"Evlenecek miyiz?"

2.1K 254 53
                                    

3. Bölüm: Evlenecek miyiz?

Az önce yediği fili sindirmeye çalışan piton gibi yatağıma uzanmış hayatın gerçeklerini gözler önüne sererek gözlerimi dolduruyordum.

Güzel değilsen sümük kadar değer vermiyorlardı, bunu nihayet fark edebiliyordum.
Girdiğim ve çoğunluğundan kovulduğum iş tecrübelerim bana bunu kanıtlar derecesinde sırıtıp duruyordu. Bunları düşünüp düşünüp filmi geriye sarıyordum ve ilkokuldaki o sarışın gözde kıza yeniden bir haset besliyordum.

Böyle basit bir kuramı 23 yıl boyunca anca sindirebilmiş olmam ise olaya ayrı bir boyut kazandırıyordu.

Çirkin ve aptal.

Bütün bunları göz önüne alınca evde kalmam kaçınılmaz geliyordu dostlarım.

Sabah sabah bu soruna durduk yere niye takılmıştım bari lafı açılmışken onu da anlatayım.

Üniversitedeyken çok çok nefret ettiğim kızlardan birinin düğün haberiyle uyandım güne. Sorun o yılan başlının nihayet zehirleyebileceği zengin bir koca bulabilmiş olması değil, sorun sistemin kendisi arkadaşlar. Güzelsen zengin kocalar da zenginlik de peşindeydi, çirkinsen ya açlıktan geberecektin ya da çok çalışmaktan. Hayır, kim kime göre güzel o da başka bir sorun ya... Neyse.

Arada sırada bana eserler böyle, bütün günümü mahvedecek bir meseleyi kafama takmasam rahat edemem. Depresyon benim ruhumu besliyor, onsuz bir yarımım. 

Ortama uygun bir şarkı açtım telefondan, bütün her şeyi unutmaya çalışarak nihayet yerimden doğruldum. Kahvaltı ve diğer rutinleri yerine getirmem gerekiyordu artık. Yoksa işe geç kalacaktım.

**

Yayına çoktan başlamış, birkaç şarkı biraz da hasbihal derken bize ayrılan sürenin sonuna gelmek üzereydik.
Son bir şarkıyı yayına verip, veda konuşmasından sonra sahneyi haber spikerimiz Zülal'e bırakacaktık.
O da kısaca haberleri sunduktan sonra Milletvekillerinden birini konuşmaya davet edecekti ve kapıdan bir sürü korumalarıyla beraber afili bir amca girecek, olmayan reytingimiz biraz daha dibe çekilecekti.

Allah aşkına, kim radyodan bir Milletvekili konuşması dinlerdi ki? Televizyonda yeterince görüyorduk zaten.

"Konumuza paralel olarak o zaman: Gidenlere ve dönmeyenlere ithafen, Manuş Baba ve Dönersen Islık Çal sizlerle efendim."

Gönül, 43728174578'inci kere sevgilisiyle tartışıp ayrılığımsı bir şeyler yaşadıktan sonra depresif bir moddaydı bugün. Bütün program, Yıldız Tilbe'den tut Müslüm Baba'ya kadar en baba şarkıları ulusa sunmuş, haklarında yorumlar yaparak aşkın ne demek olduğunu tartışmıştık.
Gönül sanıyordu ki sevgilisi olacak paçoz programı dinliyor. Heyhat, o şaşkolozun bizim programı dinleme olasılığı bizim reytinglerde tavana çıkma olasılığımızla aynı seviyedeydi. Ama gel de Gönül'e anlat işte.

"Allah belasını kaldırsın!" dedi Gönül elindeki telefonu bilmemkaçıncıyüz kez açıp mesajlarını kontrol ettikten sonra.
Değişik bir özelliği vardı, asla küfür edemez veya bela okuyamazdı. Aileden gelen bir huy olduğunu söylemişti. Ne zaman bir lanet okusa veya argo bir şey söylese annesiyle babasının aşırı tepki verdiklerinden bahsetmişti. Bu sebeple o da küfürlere veya argolara alternarif seçenekler üretti ve karşınızda onlardan biri.

"Kaç saat oldu hâlâ mesaj yok! Ay, sonunda kafayı yiyeceğim!"

Kulaklıklarımı, kulaklarım ağrıdığı için boynuma indirmiştim. Gönül, son on dakikadır programda olmadığı için onları takma gereği bile duymamıştı bir süre sonra.

Deliyle DELİ Olma!   (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin