Bir yerde hızlı yaşamamız gerektiğini duymuştum. Birçok şeyi ömrümüzün yarısına hatta dörtte birine sığdırmalıydık. Sığdırmalıydık ki hayattaki birçok şeyi tadabilelim, fotoğraf albümlerimiz dolup taşsın, hatıra defterlerimize yazmak için boş satır arayalım. Ve hızlı yaşayalım ki birkaç sene sonra başımızı yastığa koyduğumuzda gerek yüzümüzde buruk bir gülümsemeyle gerek gözümüzde yaşlarla bu günleri hatırlayalım. Ve hatırlayalım ki hem mutluluğu hem hüznü tadalım.
Zaman hızlı geçer.
Yirmi altı yıl önce annemin, sokaklarında hülyalı hülyalı gezdiği, sevdiği adamı görebilmek için kaç geceyi gündüz ettiği ve ayrılırken aşık olduğu adamdan alabileceği en güzel hediyeyi alarak ayrıldığı Middletown'da, bugün -yirmi altı sene sonra- ben, annem gibi Wood ailesine takılmış, abimin kuzeni, annemin aşık olduğu adamın yeğeni Luke ile buluşmak için hazırlanıyordum.
Daha üç hafta olmuştu buraya geleli. İlk haftam taşınma telaşıyla geçmiş, evden dışarı pek çıkamamıştım. Çıktığımda ise annemin günlüğü bana rehber olmuş, kasabayı keşfetmiştim.
İlk haftam dolup evden çıkma vakti geldiğinde henüz hazır hissetmesem de yeni okuluma gitmiş, abimi ilk defa canlı bir şekilde görmüştüm.
Sonra sanmıştım ki bu okulda da görünmez olacağım. Sanmıştım ki okulda beni tanıyan yalnızca okulun yeni edebiyat öğretmeni -babam- Adam Pery olacak. Yanılmıştım.
Daha okula adımımı atar atmaz elim ayağıma dolanmış, burada edineceğim ilk arkadaşıma çarpmıştım. Ardından onun arkadaşı arkadaşım olmuş, okulda tüm zamanımı onlarla geçirmeye başlamıştım. Hızlı bir girişti.
Sonra Luke çıkmıştı karşıma. Evlerine gitmiştim. İlk izlenimlerim pek olumlu olmasa da beraber konsere gittiğimizde onun hakkında yeniden düşünmüş ve onu hayatımda istediğime karar vermiştim. Alınan hızlı bir karar...
Üçüncü haftamı doldururken gerekmediği halde pastanede işe başlamıştım. Paraya ihtiyacım yoktu. Zaten Cindy'nin yanında çalışmaya başlama nedenim Noah'ın ondan hoşlanmasıydı. Düşünmüştüm ki böylece abime daha yakın olabilirim. Alınan hızlı bir karar daha...
Cody'ye gelince... Her şey bir anda gerçekleşmişti. Onu evime almıştım. Yatağıma oturmuştu. Birlikte yıldızları seyretmiştik. Onun evine gitmiştim. Yatağına uzanmıştım. Omzunda ağlamıştım. Sanırım bir hafta içinde yaşadıklarımız yüzünden beni kendine yakın görmüştü. Bazı şeyleri bence abartmıştı. Ben Nina değildim. Ben onunla büyümüş, her şeyini paylaşan, sürekli beraber takıldığı kız değildim.
Son yaptığı hoşuma giden bir davranış değildi. Beni göle çekmesi belki affedilebilinirdi fakat daha sonra elimi bırakması... İster istemez kızmıştım.
Dün geceden beri düşünüyorum. O iyi biri. Aklımda sürekli bu kelimeler yanıp sönüyor. Sonra diyorum ki seni Nina ile karıştırıyor. Onunla arkadaş olmak isteyip istemediğimi bile bilmiyorum. En iyisi bu konuyu rafa kaldırmak.
Aynanın karşısında Luke ile buluşmak için saçlarımı maşalarken bunları düşünüyordum. Saçımdan bir tutan alıp maşaya dolarken odamın kapısı çalındı. Gelenin babam olduğunu düşünüyordum. "Gelebilirsin baba!"
Saçım maşada öylece beklerken "Selam!" dedi babama göre gayet genç ve Cody'ninkine benzeyen ses. Aynadan gözlerim gözleri ile buluştu. Onu şu an burada beklemediğim için şaşırmıştım, bu şaşkınlığımdan dolayı parmağımı maşanın ısınan kısmına değdirdim. "Ah!"
Saçımı hızla maşadan kurtarıp yine aynı hızla ayağa kalktım. Koşarak odadan ayrıldım ve banyoya girdim. Musluğun soğuk kısmını saniyeler içinde açıp parmağımı suyun atına tuttum. Beynimin içinde, nasıl ocaktan alınan sıcak tencere musluğun altına tutulduğunda "cos!" diye bir ses çıkarıyorsa; parmağım da sanki o sesi çıkarıyormuş gibi sürekli bunu duyuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldız Tozu ✓
ChickLit15 yaşındaydım bir abim olduğunu öğrendiğimde. Bu bilgiyi kabullenmem için beş kere okumam gerekmişti annemin günlüğünü. Sonunda kabullendiğimde ani bir karar almıştım; onu bulmalıydım. 17 yaşındayım. Annemin ilk aşkını tattığı, abimin yaşadığı kasa...