AF-2.Bölüm

404 28 2
                                    

Multimedya: Dolunay

Deniz

Keyifli ve yorgun bir şekilde mekandan çıktım ve arabama doğru yürümeye başladım. Yengemin bitmek bilmeyen fotoğrafları çekilmiş, düğün bitmişti. Fotoğrafları hemen isteyen yengemin israrlarina karşılık geceyi stüdyoda geçirecektim.

Stüdyonun önüne geldiğimde arabami park edip yürümeye başladım. Kapıyı açtım ve ışıkları yaktım. Koltuğuma rahatça oturduktan sonra makineyi elime aldim ve kötü çıkanları silmeye başladım. İlerlerken Dolunay'in fotoğrafı ekranda belirdi ve istemsizce güldüm. Gerçekten çok güzel ve tatli çıkmıştı. İşimin çok olduğunu düşününce fotoğrafları bilgisayarıma kopyaladim. Sonra bakardim elbet.

Fotoğrafları çıkartıp, stüdyodan çıktım ve arabama bindim. Saat gece yarısına yaklaşıyordu. Evin önüne geldiğimde garaja parkedip kapiya dogru yürüdüm.

Sanirim herkes uyumuştu. Ses çıkarmamaya özen göstererek parmak uçlarımla merdivenleri çıktım.

Odama girip üzerimi değiştirdim ve eşofmanimi giydim. Ellerimi kafamin altinda birleştirip uzandim ve düşünmeye başladım. Okyanusu andıran mavilikleri, gözlerimin önünden gitmiyordu. Kahverengi saçları, kırmızıya çalan dudakları ve gülüşü...

***

Komidinin üstünde çalan telefonu zar zor bularak aldim ve kulağıma götürdüm.

"Alo?"

"Şey ben Dolunay, eğer işin bittiyse makinemi alabilir miyim?"

"T-ta-tabi"

"Tamam o zaman bugün saat 2 de sahilde ki cafede buluşuruz."

"T-tamam"

Dolunay'la mi konuşmuştum az önce? Ben niye kekelemiştim? Bugün buluşalım mi dedi? Buluşalım? BULUŞALIM? Ah evet ya. Saate bakmak icin kolumu kaldırdım, saat 1'e geliyordu. Çok az bi zamanim kalmıştı. Hızlıca kalkıp banyoma ilerledim ve rutin işlerimi hallettim. Odaya girip lacivert kot pantolumu ve üstüne de acik mavi bir gömlek giydim. Dağılmış saçlarımı elimle düzelttim. Telefonumu ve arabamin anahtarını alip odamdan çıktım. Merdivenleri ıslık çalarak inerken annemin sesini duydum.

"Bugün pek bi neşelisiniz Deniz bey."

"Sebebi kim bakalım Banu Sultan"

diyerek yanaklarını sıktım. Annemi ve babamı çok severdim. Onlarda bizi. Beni çok seven bir abla ve birbirine aşık anne baba. Başka ne istenirdi ki?

Kapıdan çıktım ve arabama bindim. Onu görünce midemde solucanlar geziniyor, kalbim sıkışıyordu. Elim ayağıma dolaşıyor, kelimeler düğümleniyordu. Aşk dedikleri şey bu muydu? Şimdiye kadar birçok kızla çıkmıştım. Ama hiç birinde böyle şeyler hissetmemiştim. Dolunay çok çok farkliydi. Her baktiğim da maviliklerine beni daha çok hapsediyordu. Gülüşün de kayboluyordum. Ah hadi ama! Böyle şeyler kizlarda olmaz mıydı sanki.

Cafeye geldiğimi görünce arabayi parkedip indim. Giriş kapısına doğru yürümeye başladım. İçeriye girince etrafa göz gezdirdim ama yoktu. Sanırım daha gelmemişti. Cam kenarında bir yere oturup beklemeye başladım.

10-15 dakika bekledikten sonra kapı açıldı ve o prensesleri andıran güzelliğiyle içeri girdi. Mavilikleri etrafa bakarken beni görmesi icin elimi havaya kaldırdım. Gülümseyerek yanıma yaklaştı ve karşımda ki sandalyeyi çekerek oturdu.

"Kusura bakma beklettim galiba"

"Y-yok sorun değil bende yeni geldim zaten"

"Peki, tanışmamiz biraz kötü olmuştu sanırım ben Dolunay Serez "

AŞKIN FOTOĞRAFIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin