek seferde içip bardaklarımızı değiştirdi cem. "ısrarcı olursalar zaten bitirdin." Boş bardağı havaya kaldırıp güldüm. Geç saatlere kadar devam eden eğlencemiz Erhan ağabeyin daha fazla dayanamayacağını anladığımızda bitti. Güray elayla beni kimseyle konuşmamıza müsaade etmeden götürdüğü için Cem'le konuşamadan çıktım. Bunu büyük ihtimal Cemle konuşmamam için yaptı zaten. Kutlamalardan sonra yanımda belirip bir dakika bile ayrılmadığından Cemle konuşamadık. Eve gidince hemen Fulden teyzemin yanına gittim. Her gün telefonda konuşmak yetmiyor insana. "çok özledim seni." "canım kızım bende." Salondaki koltukta sabaha kadar sohbet ettik. Mutfaktan gelen sesler sohbetimizi böldü. Mutfağı dolduran kocaman bir masa vardı. Bunu ne ara getirdiler buraya. Güray'la Ela kahvaltı hazırlıyorlar. "müjdeli haberi mi vereceksiniz?" "Alya!" Güray Ela'yı işaret etti. Belli ki utanıyor. Fulden teyzem Ela'nın yanına geçip omuzlarını tuttu. "Güzel kızım benim. Tebrik ederim. Çok yakışıyorsunuz." Ellerimi havaya kaldırdım. "ben söylemedim." "senun söylemene gerek mi vardur?" aha Zehra nenemde anlamış. Eğlenceye bak. Yanımıza gelip masaya baktı. Güray'ın beceriksizliği ailede herkes tarafından bilindiği için böyle geniş bir masayı Ela tek başına hazırlamış gibi gözüküyor. Buda Ela'nın nenemin gözündeki değerini arttırıyor. Sohbet başlamışken Güray'ın bakışları bana kenetlendi. Güray'la aynı ortamda bulunmaktan çekindiğim için aile fertlerimizi uyandırma görevini memnuniyetle üstlendim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnız
RomanceBen yalnız bir kızım. Koca dünyada yapayalnız kimsesiz... Yüzüğümü çıkarıp boşanma kağıdının üzerine koyarkan aklımdan geçen yanlızca bunlardı. Yüzüğüm gibi sevgimide inancımın son kırıntılarınıda orada bırakmış önüme gelen ilk otobüse binmiş bu şir...