AF-14.Bölüm

170 16 9
                                    

Multimedya: Dolunay

Yemekler yenmiş, iş konuşmaları bitmişti. Denizler çoktan gitmişlerdi. Sevmezdim iş yemeklerini. Ta ki bugün ki yemeğe kadar. Onunla yaşarken alışkanlıklarım bile değişiyordu. Müdahele edememek sanırım böyle bir şeydi. Ama bir sınırı olmalıydı. Sonu mutlu bitmeliydi. Bir kez daha aynı acıları yaşayıp üzülmek istemiyordum.

Hatıralar gözümün önüne gelince bir damla yaşın akmasına izin verdim. Asla onun için ağlamıyordum. Gözyaşlarım, yaptığım hata yüzündendi. Nasıl bu kadar cahil olabilmiştim ben. Toz pembenin ardından gelen siyah bulutu görememiştim belkide.

Evet, Cem'den sonra ilk defa biriyle sevgili olmuştum. Ani gelişmişti her şey. Biliyorum bu kadar yaşantıdan sonra bunu yapmam doğru değildi belkide. Ama insan bir umut diyerek tekrar hayata tutunuyordu. Yaptığı hatayı yapmıyor değilde yapmak istemiyordu. Ama insan istiyordu. Arzuları vardı. Mutlu olmak isterdi herkes. İşte bu yüzden Deniz'le sevgili olmayı kabul etmiştim. Soğuk zamanlarda sıcacık kollarıyla beni saran bir bedene ihtiyacım vardı. Kollarıyla bedenimi, kalbiyle ruhumu ısıtmasını istiyordum. En önemlisi de güven verebilmeliydi.

Evet, aynı şeyleri yine hissetmiştim. Ama bir soğukluk vardı arada. Bedenimi ısıtıyorda, ruhum soğuk kalıyordu.

Yaralıydım ben de. Her kız gibi.
Deniz... Sahi Deniz bana iyi gelir miydi? Yaralarıma merhem olur muydu? Soğuk ruhumu ısıtabilir miydi?
Kafamda binlerce soru. Tek bir cevap, zaman. Zaman gösterecekti her şeyi. Şimdiye kadar yaptığı gibi. Acıyı, sevinci, üzüntüyü... Her şey zamanla derler ya. Buydu demek ki. Neyi ne zaman getireceği belli olmuyordu işte. Yaşayıp görmek için zamana bırakacaktık. Umarım zaman; kimseye acıyı, üzüntüyü göstermezdi.

Çiçekli geceliğimi giyinip kendimi yatağa bıraktım. Yorucu bir gün olmuştu. Gülümsememle gözlerimi kapattım. Sanırım en mutlu şekilde uyumak böyle olabilirdi.

***

Gözlerimi, telefonumun alarm sesiyle açtım. Okula gitmem gerekiyordu. Bugün vizeler açıklanacaktı. Umarım bütlere kalmamışımdır.

Hızlıca yataktan kalktım ve banyoya ilerledim. Elimi yüzümü yıkayıp, dişlerimi fırçaladım. Üzerimi giyindikten sonra odamdan çıktım.

Salona indiğim de herkesi kahvaltı masasında gördüm.

"Günaydın"

diyerek yerime oturdum.
Tabağımı doldurduktan sonra yemeye başladım.

Kahvaltı boyunca kimse konuşmamıştı. Bir şey mi vardı acaba. Fazla takılmayarak sandalyemden kalktım.

"Ben okula gidiyorum, afiyet olsun"

"Kızım, ben bırakıyım istersen"

"Teşekkürler babacım, arabamla giderim ben"

"Peki kızım"

Babamın teklifini mecburen reddettim. Her ihtimale karşı temkinli olmam gerekiyordu. Deniz, bugün vizelerimin açıklanacağını biliyordu. Okul da olabilirdi. En iyisi tek başıma gitmekti.

Çantamı aldıktan sonra garaja yürüdüm. Kapıyı açıp oturdum. Çantamı yan koltuğa koyduktan sonra emniyet kemerimi taktım. Arabamı çalıştırıp okula doğru sürmeye başladım.

Okula gelince arabamı parkettim. Çantamı alıp arabadan indim. Giriş kapısına doğru yürürken Melisa'nın arabasını gördüm. Okula gelmişti demekki. Uzun zaman olmuştu görüşmeyeli. Hemen onu bulmalıydım.

Bahçeye göz gezdirdim. Ama yoktu. Dışarda göremeyince kantine ilerledim. Sarı saçlarını arkasına atmış, önündeki kitabı okuyordu. Diğer eliylede çayını yudumluyordu sanırım. Yanına ilerledim ve sandalyeyi çekip oturdum. Kafasını kitaptan kaldırıp bana baktı.

AŞKIN FOTOĞRAFIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin