AF-23.Bölüm

130 13 4
                                    

Multimedya: Dolunay

"Dolunay!"

Duyduğum tiz sesle birlikte gözlerimi açtım. Kimdi bu. Nereden bulmuşlardı beni. 'Off' layarak tuttuğum nefesimi geri verdim. Anlaşılan ölmeyi bile beceremiyordum.

Yavaşça arkamı döndüm. Biraz ilerde duran Melisa ve arabaya yaslanmış olan Eren bana bakıyorlardı. İkna etmek için geldilerse boşuna gelmişlerdi.

"Dolunay dur yapma konuşmamız lazım!"

Tamda tahmin ettiğim gibiydi. Melisa çırpınırken, Eren rahatlıktan geberiyordu.

"Konuşacak hiçbir şey kalmadı Melisa, her şeyin sorumlusu benim bunun bedelini ödeyeceğim! Artık kurtuluyorsunuz benden!"

Eren'e bakarak söylediğim sözler onu tedirgin etmişti. Yaslandığı arabadan hafifçe doğrulup bana baktı.

Arkamı dönüp uçuruma baktım. Evet yapabilirdim. Daha fazla zaman kaybedip olanlara katlanamazdım. En iyisi buydu belkide.

"Deniz'in sana ihtiyacı var, bizim sana ihtiyacamız var ne olur yapma!"

Duyduğum kelime başımın içinde binlerce kez dolanıyordu. Arkamı tekrar döndüğümde bana biraz daha yaklaştığını gördüm.

"Eğer elimi tutarsan Deniz iyileşecek hemde senin sayende."

Uzattığı eline bakıp ardından tekrar gülümsemeye çalışan yüzüne baktım.

"Bak Deniz'in doktoruyla konuştuk hafızasının geri gelmesi ona yaşadığı şeyleri tekrar yaşatmalıyız, son zamanlarda en çok seninle vakit geçiriyordu yani bunu ancak sen yapabilirsin üstelik seni çok seviyor eminim ki Deniz sevgisini kolay kolay unutmaz. Üstelik o kıza aşıksa."

Melisa'nın söylediklerini şimdiden içimin kıpır kıpır olmasına neden olmuştu. Eğer böyle bir şey doğruysa elimden gelenin fazlasını yapardım. Hatırlaması, tekrar eski günlere dönebilmesi için her şeyi yapardım.

Uzattığı elini sıkıca tuttum. Gülümseyip kollarını boynuma doladı. Birlikte Eren'in yanına ilerledik. Melisa Eren'e kaş göz işareti yapması beni tedirgin etmişti.

Eren boğazını temizleyip konuşmaya başladı.

"Kabul ettiğin için teşekkürler ayrıca söylediğim sözler için de özür dilerim sinirlenince kendimi kaybettim. Siz Melisa'yla nasılsanız bizde Deniz'le öyleyiz işte."

Sabah söylediği sözler beni derinden etkilese de şuan özürünü reddemezdim. Daha önemli işlerimiz vardı.

"Tamam önemli değil."

Yüzüne bakıp tebessüm ettim.

"Gidelim artık Deniz bizi bekliyor."

Melisa bunu söylerken hepimiz arabaya bindik. Yolculuk boyunca kimse tek kelime etmemişti. Eve geldiğimiz de ise tedirgin bir şekilde arabadan indim.

İçeri geçtiğimizde direk olarak Deniz'in odasına ilerledik. Deniz arkasını dönük bir şekilde dışarıyı izlerken bizim geldiğimiz farkedip arkasını döndü.

Yanına ilerleyip sarıldım. Özlediğim kokusu ciğerlerime dolarken yeniden yaşadığımı hissettim. Ciğerlerim sanki temiz havayla dolmuşçasına rahatlıyordu. Sanırım en çok kokusunu özlemiştim.

O bana sarılmayınca geri çekilip yüzüne baktım. Gözlerim yine dolmuştu. Hayır hayır. Burda ağlayamazdım.

"Deniz bu Dolunay bizim arkadaşımız ayrıca seninde çok sevdiğin bir kız."

"Bizim böyle bir arkadaşımız mı vardı?"

"Evet, hem siz çok yeni tanıştınız ve birbirinizi çok sevdiniz."

Deniz hala tanımayan gözlerle bana bakıyordu.

"İsterseniz bugün bir yerlere gidin ha ne dersiniz?"

Bu sefer göz yaşlarımı silip konuşmaya başladım.

"Çok güzel bir yer biliyorum oraya gidelim mi?"

Deniz teker teker hepimize bakarken kabul etmesi için içimden bildiğim bütün duaları okuyordum.

"Siz gelmiyor musunuz?"

Melisa söze atılıp Eren'in koluna girdi.
"Iı bizim çok acil bir işimiz var onu halletmemiz gerek."

Hepimiz bir yandan Deniz'i ikna etmeye çalışıyorduk. Hadi Deniz. Kabul et.

"Peki madem biz ikimiz gidelim."

"Tamam hadi gidelim."

Kabul etmesi beni benden almıştı. Bugün başlıyorduk. Başaracaktık. Her şeyi yeniden hatırlayacaktı. Melisa bana göz kırparken gülümsedim.

Koluna girdim ve evden çıktık. Taksiye binip 'Limon Cafe'ye' sürmesini söyledim. İlk buluştuğumuz yerdi. Hatırlaması çok yüksek bir ihtimaldi. Emindim ki hatırlayacaktı.

Yol boyunca dışarıyı izlemişti. Gözlerinde çözemediğim şeyler vardı. Mutsuzdu sanki. Eskisi gibi gülerken gözlerinin içi parlamıyordu. Eski Deniz çok uzaktaydı. Ama geri gelecekti. Mutlu günlerimize tekrar dönecektik.

Taksi cafenin önünde durduğunda parayı verip birlikte indik. İçeri geçip cam kenarında ki masaya oturduk. İlk buluştuğumuz zaman da bu masaya oturmuştuk.

Yine gözleri uzaklara dalıp giderken boğazımı temizleyip konuşmaya başladım.

"Ben Dolunay, çok kısa sürede tanıştık. Ama seninle gerçekten güzel vakitler geçirdik. Mesela burası ilk buluştuğumuz yerdi."

Yüzümü incelerken gözleri bir anda parladı. Sanırım işe yarıyordu.

"Hatırladın mı?"

Gözlerini benden kaçırıp kahvesine odakladı.

"H-hayır hatırlamıyorum."

Yüzümdeki gülümseme yavaş yavaş soldu. Bunu belli etmeyerek tekrar gülümsedim. Şimdi olmasa da en kısa zamanda hatırlayacaktı.

"İkimizinde fotoğraf hobisi var. Hatta benim fotoğraf makinem sende kalmıştı. Ben almak için buraya geldiğimde sen makineyi evde unutmuştun. Birlikte eve gidip makineyi almıştık."

"Anlattığına göre çok unutkan biriymişim."

"Evet, yani aslında bende başlarda öyle düşünmüştüm ama sonradan o unutkan kişinin arkasında çok düşünceli birine rastladım. İyiki de rastlamışım."

Tebessüm edip kahvesini yudumladı. Tedirgindi sanki. Benimle olmaktan. Hatırlamıyordu sonuçta. Böyle davranması gayet normaldi.

"Kalkalım mı?"

"Olur."

deyip birlikte mekandan çıktık.

Sahilde yürümeye devam ederken, bir banka oturduk. Elini tutup konuşmaya başladım.

"Birlikte yaşadığımız her şeyi sana yeniden yaşatacağım. Gittiğimiz, hissettiğimiz bütün şeyleri yeniden hatırlayacaksın. Zor da olsa yapacağım. Her şeyi sana hatırlatacağım söz veriyorum."

Gözlerimden düşen damlaları sildim. Umutsuzca elime bakarken tek kelime dahi etmemişti. Güvenmiyordu belkide. Tıpkı benim ilk başlarda ona güvenmediğim gibi. O benim güvenimi kazanmıştı. Bende onun güvenini kazanmak için elimden gelen her şeyi yapacaktım.

AŞKIN FOTOĞRAFIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin