Bana bembeyaz dişleriyle gülümsedi.
Kalbim tekledi sanki.
Öylece kalakaldim bir iki saniye.
Bana doğru bir adım atınca istemsizce ellerimi yatağa bastırıp kalkmak için hareketlendim.
Bir anda suratı değişti.
Panikleyerek yanıma bir iki adımda ulaştı.
Gözlerimi gözlerinden ayıramıyordum.
Ona öylesine sarılmak istiyordum ki.
Omuzlarımdan tutup beni yatağa yatırmaya çalıştı.
İkimiz de tek söz söylememiştik.
Söylenecek ne vardı ki.
Omzumu tuttuğu elini tuttum.
Çekmedi.
Yanağımla elini okşadım.
Bir insan bir insanı ancak bu kadar özleyebilirdi.
Bu öyle bir duyguydu ki.
Birine susamak dersin.
Ama o yanındayken zaten seninleyken susarsın.
İçinde bir his vardır.
Yüz yıl yanında kalsa doyamayacakmışsın gibi.
Yatağın ucuna ilişti.
Ellerimi ellerinin arasına alıp öptü.
Defalarca.
''Geldin '' dedim kısık bir sesle.
Göz yaşlarım istemsiz akıyordu.
Onu böyle kanlı canlı istediğim gibi sevdiğim gibi görmek..
Gözlerinde yoğun bir sevgiyle
''Geldim asker'' dedi pürüzsüz sesiyle.
Bana asker demesini bile özlemiştim.
Küçük bir gülümseme yolladım.
İri elleriyle gözlerimi silip en çok sevdiğim yeri bahşetti bana.
Omzuna çekti beni.
Derin bir nefes aldı.
Saçlarımı öptü.
Doyamıyor gibiydi.
Bense kokusunu yavaş yavaş içime çekip ciğerlerimin hasretini gideriyordum.
Ne kadar öyle kaldık bilmiyorum.
Bir süre sonra kendimi kollarının arasından kurtardım.
Gözlerinin içine baktım.
''Bir şey söyle komutan'' dedim gülümseyerek.
Fakat o,olumsuz anlamda başını sallayıp dudaklarıma baktı.
Haklıydı,
Fazla bile konuşmuştuk.
Önce dudaklarını yaklaştırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
512
Action''Adın ne?'' ''Ceylan yazıyor dosyada'' ''Onu demiyorum kızım gerçek adın ne?'' ''Gerçek adım yok benim kodum var 512'' ''Hey Allahım, robot musun kızım sen ne kodu ne numarası, iyi Ceylan fazla bile sana '' Söylene söylene arabadan çıktı. Sabırlı o...