Biz Olmak

493 16 5
                                    

MEDYADAKİ KADEBOSTANY - CASTLE IN THE SNOW ŞARKISINI BU BÖLÜMÜ OKURKEN DİNLEYEBİLİRSİNİZ.
Haftaiçi sabahlarından nefret etmek için birçok sebebim var. Ama bugün sevmek için çok daha büyük ve güzel bir sebebim var. Okul kapısından bugün ilk defa Arasla "biz" olarak gireceğiz. Çevresinde onun katil olduğuna inanan bir sürü kişiye rağmen içimde onun bunu yapmadığına inanmamı sağlayan birşeyler var. Somut bir kanıtım yok evet ama sevgim var ve o bir katil değil biliyorum. Yada inanmak istiyorum. Emniyetin arşivine gittiğimde yaptığım araştırma, aldığım notlar aklıma geldi bir anda. Bakmamak için kendimi tuttum. Bakarsam onlarda kaybolur, inandığım şeyin yanlış olduğunu bir an bile düşünürsem Aras' a farklı davranırdım. Uzaklaşırdım ondan bunu biliyordum ve bu istediğim son şeydi. Artık ondan uzak olmak istediğim en son şey, en büyük kabusum olmuştu. Bir anda.... Ben bile ona ne zaman bu kadar aşık olduğumu anlamamıştım. Daha buna yeni yeni alışırken Naz'a da bunu anlatacak fırsat bulamamış olmam ağzımdan minik bir oflama çıkmasına sebep oldu. Kapıdan içeri elele girerken vereceği tepkiyi gerçekten merak ediyordum. Yataktan hızla kalkıp önce banyoya yöneldim. Bugün babamın geç işe gideceğini bildiğimden elimden geldiğince sessiz olmaya çalışıyordum. Yüzümü yıkadıktan sonra aynı sessiz adımlarla odama döndüm. Dolabımın karşısında dikilerek kıyafetlerime baktım. Hava yavaş yavaş soğumaya kış yüzünü göstermeye başlamıştı. Kazak giymek doğru bir karar olur diye düşünerek balıkçı yaka krem rengi yumuşak kazağımı ve koyu renk kotumu alıp giydim. Siyah botlarımı da ayağıma geçirerek aynanın karşısına geçtim. Biraz pudra, rimel, açık renk ruj ve allıktan oluşan makyajımı tamamlayıp, dalgalarını daha iyi belli etmesi için kremle saçlarıma şekil verdim. Kitaplarımı ve çantamı da kapıp koşaradım merdivenlere yöneldim. Mutfakta termosuma koyduğum kahvemi de alıp kapıyı sessizce açıp dışarı çıktım. Otobüse bindiğimde aklımda sadece okula vardığımda Aras'a karşılaşmamızdı. Vardığımda otobüsten inip okula yürümeye başladım. Aras kapının yanında bekliyordu. Derin bir nefes alıp yanına gittim.

"Günaydınn!" dedim en neşeli ses tonumla.
"Günaydın canım." diyip yanağıma kondurduğu kısa ama etkili öpücükle kızardığımı hissedebiliyordum. Yavaşça parmaklarını parmaklarıma geçirip tüm bedenime yayılan bir sıcaklık bıraktı. Okula doğru yöneldik. Hani bir his vardır ya; görmezsiniz ama birilerinin size baktığını hissedersiniz. Tam olarak öyle bir histi şuan benimkisi. Sanki herkes bize bakıyormuş gibi geliyordu. Aras gibi soğuk, buz gibi hatta çoğu zaman küstah ve sinir bozucu birinin yanında bir kızla okuldan girmesi, hemde bu kızın ödev arkadaşı olmasi insanlar tarafından garip karşılanmıştı. Kimsenin gelip "Siz ne zamandan beri berabersiniz?" diye soracak cesareti yoktu. Ama fısıltılar bu sorunun döndüğünü doğrular nitelikteydi. Sınıfa girdiğimizde dikkT ettiğim tek şey Naz'ın yuvalarından fırlayan gözleriydi. Saniyeler içinde yanımızda bitti.
"Siz... Nasıl yani bir dakika!"
"Evet birlikteyiz." dedim ve Aras'a dönüp gülümsedim.
"Ne zaman oldu bu?" dedi hala şaşkınlığı yüzündeydi.
"Bir kaç gün... Miladım bir kaç gün önceydi." dedi Aras. Gözleri parladı. Aşkla... Sonsuz bir aşkla gözleri parladı.
"Ben... Sevindim. Mutlu olmanız çok güzel. Hadi yerimize geçelim sonra konuşuruz hoca gelecek." dedi Naz. Tatmin olmadığı ve başımın etini en kısa zamanda yiyeceği belliydi. Aras'ın hep oturduğu arka sıraya oturmaktansa benim sırama oturmayı tercih ettik. Naz da bir ön sıraya oturdu. Aras'a döndüm.
"Biz... Bence çok güzel olduk sevgilim"

Kimsin Sen?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin