18. Bölüm
Çağın'ın abisiyle beraber geldiğimiz araba gibi başka bir arabaya binerken Çağın somurtuyordu.
Çocuk gibi surat asmış, ben neden gelemiyormuşum edalarında abisine bakmıştı biz yer üstüne çıkarken de.
Sahi, o neden gelemiyordu?"Benden ne istiyorsunuz?"
Arabayı kullanan şoförle aramıza siyah bir cam çekildi. Filmlerdeki gibi havalı olmuştu ama beni daha fazla germekten başka bir işe yaramamıştı.
"Kaçırılıyor muyum? Yine?"
Artık Çağın'la aramıza kilometreler girmişti. Ve bir şeyleri bilememek yine ve yine aşırı sıkıcıydı.
"Bari nereye gittiğimizi söyleseniz?" diye ufak çapta isyanda bulundum.
"Danışacağımız birine diyelim."
Gözlerimi devirdim bıkkınlıkla, "Sağolun. Çok açıklayıcı oldu."
Elimde değildi. Onunla ister istemez mesafeli konuşuyordum ama yürek mi yedirmişlerdi bilmem bir türlü çeneme engel olamıyordum. Yarım saat sonra birden telefonumun titrediğini hissettim. Cebimden çıkardım ve mesajı açtım.
"Naber güzelim?"
Mesaja bön bön bakıp sonra da sildim.Aptal herif. Çağın resmen dalga geçiyordu benimle. Yine!
Üzerimdeki bakışları hissedince tedirgin bir şekilde telefonu kucağıma alarak etrafa bakmaya başladım.
Yeşillik resmen göz çekiyordu.
Az çok aşina olduğum Çamlıca eteklerinde araba durdu.
Yanımdaki dev hareket etmediğinden ben de hareket etmeye çekiniyordum.
Elimde olsa nefes bile almayacaktım ama neler olduğunu merak ettiğim için yaşamak zorundaydım.O inince ben de indim. Bir apartmanın önünde inmiştik.
Çağın'ın abisi hareket etmeden hareket edemediğim için bir süre lüks binayla boş boş bakıştık. Demir kapıdan içeri girerken iç çektiğini hissetmiştim."Şimdi çözülecek her şey." dedi bir ses zihnimden. Kesinlikle benim içimden gelen bir düşünce değildi. Yanımdaki adamın sesiydi!
Halüsinasyon da değildi. Etrafıma baktım, abiye baktım ama kıpırdamamıştı dudakları. Sonra bana göz kırptı.
Onu ilk defa böyle gördüğümden midir bilinmez bir garip hissettim. Hafif Çağınlık vardı ama daha çok Abi Çağın'dı. Bilemiyordum, değişikti işte.
Resmen irkilmiştim. Bıyık altından gülerek binanın kapısına yürüdü, ilk zile bastı.Normal olarak megafondan "Kim o?" denmesini falan bekledim ama normalin baya dışında olarak tuğlanın arasından bir kutucuk çıktı.
Abi parmağını oraya yasladığında ve kapı birden açıldığında ağzım açık bakakalmıştım.
Normal bir binanın normal bir dairesine bile parmak iziyle mi giriş yapıyorlardı?
İçeriye girdiğimde normal bir daire olmadığını da anlayacaktım.
Bizi bir koruma karşıladı ve holden salona geçişimizi o sağladı. Abiye karşı aşırı saygılıydı, komik olacak derecede. Hatta asker selamı çakmıştı ilk görüşünde.Genişçe ve güzel kokan bir odaya girdik.
Filmlerdeki gibi de soğuk bir çalışma odası değildi. Bildiğimiz, bayram ziyaretinde gidilen büyük halanın salonu gibiydi. Her yerde yumuşak koltuklar, yerde toz pembe gül motifli bir halı.
Oturan yaşlı adama gözlerim kayınca şaşkınlıkla bağırdım."MELİKŞAH DEDE???"
Beni görünce şaşkınlıkla boğazına bir şey kaçmış gibi gözlerini ve ağzını kocaman açmadan önce gülümsedi, bakışları yanımdakine kayınca kaşları çatıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deliyle DELİ Olma! (TAMAMLANDI)
ChickLitBir deliyle deli olmamak için sebepler: 1)Akıl her zaman işe yarar. Yaramasaydı Yüce Mevlam vermezdi. Bu yüzden aklı olmayanlara "deli" deniyor zaten. 2)Eğer yanınızda bir deli varsa ve o gün bir hastaneye veya bir karakola gitmeye niyetiniz yoksa...