Bölüm 10

59 6 3
                                    

Şafak'ın sözleri üzerine ne diyeceğimi bilememiştim.Beni mi korumaya çalışıyordu? Ben ki kimseyi kalbine almamaya kendime bir çok söz vermişken biriyle mi nişanlanacaktım? Ve bu kişi Şafak olacaktı.

Evet yeri geldiğinde fazlaca bencil bir insan olduğumun farkındaydım ama bir kalbin kapısını sevmeden çalacak kadar bencil değildim.Bunu bir keresinde denemiştim ve bunun cezasını şuan Barlas'ın ve Ahmet Gürsoy'un önünde Şafak ile nişanlanacağımı öğrenerek ödüyordum ama fazlası olamazdı.Bu bir şekilde bitmeliydi.

Şafak bana ben istemediğim sürece zarar veremezdi. Peki ya ben? Ben Şafak'a nasıl ve ne kadar bir zarar verirdim? Ben bu değildim. Ben acılarımın hırsını başkasından çıkaracak biri değildim. Bu ben olmamalıydım.

İsterik bir kahkaha attım. Bunu yapmayı sevmiyordum ama durumu kurtamam lazımdı. "Bunun daha romantik olacağını düşünmüştüm." dedim Şafak'a dönerek. Sözlerime devam ettim,"Fakat şuan çok çok erken nişan için. Yani okul bitmedi daha. Her şeyden önce devralmam gereken babadan miras bir şirket var." dediğimde Barlas alayla yüzüme bakıyordu.

Şafak tuttuğu elimi biraz daha sıktı. "Anlıyorum,tabii haklısınız.Ayrıca çok sevindim bu duruma." dedi Ahmet Gürsoy. Ufak bir tebessüm yolladım.

"Bence de erken."dedi Barlas.Şafak sanki mümkünmüş gibi elimi biraz daha sıktı,parmak uçlarım beyazlamıştı. Sanki elimde kan dolaşımı durmuştu.

"Bu sizi hiç ilgilendirmez."dedi Şafak. Ortamda ki gerginliğin kokusu buram buram artmıştı.

"İL-Gİ-LEN-Dİ-RİR." Şeklinde cevap verdi Barlas.Kaşlarımı kaldırmış bir şekilde Barlas'a bakıyordum. 'Lütfen uzatma'tarzındaydı bu bakışlar.

"Kim olarak ilgilendirir?" diye sordu Şafak. O sırada masada duran suya uzandım ve bir yudum aldım. Sanki boğazıma kaçmış gibi öksürmeye başladım.

Şafak "İyi misin?" diye sorduğunda kafamı salladım.

"Ee o zaman ben gidiyorum."dedi Ahmet Gürsoy. Öksürüklerimin arasında ayağa kalkmaya çalıştım.Şafak benden hızlı davranıp belimi tuttu her zaman olduğu gibi. Ahmet Gürsoy ile bir daha görüşmek için sözleştiğimizde Şafak da gidecek zannetmiştim ama gitmedi.

Masadaki evrakları topladı yavaşca,Barlas'a delici gözlerle bakarken. Kapıya yaklaştığında peşinden gittim.Yanağıma ufak bir öpücük kondurdu."Ne zaman dönüyorsun Ankara'ya?"dediğinde bunu hiç düşünmemiş olmama şaşırdım.

"Bu akşam galiba."dediğimde hiç beklemediğim bir yanıt aldım. "Bende seninle gelebilir miyim? Uçakla dönmek istemiyorum."dediğinde Barlas'ın bakışlarını üstümde hissettim. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Şafak sınırlarımı fazla zorluyordu. Şuan ona hayır demek yapabileceğim en büyük aptallıktı Barlas'ın önünde. "Peki,akşam beş gibi ara beni." dediğimde güldü.

Barlas'a döndü; "Bu iş burada bitmedi." diyerek odadan çıktı.

Ne yapacağımı yada ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.Birinden yardım almaya ihtiyacım vardı ve ben tüm bunları birine anlatamayacak kadar isteksiz hissediyordum kendimi. Benay'a anlatsam heyecandan dilini yutardı.Hikayenin tamamını bilmeyen erkek arkadaşlarıma anlatsam anlamazlardı.Kendi düşünceme sinirlenmiştim yine. Erkek arkadaş mı? Diye sordum kendime. Hayır hayır kesinlikle bu olamazdı. Erkeklere güvenmiş olamazdım.

"Bu ne demek oluyor?" dedi Barlas.

"Bilmiyorum."diye yanıtladım. Neden bunu yapıyordu? Neden beni yoruyordu? O artık bana geri dönebilecek biri değildi. Barlas, Elif  ile nişanlanmıştı.

"Ne demek bilmiyorsun?" diye kükredi,üstüme yürürken. Ne yapmaya çalıştığı hakkında hiç bir fikrim yoktu. Cevaplamadım sorusunu.

"Bana bak Mahperi,o çocuktan ayrılacaksın." dedi cüretkar bir biçimde. O bana doğru yürüdükçe ben geri geri adım atıyordum ve sırtım sonunda duvar ile buluşmuştu.

MAHPERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin