Sevgim en çok benim canımı yaktı

1.5K 28 2
                                    

Hiç bir edebiyat dersine kendimi bu kadar hazir hissetmemiştim. Ödevi teslim edip Arastan tamamen kurtulacak ve okuduğum şiir kitabının yorumunu da güzelce yaparak iyi bir performans notu alacaktım.Hoca bir şiir kitabı okumamızı istediğimde tabiki tercihim Cemal Süreya olmuştu. Elimi kaldırdım ve en sevdiğim dizilerinden birini okudum.

"Biliyorum sana giden yollar kapalı

Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni." Bu şiirin özellikle bu dizesine bayılırdım.

"Ben geldim. Doyunca severim seni. Istersen bir adım istemezsen bir şehir kadar uzağım." dedi etkileyici bir ses. Önce afalladım. Gözlerimi yavaşta sesin geldiği yöne çevirdiğimde Aras'ın gözleriyle karşılaştım. Ne olduğunu anlamadan ben de bir şiirle devam ettim.

"Utanırım sana gel demeye. Ben çağırmasam ama sen yine de gelsen?"

"Yanına kadar koştuktan sonra,bir adım daha atamayacaksan eğer; oraya kadar sakın gelme!

Sana değil bekleyene yazık olur."dedi.  Durdum. Bu da neydi şimdi? Birbirimize şiir okumuştuk durduk yere. O kadar kişinin içinde hemde.Bütün sınıfın gözlerini üzerimde hissettim. Kafamı yavaşça arkaya doğru çevirdim. Utangaç ama küstah bir gülümseme vardı yüzünde. Yaptığından gayet memnun ve gurur duyar şekildeydi.Kerim hoca yavaşça ellerini çırparak yürüdü.

"Buna bayıldım. Itiraf edin bunu daha önceden çalıştınız mı?"

"Hayır hocam. Şiirleri ne kadar sevdiğimi bilirsiniz. Bende yeni arkadaşımıza şiir nasıl okunur öğretmek istedim. Gayet ruhsuz okudu da."diye cevap verdi Aras. KÜSTAH! Bu lafın altında kalmayacaktım elbette.

"Üzgünüm ama senin gibi birinden şiir okumayı öğrenmektense edebiyattan kalmayı tercih ederim."dedim can havliyle. Aras'ın da bana cevap vereceği ve laf dalaşına gireceğimiz aşikardı ama ağzını açmasıyla zilin çalması bir oldu. Ödevi Kerim hocanın masasına bırakıp sınıftan çıktım.

Çıkış kapısında Aras ile gözgöze geldiğimizde hiçbir şey söylemeden yoluma devam ettim. Onunla laf dalaşına girmemeye kararlıydım.Genellikle kararlı bi yapım yoktur bu yüzden bu benim için iyi bir adım sayılır. Kararlı olmasam da inatçı biriyim. Tam bir keçi cinsinden! Aynı babam gibi.

Durağa doğru yürüyordum. Soğuk rüzgarın yüzüme çarpması hoşuma gitmişti. Arkamdan ismimin söylenmesiyle durdum. Çok tanıdık ama bi o kadar da yabancı bi sesti bu. Kolumu tutan elin sıcaklığı tüm vücuduma yayıldı. Arkamı döndüğümde bir çift gözle karşılaştım. Bir zamanlar delicesine beni kendine bağlayan,sevgi dolu bakan ama şimdi her baktığımda yaşadığım ihaneti hatırlatan ilk defa aşık olduğum o gözlerle...

"Sen... Nerden çıktın?" dedim kendime bile yabancı gelen bir ses tonuyla.

"Ben... Seni özledim. Seni çok özledim Nisan."

" Beni özledin öyle mi?"

"Evet! Hemde tahmin ettiğinden bile fazla."dedi. Sustum. Çünkü ağzımdan çıkacak hiç bir kelime beynimle idrak edilmeyecekti.

"Susma! Lütfen susma Nisan! Kız, bağır çağır ama susma. Asıl beni suskunluğun korkutuyor lütfen susma. Hiç bir şey söylemeden öylece gittin." dedi yalvarırcasına bakarak.

"Ne dememi bekliyorsun? Ne o Asuman gidermedi mi özlemini yada aaa seni mutlu edemedi yoksa dememi mi? Hangisini söylememi bekliyorsun? Şimdi bir de karşıma geçip susma diyorsun. Canımı o kadar çok yaktın ki söyleyeceğim bir sözcüğu bile hak etmiyorsun. Bu yüzden susuyorum. Söyleceklerimin altından kalkamazsın. Çünkü hiç birini ben söylemeyeceğim. Asumanı öptüğün gün içinde iyileşmeyen bi yara bıraktığın o kız söyleyecek. Senin tanıdığın Nisan öldü. Bir daha da geri gelmeyecek." dedim gözümden istemsizce düşen gözyaşıyla beraber. Onu öylesine sevmiştim ki beni o kadar iyi tanıyordu ki ondan başkasını sevmeye korktum hep. Ondan başka kimse beni bu kadar iyi tanımaz diye düşündüm yada kimseye bu kadar iyi anlatamam kendimi, kimse onun gibi anlamaz beni. İçimde kalan tüm yara bu yüzden belki de. Sevgim, en çok benim canımı yaktı bu yüzden.

Gitmeyi denedim tekrar. Bir el durdu yine beni. Onur olduğunu düşünüp hırsla döndüğümde o elin Aras'a ait olduğunu fark ettim.

"Şuan değil Aras lütfen"dedim. Onur yanımıza yaklaştı.

"Nisan bekle lütfen gitme!"

"Sen kimsin oğlum?" dedi Aras. Gözlerinden ateş fışkırıyordu sanki. Cevabını tahmin edebildiğini biliyordum.

"Ben onun... Asıl sen kimsin?" dedi Onur.

"Ben... onun sevgilisiyim!" dedi Aras elini belime atarken.

"Nasıl?" dedim meraklı gözlerle Aras'a bakarak. Parmağıyla beni dürttü susmamı söylermiş gibi.

"Sevgilisiyim ben. Senin de kim olduğunu tahmin edebiliyorum. Bir daha Nisan'ın yanında görmeyeceğim seni!" Bunu o kadar gerçekçi söyledi ki ben bile inandım bir an sevgili olduğumuza. Elinden tüm vücuduma bir sıcaklık doldu. Onur'un birşey söylemesine izin vermeden elimden tuttu ve yürüdü. Durağa geldiğimizde hala elele tutuştuğumuzu fark ettim ve hemen elimi çektim.

"Neden böyle birşey yaptın ya neden?" dedim kızgın görünmeye çalışarak.

"Amacın ondan kurtulmak değil miydi? Nasıl olduğu ne fark eder ki! Bana borçlandın Nisan Atalay."

Kimsin Sen?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin