Bölüm 12

46 5 0
                                    

BÖLÜM 12

Cennet ile cehennemi bir arada yaşamak...

Aynı kişiye hem aşk hem nefret biriktirmek. Ellerinizle zihninizi karıştırdığınızda parmak uçlarınıza acı bulaşıyorsa...

Acının kalıbı yok derlerdi de inanmazdım.Şu yaşıma kadar acılarımı belli kalıplara sokmaya çalışarak tüketmiştim günleri. Şimdi insanlardan umut dileniyordum,yaşanacak gün dileniyordum çünkü kaybettim onları.Ruhumdaki aydınlık yönlerimi arıyor,arıyor ve arıyordum.Yoruluyordum bazı. Durup dinlemek istiyordum hayatı.Dinlenmek istiyordum kendi dizlerimin dibinde ama olmuyordu,yapamıyordum. Hiç bir şekilde istediğim sonuca ulaşamıyordum.

Nefret ne kuvvetli duygu idi öyle.Yıllardır kendime duyduğum nefreti acı ile harmanladıkça insanlara bulaşmış;insanlara bulaştıkça ben, bende ki beni yitirmiştim. Şimdi kolları arasında durduğum adam bunları hiç bilmezken beni sarıyor. O bana şefkat gösterdikçe içimdeki karmaşa artıyordu. Bu karmaşa arttıkça da ben yok ediyordum kendi benliğimdeki beni. Birilerini sevmeye de kaçmak kadar cesur olsaydım şuan kalbim acıyla teklemek yerine heyecanla atardı.Şu anda kokusunu hissettiğim adamın kollarından çıkıp gidecektim birazdan.Evet pişman olabilirdim,bir daha kimsenin nefesini tenimde hissetmeyebilirdim. Hatta ve hatta içimdeki nefreti söndüremedikçe kendimi intihara sürükleyebilidim.Lakin ucuz bir ölüm istemezdim.Bu dünyaya gelirken ne kadar ağladımsa o kadar gülmek isterdim ölürken ve ne kadar ucuz yaşadıysam şu dünyada o kadar pahalı olsun isterdim. Ölümünde bir bedeli olmalıydı.Ben aldığım her nefes için bir bedel ödüyorsam,ödeyeceksem benim ölümümde bir o kadar kanlı ve şanlı olmalıydı.Sonumu yazmıştım.Sonum belliydi.Sonumun başlangıcı neredesiydi?

Düşüncelerimden sıyrılmaya çalıştıkça,her düşünceye bir yenisi ekleniyordu alakalı alakasız.Uzun bir süre geçtiğini anlamıştım.Kollarım hareketsiz kalmaktan uyuşmaya başlamıştı.

Yaptığım hareketi sebebini anlamamakla beraber içimde gitme isteği ayaklandı.Kollarımı yaşça Şafak'ın bedeninden çektim.

"Gidiyorum."dedim.

Uzun bir sessizlik oldu.Sessizliğin içinden bir çığlık kopacak zannetim.Olmadı.

Şafak beni hala sımsıkı tutuyordu.

"Gidiyorum."dedim tekrar.

"Gidemezsin."diye fısıldadı kulağıma sıcak nefesiyle.İçimde yeniden garip duygular filizlenirken şimdi ki zaman Mahperi'sini bulmaya çalıştım içimde.

Bir şey söylemek gelmedi içimden ben de kollarının arasından kurtuldum. Yere düşen çantamı aldım usulca.Kapının kolunu ellerimle buluştuğunda sessizliği bir kelime böldü: "Peşini bırakmazlar."

İçimdeki merak duygusunu bastırıp kapıyı açtım. "Umursamıyor musun? Korkmuyor musun hiç Mahperi?"

Tek bir adım atmaya mecalim kalmamıştı düşünmekten.Umursamazmış gibi yaptım yine.Bir kaç adım attım ve kapıyı kapattım.

Kaç gündür üstümde olduğunu hatırlayamadığım kıyafetlerime baktım asansöre binince.Şu topuklu ayakkabıların ayağımı acıttığını yeni fark etmiştim mesela. Ufak bir hareketle ayaklarımı çıkartıp elime aldım.

Çıplak olan ayaklarım mermer olan zemine bastığında havanın soğuduğunu anlayabilmişti.Günlerin çok çabuk geçtiğini düşündüm.

Hızlı adımlarla siteden çıktım.Issız olan Ankara sokaklarında yürümeye başladım.Gereğinden fazla yanlız. Haddimi aşan şekilde küsah. Mesela şuan hissetiğim soğuğa rağmen neden dimdik yürüdüğümü bilmiyordum.Ayağımdaki ten çorap yırtılmıştı.Hissettiğim soğuk yerini sıcak bir acıya bırakıyordu,fazla umursamadım.Beynim bir anda ellerinin varlığını hatırladı,avuç içlerime baktım. Kanamıyorlardı fakat izler kalmıştı tıpkı ruhum gibi.

MAHPERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin