Kendime İtiraf Edemesem De

499 17 8
                                    

MEDYADAKİ THEORY OF A DEADMAN -SANTA MONICA ŞARKISINI BU BÖLÜMÜ OKURKEN DİNLEYEBİLİRSİNİZ.

Aras ile son ders çalışmamızdan sonra sabahları karşılaştığımızda birbirimize hafif bir şekilde gülümsemekten başka bir şey olmamıştı. Onur rutin bir şekilde iki günde bir okul çıkışıma geliyor, her seferinde benimle konuşmaya çalışıyordu. Aras ise tüm bunları görmesine rağmen ne yanımıza geliyor ne de bir yorum yapıyordu.
Okul çıkışı Nazla planımız okulun yakınındaki kafeye gitmek ve dedikodu yapıp kahve içmekti. Kafeye doğru yürürken Aras arkamızdan seslendi. Nefes nefese yanımıza koşuyordu.
"Selam! Nereye böyle" dedi yanımıza geldiğinde.

"Kafeye gidiyoruz kahve içmeye. Gelmek ister misin?" Tamam bu soruyu sormamalıydım. Naz'ın bu bir kız kıza dedikodu saati bakışını görebiliyordum ama bu da bir nezakettir değil mi?

"Aslında ben işin yoksa benimle bir yere gelir misin diyecektim!" Ahhhh bırak kibarlığı. Bir şey isteyeceği zaten konuşmaya kibar bir şekilde girmesinden belli oluyordu.

"Nereye gideceğiz?" Lütfen altından kötü bişey çıkmasın lütfen altından kötü bişi çıkmasın...

"Hep gittiğim barda bir parti var bu akşam. Çift olarak gidiliyor benimle gelir misin?" dedi. Nazla kısa bı bakıştık. Ne diceğimi bilemedim bir an.

"Aaaa... Tamam olur. Kaçta orada olmam gerekiyor?" kafamda ne giysem acaba tarzı sorular döndüğünü belli etmemeye çalışıyordum.

"Saat 7 de seni evden alırım." dedi ve arkasını dönüp yürümeye başladı.

"Kendim gelebilirim gerek yok!" diye arkasından seslendim. Arkasını dönmeden seslendi.

"Seninle bunu tartışmıyorum Atalay." dedi her zamanki kibirli tavrıyla. Naz'ın surat ifadesini tahmin edebiliyordum. Sonu soru işareti barındıran bir sürü cümleden kaçmak için o konuşmadan kafeye doğru yönelerek yürümeye başladım.
Masaya oturduğumuzda konuyu ben açtım.
"Şuan ne söylemek istediğini farkındayım. Arka arkaya sıralamak istediğin bütün cümleleri biliyorum." Kafamı öne eğip garsonun az önce getirdiği kahveyi yudumladım. Ardından devam ettim.
"Neden diye sorma. Çünkü bunun cevabını bende bilmiyorum. Onur'a karşı beni korudu ve beni çok iyi anlıyor. Onunla olduğum anlar çok farklı. Evet ukala, kaba, gıcık olabilir ama yine de okulda olduğu gibi değil aslında. Karmaşık ama bir o kadar da çözülmeyi bekleyen anlaşılması kolay biri." diye ard arda sıraladım. Bunların hiçbirinin Naz'ı tatmin etmeyeceğini biliyordum.

"Korkmamın yada ondan hoşlanmamamın sebebi kaba yada ukala olması değil. Sen ne kadar görmek istemesen de o bir katil Nisan. Bunu nasıl görmezden gelebiliyorsun? Üstelik sen bir polis kızısın!" dedi gözlerini kocaman açarak. Tam da bu cümleleri bekliyordum. Kafamda günlerdir Aras'tan başka bir şey yoktu. Hoşlandığımı kendime itiraf edememem belki de bilinçaltımda dönen bu cümlelerdendi. Ondan hoşlanıyordum. Onur'dan sonra ilk defa birinin beni anladığını hissetmiştim. Belki de hoşlandığıma kendimi inandırmaya çalışıyordum.

"Bu cümlelerin hepsini söyleyeceğini zaten biliyordum. Onunla öylece arkadaş olduğumu mu sanıyorsun?! Tabiki onun hakkında araştırma yaptım." bunları bir şey yaptığımda karşımdakini kendime inandırmak için kullandığım savunma ses tonumla söylemiştim.

"Araştırma mı? Ne yaptın ki gidip insanlara 'Aras nasıl biri katil olduğunu bildiğim halde onunla arkadaşım' mı dedin?!" dedi. Artık kızmaya başladığını farkındaydım.

"Hayır emniyetteki arşivden araştırdım." dedim bir çırpıda.

"Ne yaptın?! Nasıl girdin emniyet arşivine?" kızgınlığı artık şaşkınlığa dönmüştü.

"Babamın bi iş arkadaşından yardım aldım. Sanki oturmayan bir şeyler var gibi ama tam çözmüş değilim."dedim ve masadan kalktım.

"Nereye gidiyorsun resmen konunun yarısını anlatıp gidiyorsun. Ne buldun söylersene!" dedi. Şuan kalkıp gidersem yarın beni okulda gördüğü ilk an kafami yiyeceğini biliyordum.

"Gitmem lazım. Akşam için hazırlanmalıyım. Sonra konuşuruz." diyip kapıya yöneldim. Hazırlanmanın bahane olduğunu o da ben de farkındaydık. Sadece konuşmaktan kaçıyordum. Konuşmazsam üstü kapanırmış gibi geliyordu.

Yavaş yavaş yürüyerek ve düşünürek eve gittim. Hayır ondan hoşlanmıyordum. Yani neden hoşlanayım ki! Daha önce onun gibi ukala olanlarda hep kaçmıştım neden şimdi ona karşı birşeyler hissedeyim? Aras da onlardan biri. Kendini birşey sanan yakışıklı erkek kısmından biri sadece.

Eve vardığımda annem ortalıkta yoktu. Banyoya çıkıp hızlı bir duş aldım. Aras'ın beni almasına 1 saat vardı ama yine de bekleyip bir ton laf söylemesini dinlememek için erken hazırlanmayı tercih ediyordum. Duştan çıktıktan sonra annemin arayı 'Akşam dışarı çıksam sorun olur mu?' temalı bol yağcılık içeren cümleleri ard arda sıralayıp izni kaptım. Dolabımı açıp çok da fazla olmayan seçeneklerim arasından deri mini elbiseyi seçtim. Normalde çok abartı giyinem biri değildim ama böyle bir elbisem bulunsun bir gün lazım olur diye almıştım bunu da. Sanırım bugün o gündü.

Elbiseyi üzerime geçirip yine siyah renk topuklularımı ayağıma geçirdim. Hafif bir göz makyajı ve bordo bir rujla kombinime renk katmayı tercih etmiştim. Saçıma da biraz şekil verdikten sonra genel olarak işim bitmiş gibiydi. Kapı çaldığında saat 18.45 di. Iyi ki erken hazırlanmışım diyerek içimden geçirdim. Kapıyı açmak için aşağı indiğimde karşılaştığım gözler Aras'ın değildi.

Kimsin Sen?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin