❄ 1❄️ KİMSİN?

36.5K 1.3K 293
                                    


Yeni günle beraber, yeni kasvetli duygular da sarmıştı bedenini.  Bugün bir başka sıkıntı vardı sanki içinde. Her gün sinsice ince ince kalbine dolanıp sıkan hayali el bugün başka türlü sıkıyor, ve aynı sinsi el boynuna da dolanmış gibiydi. Gün aymıştı... Ama hala karanlık bulutlar kaplıydı gözlerinin önünde.

Perdenin kapatmadığı pencerinin bir kısmından ışık usulca süzülüyordu içeri doğru bu karanlığı yararak. Bir de kışın ortasında perde ile birlikte pencerenin bir kısmı da açık olunca, pek aydınlık olmayan küçük, rutubetli duvarlara çarpan ve odanın içinde vız dönen korkutucu buz kesen rüzgar süzülüp, uğulduyordu.

Asel, sabır dilercesine derin ve sıkıntılı nefesler alıp verdi.Bir süre sonra inip kalkan göğsü sıkışmaya, acısını daha da zorlamaya başlamıştı. Esen buz gibi rüzgar içine işlemişti sanki, verdiği nefes dahi soğuktu.

Elini sıkışan kalbine götürdü ve kendini sorgulamaya başladı.

En son ne zaman almıştı ilacını?

Sanırım en son iki gün önce çıkmıştı üzerinde oturduğu eski küçük yatağından. O an yine derin bakan gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı. Eğer annesi olsaydı çoktan içirmişti ilacını!

Göz yaşlarını elinin tersi ile silip yatağa tutunarak ayağa kalkmaya çalıştı ve duvara tutunarak yoluna devam etti. İçini ürpertiyordu rüzgarın kulağına çarpan o uğultulu sesi. O karanlık, rutubet kokan evde tek adım bile atmak istemiyordu, annesini özlemek artık çok ağır geliyordu.

Merdivenlerden aşağı süzülerek inmişti. Eli ışığa gitti ama sonra tekrar çekti elini. Madem annesi karanlıktaydı onun da öyle karanlıkların en siyahında yaşaması gerekiyordu. Kendine verdiği bir cezaydı bu, hiç hak etmediği halde...

Mutfağa geçecekken birden sessizliğin bağrından kopan, hiç anlamadığı sesler gelmeye başladı.

Sabahtır içinde bir korku alıp başını gidiyordu zaten. Sesleri duymazdan gelip ağır adımlarla mutfağa ulaşmaya çalıştı. Parmaklarını göğsünden içeri sokacakmış gibi bastırıyordu. Sanki böyle sıkıca tutunca kalbindeki acı dinecekti. İlaçlarını aldı usulca ve daha sonra bardağı aldı eline su içmek için, daha bir adım atmamıştı ki musluğa doğru, birden dövülen kapı sesi ile bardağı elinden düşürmüş, onlarca parçaya bölünüşünü görmüştü gözleri. Bunun yanı sıra attığı çığlık kapıdakileri kapıyı kırmaya zorladı.

Daha ne olduðunu anlamadan ardı ardına salona giren beş altı izbandut kılıklı adam Asel'in ikinci çığlığı atmasına neden olmuştu. Korkudan duvara sinip elleri ile ağzını kapatan genç kız, o an kalbinin daha çok sıkışmasıyla yere çöktü çaresizce. Korkudan dilini dahi yutmuş olabilirdi o an. En son duyulan sert bir sesle ilk başta kapıyı kıran adamlar adeta hazırola geçmişlerdi.

Asel, sesin geldiği yöne baktı; içeri deli gibi esen rüzgar, gözlerinin keskin görmesini engelliyordu. Gözlerini kısıp dimdik bakmaya çalıştı, uzun heybetli bir adamdı,yüzünde gerilmedik bir nokta yoktu.Gözleri içeri girer girmez yere çökmüş kendisini bulmuştu. Belli ki bu izbandutların başıydı. Dişleri arasında " Size sessiz olun dedim !" diye tısladı. Gözlerinden adeta ateş çıkıyordu.

En başta giren adam ona göre kısa ve çirkin bir surata sahipti. İki elini birleştirip sessizce ama tok çıkan sesi ile ''Affedersiniz Yağız Bey, biz içerden çığlık sesi gelince bir şey oldu sandık. '' diyerek savunmaya geçti derhal.

Yağız, sinirli bakışıyla mümkün olsa karşısındakini parçalardı. Daha sonra içinden bunun hesabını eve geçince soracağını geçirip, kıza döndü. Karşısında böyle bir manzara beklemiyordu. Ne yani, göz yaşları içinde pejmurde giyimli bir kız çocuğu! Gördüğü manzara karşısında daha da dehşete düşmüştü. Başka biri görse Asel'in bu haline acır yardım ederdi ama Yağız'da hiçbir zaman vicdan,merhamet olmamıştı ki, Asel'e bakarken onun bu haline acısın. Daha çok küçümser gözle baktı, içinden geçen iğrenme ortadaydı. Gizlemeye de çalışmıyordu zaten.

KANATMADAN SEV Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin