Doğruyu söylememi mi istersin mükemmel bir yalan mı?

840 22 5
                                    

MEDYADAKİ BETWEEN - COURRIER ŞARKISINI BU BÖLÜMÜ OKURKEN DİNLEYEBİLİRSİNİZ.

Dağıldım. Tamamen mahvoldum. Tüm dengem alt üst oldu. Hatırlamak istemeyeceğim şeylerin hepsi kafamda dönüyor.Unutmak için kaçtığım herşeyi şimdi tekrar yaşıyormuş gibiyim.

Herşey bi yana, Arasla sevgiliymişiz gibi davrandığımızda hissettiğim duygunun yada Onur'a duyduğum nefretin bir tanımı yok. Aras'ın orda beni kurtarmış olması ve ona borçlu olmam da cabası! Üstelik hayatta benden uzak kalmasını istediğim iki kişinin arasında sıkışmış gibiyim. Hiç biri birbirinden iyi değil. Zaten karşıma kim çıkarsa çıksın bir daha Onur gibi güvenemem ona. Şuan yıkılan güven limanıma ne tekrar Onur'u sokabilirim ne de yeni birini...

Sabah üstümden sanki tır geçmişcesine yorgun ve bitkin hissediyordum. Okula gitmemek için nasıl bir bahane bulsam diye düşünüyordum ama yinede gitmek zorunda olduğumu biliyordum. Yorgun okula gitmek alışık olduğum bir şeydi, asıl neden Aras ile karşılamak istemememdi. Onun en ufak bir şeyi bile karşılıksız yapmayağını biliyordum ve bu yaptığını da mutlaka yüzüme vuracaktı.

Perdemi açarak içeri giren güneş ışığıyla biraz daha uyanmayı diledim. Hızlıca giyinip kahvaltıya indim. Annem her zaman ki gibi pijaması ve dağınık topuz yapılmış saçlarıyla sabah kahvesini yapıyordu. Ben de dolaptan mısır gevreğimi çıkardım, üstüne süt ekleyerek bi kaç kaşık ağzıma atıp uçarcasına çıktım.Son dakika otobüse yetişip bindim ama keşke bir sonraki otobüsü bekleseymişim. Otobüsün kapısından içeri adım atmamla Arasla burun buruna gelmem bir oldu. "Bak şu tesadüfe! Demek aynı otobüse denk geldik. Ne hoş." dedi klasik alaycı Aras Kaya gülüşüyle.

"Ben seninle aynı fikirde değilim sanırım. Hem senin bu otobüse binmemen gerekiyor. Ne işin var burda?" Mimiğimdeki şüphe ve sorgulamayı bozmamaya çalıştım.

"Dürüst mü olmamı istersin yoksa senin için mükemmel ötesi bir yalan uydurmamı mı? Gerçeği söylemek gerekirse, o eski sevgilin denen salağın tekrar geleceğini düşündüm ve senin binme ihtimalin olan otobüse bindim. Görünüşe bakılırsa zamanlamam mükemmel."

"Senden böyle birşey istediğimi hatırlamıyorum. Dünki yardımın için teşekkür ederim ama o kadar. Daha fazlasına gerek..." dediğim sırada otobüs frene bastı ve bende dengemi kaybedip Aras'ın kollarında buldum kendimi. Dokunuşu tenimi kavuruyordu. Kafam karışmış halde ona baktım, gözlerim gözleriyle birleşti. Beni tutmaya devam ederken ellerinden yayılan alev tüm vücuduma yayıldı. Panikle atan kalbimin yanında nefes alışverişim de hızlandı. Hemen kendimi toparladım. Hiç bir şey söylemeden okulun durağında indim. Aras da peşimden indi. Tam olarak benimle aynı otobüse binmesinin nedenini yaşadık o sırada. Haklıydı. Onur yine gelmişti. Onu görür görmez Aras tekrar elimi tuttu. Konuşmadan yanından geçmeyi planlıyordum ama Aras' ın böyle düşünmediğine emindim. Kulağına eğilip

"Hiçbir şey söyleme hemen okula girelim lütfen!" dedim yalvarırcasına.

"Okula gir ben geliyorum" dedi ve benim birşey söylememe fırsat vermeden Onur'un yanına gitti. Naz kapıda ağzı bir karış açık bize bakıyordu.

"Nisan ne oluyor burda? Siz neden elele geldiniz 24 saat ne oldu ben kaçırdım?" gözleri bana bir açıklama yap der gibiydi.

"Aslında tam olarak...." dememe fırsat kalmadan bir yumruk sesi duydum. Arkamı döndüğümde Onur yerde çenesini tutuyordu. Hemen oraya koştum.

"Aras dur! Ne yapıyorsun saçmalama sakin ol!" panikten ne yapacağımı bilmiyordum. Naz Onur'u tutup kaldırdı. Bu kadarı fazlaydı.

"Onur git burdan. Bir daha da karşıma çıkma! Git!" dedim son gücümle. Başka söyleyebileceğim hiç bir şey yoktu.

"Bu kadar değil Nisan. Senden bu kadar kolay vazgeçmeyeceğim. Bu kadar kolay değil." dedi. İlk defa yüzünde hüzün görmüştüm. İlk defa ona inanmak istedim ama benim için de ona tekrar inanmam o kadar kolay değildi. Aras'a dönüp kolundan tutarak okula götürdüm. Bugün bir an önce bitmeliydi.

Kimsin Sen?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin