11.BÖLÜM
Keyifli okumalar...
"Beni bu halde yalnız mı bırakacaksın?" diye sorduğunda ikilemde kaldım.
"Doktor iyi olduğunu söyledi."dediğimde sargılı olan kafasını tuttu.Bu hareketiyle vicdanıma resmen tekme atmıştı. "Peki,geliyorum." dediğimde aslında Şafak'a sormam gerektiği çokça sorum olduğu aklıma gelmişti.Çözmem gereken bir saldırı vardı.Ortada bir cüret vardı,bu cüret benim kaşımı açacak ve Şafak'ın kısa süreli bir beyin travması geçirmesine neden olmuştu.Üstelik benim arabamda.
Asansörün içine girdiğimizde Şafak'ın üstünde 10 yazan tuşa basması dikkatimi çekmişti.Şafak'ın kollarında tam on kat yukarı mı çıkmıştım?
'Şafak kim?' diye sordum kendime.Beynimi yeterince zorlamış olmama rağmen bu sefer net bir yanıt bulamamıştım.Şafak evinin kapısını açarken sanki bu eve defalarca gelecekmişim gibi bir hissiyat oluştu içimde.
Şafak yatağına yattığında "Çorba ister misin?"diye sordum.Güldü. "Sen,Mahperi Acar,bana çorba pişireceksin öyle mi? Rüya falan görmüyorum değil mi?"dedi.
"Evet."dediğimde kanıtlamamı istedi.Sınırlarımı fazla zorluyordum.Dişlerimi sıkarak yanıtladım;"Ona kadar say,sayabilirsen gerçek."
Mutfağa gittiğimde bir kaç dolabı karıştırarak sonunda gerekli olan malzemeleri bulmuştum.İçeriden Şafak'ın sesleri geliyordu.Defalarca ona kadar saymıştı.Bir an sesinin ne kadar etkileyici olduğunun farkına vardım.Kokusundan anladığım kadar pahalı olduğunu düşündüğüm parfümü de aynı şekildeydi.Aslında Şafak çoğu kızın hayallerini süsleyecek türden bir erkekti.
Şafak'ın benim,benim de Şafak'ın hayatında olmaya hakkım yoktu.Ben hayatı siyah tarafından yaşayan bir insandım. Şafak'ın hayatını bilmiyordum.Onun hayatına dair bildiğim iki şey vardı; biri buradaki barların hemen hemen çoğuna sahipti ve ikincisi de dün sabah tanıştığım babasıydı.
Çorbayı karıştırırken dün gece gördüğüm rüyayı hatırladım. "Şafak,beni daha ne kadar üzeceksin?" Ne kadar zavallıcaydı.Gerçekte olsa asla ve asla sormazdım.Sonunda birinin kalbimi delik deşik edeceğini bilsem de bu soruyu sormazdım.Aklımda bir soru belirdi. Acaba rüyaların gerçeklik payı var mıydı? Yoksa rüyalar sadece zihnimizde kalan kalıntılarla bize bir tiyatro mu sergiliyordu?
Çorbayı tabağa koyduğumda tüm düşüncelerimden arındırdım kendimi.Sadece yalın bir koku kaldı burnumda;şüphe.
Şafak hala ona kadar sayma işlemini sürdürüyordu. Tek bir kelime etmeden masaya çorbayı koydum ve girişe bıraktığım çantamı almak için odadan çıktım.
"Acaba yüze kadar mı saysam?" dediğinde "Keyfin bilir." diye yanıtladım. Bu iki kelimelik cümle benden uzaktı,hatta ben olamayacak kadar yabancıydı bana.Neden böyle davrandığımı anlayamıyordum.
Onar onar yüze kadar saydı Şafak.Yüzümdeki gülümsemeye engel olamadım."Oyalama beni,çorbanı iç.Gideceğim." dediğim.
"Gerçekten mi?"
"Ne yapmamı bekliyorsun?" dediğimde cevap vermedi.Çantamdan telefonumu çıkartarak Benay'a mesaj attım.
"Ankara'ya geldim fakat ufak çapta bir saldırıya uğradım.Endişelenme iyiyim.Şuan Şafak'ın evindeyim en kısa sürede geleceğim."
Kısa bir bilgilendirme mesajından sonra telefonumun şarjının %1 olduğunu fark etmem ile telefonumun kapanması bir oldu.
"Tadı güzel olmuş zehirlenmem değil mi?"diye sordu.Delici gözlerle Şafak'ı tararken Şafak yeniden konuşmaya başladı."Aslında yeni fark ettim diyebilirim.Kaşın arabada mı oldu?"dedi.İstemsizce elim kaşıma gitti."Pek bir şey yok,camın kırıkları kaşımı açmış."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHPERİ
Teen Fiction''Ben kötü biri olmak için çok çabaladım, Çok kez yanıldım, Düş kaybettim, His kaybettim, Ben kötü biri olduğum günden beri Mahperi Acar, seni hiç kazanmadan kaybettim.''