Kabul günüm...

189 47 10
                                    

Hikayemin yeni bölümü için düşüncelerinizi bekliyorum arkadaşlar:)

Keyifli okumalar :)

"Hayalll...Hey!Kızım kendine gelsene!"

Yine aynı şeyi yaşıyordum.Kurduğum hayalin en güzel yerinde her zaman birilerinin seslenmesi yada dürtüklemesiyle kendime geliyordum.Böyle durumlarda elimde olmadan sinir kat sayım yükseliyordu.Gözlerimi sinirle saniyelik açıp kapadığım da karşımda gördüğüm surat tanıdıktı ve özgürce çemkirebilirdim.

"Ne var ya ne!Hayal,hayal!Adımı mı ezberliyorsun Umut?"

"Ben gideyim o zaman sen devam et tatlım,artık sorunuda birlikte çözersiniz."

Duyduğum son cümle ile hemen yanıma döndüğümde sevgili çam yarmam ile burun buruna geldim.
Gözlerinde ki öfke bariz bir şekilde görünüyordu.Gördüğüm tehlikeli ışıltılardan sonra hemen kendime geldim ve en sevimli halime bürünmem saniye sürmedi.Nede olsa karşımda ki bu güzeller güzeli avukat adayının damarını iyi biliyordum.

"Tamam,tamam halledelim de gidelim bir an önce."

Yanı başımda duran arkadaşım bir adım da beni geride bırakarak diğer adamın önünde durduğunda elini uzatarak kendini tanıttı.Bir an içimden filmlerde ki gibi ağır çekimde atlayıp arkadaşımın uzattığı eli indirme hissi uyansa da yapmadım tabi ki.Bu aralar bu hayal,film,müzik olaylarına çok kaptırmıştım kendimi.Biraz ara vermem gerektiğini aklıma not ettim.
Tabiii ki vazgeçmedim.

"Merhaba ben Umut Aksoy.

Geriden Umut'u izlediğimde bir kez daha bu kızın mesleğine duyduğu aşka hayranlık duydum.O ne kadar benim hayallerimin yersiz olduğunu düşünsede.Duruşuyla,tavrıyla bu meslek için biçilmiş kaftandı Umut.Arkadaşıma olan hayranlığımı hiç saklamamıştım bugüne kadar.Her defasında onun disiplinine ve işinde ki ciddiyettine imrenerek baksamda asla kıskanmadım.Çünkü bu işler hiç bana göre değildi.
Bir süre daha arkadaşımı izledikten sonra kadraja giren kaza zede çam yarması bütün büyüyü bozmuştu.

Konuşmaya başladığında söylediklerinin bir tanesini bile üzerime alınmadan be sanki bu kazayı ben yapmamışım gibi konuşmalarını dinledim ve yapılan saçma sapan prosedürleri sıkıntı içinde izledim.Bu kadar ince detaya ne gerek vardı sanki,altı üstü arka tampona hafif çarpmıştım.Büyütülecek bir şey yoktu benim için ama çam yarması benimle aynı fikir de değildi.Konuştuda konuştu,anlattıda anlattı,duyanda arabası hurdaya döndü sanır.

Artık sıkıntıdan patlamak üzereydim ki hemen arabamın açık olan camından çantama uzanıp yine kazı çalışmasına başladım.Bir kere de elimi attığımda şu çantanın içinde telefonumu bulsam kendimi alnımdan öpüp tebrik edecektim.Ama nerde...Çanta değil,çuval mübarek.Söylene söylene yapmış olduğum arama çalışmaları sonuç vermişti.
Sonunda göstermiş olduğum çabalarımın karşılığını almış ve telefonumu bulmuştum.Çantamı arabanın içine koymak demeyelim fırlatırken "seni bir daha kullamayacağım şişko şey"diyerek cansız nesnelerle kavga eden nadir insanlar kategorisinede girmiştim.Ama yüzümde ki zafer ifadesi bu çaba sonucunda görülmeye değerdi.

Gelen bir kaç butik mesajı ve sosyal paylaşım hesaplarıma göz gezdirdikten sonra bu sefer kendi fotoğraflarıma bakmaya başladım.
Güzel kızım ben be...
Yeşil gözler,koyu kumral saçlar ve beyaz tenimle dikkat çeken bir tiptim.
Bir süre kendimi de pohpohladıktan sonra yine az önce hissettiğim sıkıntı içinde telefonu geri çantamın içine attım.
"Atmasaydım iyiydi,bulana kadar akla karayı seçiyorum ama neyse artık"diye son an pişmanlığınıda yaşadıktan sonra artık gitmek istediğimi söylemek için Umut'un yanına ilerledim.

HAYALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin