Yağmurdan kaçarken sen git doluya tutul!

393 62 33
                                    

Yeni hikayemin ilk bölümü arkadaşlar ve sizden bir parça vakit ayırıp düşüncelerinizi rica ediyorum beni kırmayacağınıza inanıyorum:)
Seviliyorsunuz :)
Keyifli okumalar :)

"Artık yoruldum Hayal,bir an önce işleri öğren ve bana yardımcı ol!"

"Ben şirkette çalışmak falan istemiyorum. Benim hayallerim var ve hayallerimin arasında şirkette olmak yok..."

"Hayaline bakar mısınız!Hanım efendi şarkı söylemek ve şarkıcı olmak istiyor...Bak sen..."

"Evet baba senin küçümsediğin o şey benim hayalim biraz saygı duyamaz mısın?"

"Saygı falan duymuyorum, duymayacağım da..."

"Bende o şirkette asla çalışmayacağım..."

Arkamı dönüp giderken babam halen bağırıp duruyordu.Onu hiç umursamadan odama çıktım ve bütün sinirimi kapıdan çıkartıp hızla çarptım kapıyı.
Birde kendimi yatağa yüz üstü atarsam tam bir yeşilçam karakteri olacaktım ki yapmadım.

Neymiş şirkette çalışacakmışım.Ya ben konservatuarı boşunamı bitirdim.Hoş ona da karşı çıkmıştı ama inadıma yenilmişti.Fakat bu sefer çok kolay olmayacaktı, farkındaydım.

Arıkan şirketler gurubunun tek varisiyim ve biliyorum ki herkesin imrendiği bir hayatı yaşıyorum.

Bir parça yani azıcık şımarık olduğumu bende kabul ediyorum ancak bunun suçlusu ben değilim.
Uzun yıllar beklenilen bir çocuk olduğum için ne istediysem yapıldı bugüne kadar.
Tek çocuk olmanın avantajlarını da yaşadım zorluklarını da.

Bir tek sözüm emir kabul edilirken aman başıma bir iş gelmesin diye de ellerinde ki bütün imkanları seferber etti ailem.Eee...kaçınılmaz son ve sonuç başına buyruk ben.

Sevgili ve inatçı babam Hulusi Arıkan ve pimpiriklilerin kraliçesi sevgili annem Berna Arıkan.
İkisini de çok seviyorum ancak artık bazı şeyler fazlasıyla boğuyor beni.Küçükken güzel oluyordu ama büyüyüp bir birey olduğunuzda sıkıntı yaratmaya başlıyor.

23 yaşında gencecik bir kız olduğumu halen kabul edebilmiş değiller.
Ha birde Fatoş teyzem var.Halen her sabah koca bir bardak sütü dayıyor önüme.Sabahları kahve içmekten hoşlandığımı defalarca söylemiş olsam da onun kendine göre geçerli sebepleri var.
Çok kahve içersem ileride çocuklarımda kahve gibi kara olurlarmış.Diyorum ya halen çocuk olduğumu düşünüyorlar ama unuttukları bir nokta var o minicik kız çocuğu onların halen görmek istediği bu saray yavrusundan fazlasıyla sıkıldı ve artık kendi kararlarını kendi almak istiyor.

Sıkıldığım düşünceleri kovalayıp dolabımın önünde dikilmeye başladım ki dolap dediğime bakmayın oldukça hatırı sayılır büyüklükte bir kıyafet odası.Şöyle bir odanın içinde kendi etrafımda döndükten sonra daha fazla dayanamayıp hemen bir kot ve siyah bir bluz alıp üzerime telefonumu ve arabamın anahtarını da aldıktan sonra hızla çıktım odamdan.

Kimseye görünmeden çıkmalıydım ama bu koca malikanede hiç de mümkün değildi.Her odadan biri çıkıyordu mutlaka ve ben bu sefer en tehlikelisi ile karşılaşmıştım bile.

"Oyyy kuzum...Nereye gidiyon?İncecikte giyinmiş ben sana kalın kazaklar öreyim olmayacak böyle.."

"Fatoşum benim üşümüyorum ki."

"De get gız bu ne böyle süzgeç bezi kimin.!"

"Fatoşum ben kaçar öptüm seni..."

Bu kadının doğallığını hep sevmişimdir ve bizim emektarımız Fatoş teyzem birtanem ve onuda en az annem kadar severim.Elinden bu sefer çabuk kurtulmuştum.Normal şartlarda elinden kurtulmanın imkanı yoktur.

HAYALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin