4. Bölüm: Deli midir nedir!
Rüyamda hiçbir yerde hiçbir şey yapmıyordum arkadaşlar. Nasıl uyuduysam öyle uyanmıştım.
Nasıl uyuduğumu zaten hatırlamadığım için rüya görmemem de o kadar mühim bir olay değildi ama zikretmeden geçemedim işte.Gözlerimi, kendimi bulacağım mekanın bilimez dehşetini görmeden alıştırayım diye ürkekçe açmaya çalıştığımda güneş gökten canıma okuyordu.
Tam olarak, manzarası gri ve dokunsan yıkılacak binalar olan kirli bir balkona öylesine atılan şezlonga boylu boyuna uzanmış bir şekilde yatıyordum.
"D vitamini almalısın diye düşünüp seni balkona taşıdım!" diye bir açıklama duydum. Kafamı kaldırdığımda karşımda Deli vardı.
Tehlikeli pırıltılar saçtığı gözlerini kısmış, sırıtarak bana bakıyordu."Şükür ki D vitamininden ölmedim." diyerek ayağa kalkmaya çalıştım ama sanırım bağlıydım.
Yok artık! Beni bayıltıp kaçırdığı yetmiyormuş gibi bir de bağlamış mıydı yani?
Ne yapmasını beklerdin? Kaz tüyü yataklara mı atsaydı?
"Beni neden bağladın?" dedim sakin olduğunu umduğum bir sesle, gereksiz fazla çabalamanın verdiği yorgunluğun tecrübesini de alıp arkama yaslanıp.
Güldü. Ama komik bir şeye değil.
"Kaçma diye?"
Gözlerimi, yerinden çıkartmamaya özen göstererek devirdim.
Kaçmayayım diyeymiş.
"İyi geceler kurbanlık koyunum." dedi önüme bir tepsi bıraktığında.
"Sana da günaydın. Ayrıca bu dediğini mecaz kabul ediyorum Deli!"
Korkuyordum. Bana hala bir şey yapmaması rahatlatmaktan çok tedirgin ediyordu!
Ve önüme koyduğu tepsinin içindeki tavanın üzerinden gülümseyen sosis surat da beni hiç rahatlatamıyordu.
Tava tepsinin ortasındaydı. Geri kalan yerde çatal ve bir dilim ekmek.
"Ekmeğin fazlası beyne zararlıdır da o yüzden bir tane koydum."
Bugün açıklama yapabiliyordu neyse ki. Gümüş rengi tepsinin boş kısmındaki yansımama baktım. Aynaları çok sevmeyen tiplerden biriydim.
Hep ördüğüm saçlarım ve iri gözlerim bana bakıyorlardı, tıpkı benim gibi biraz dağılmış olarak.
Beni kimse almazdı, abim hep böyle derdi. Babamı iki yıl önce kaybetmiştik zaten, ama o olsa o da öyle derdi.
Annem? Beni doğurduğu için ölmüş zaten kadıncağız, beni sever mi oralarda bilinmez.
Beynimdeki düşünceler dudaklarımı iki yanından aşağıya doğru çekiştirdi ve artık karşımda yılın dört mevsimi gördüğüm suratı asık Sara vardı.
"Aç değilim." diye tepsiyi iteledim.
Delici bakışlarla bakıyordu şimdi. Hem deli hem delici. Haha. Sevdim.
Of. Delirtti beni! De-lir-dim. Hissettim adeta. Beynim koşarak uzaklaştı az önce!
"O da ne demek? Yiyecek verdim sana. Soru işareti."
"İsmini söylersen tadına bakarım belki... " diye misilleme yaptım.
Bana dün Üç Buçuk diye seslenmişti. Bu radyodaki ismimdi.
Evime giderken kaçırmıştı. Yani o bana baya hâkimken ben ondan zerre haberdar değildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deliyle DELİ Olma! (TAMAMLANDI)
Chick-LitBir deliyle deli olmamak için sebepler: 1)Akıl her zaman işe yarar. Yaramasaydı Yüce Mevlam vermezdi. Bu yüzden aklı olmayanlara "deli" deniyor zaten. 2)Eğer yanınızda bir deli varsa ve o gün bir hastaneye veya bir karakola gitmeye niyetiniz yoksa...