16. UÇAK DÜŞTÜ

1.3K 209 21
                                    

Saatlerdir yatak odasında kilitli Nevin, kapının dibine yapışıp çöktüğünden evdeki yabancı sesi derhal algılamış ve Meriç'in geldiğini tahmin etmekte zorlanmamıştı. Erkekler arasındaki konuşmadan odaya süzülen bölük-pörçük kelimelerden seçebildiği kadarıyla Murat'ın bir dereceye kadar sakinleştiğini, hatta  bir şeyler anlatmayı kabul ettiğini çıkarabilmişti. Kaçırdığı uçak, katılamayacağı belli konferans ve sunamayacağı kesin bildiri tümüyle önemini yitirmişti artık. Bu saatten sonra zorla gönderseler bile gidecek değildi.

İstediği tek şey kocasının normale dönmesi ve sabahın köründe ansızın düştükleri bu kâbusun sona ermesiydi. Kulağı içeriden aksedecek her kelimede, içinde umut beklemeye başladı. 

***

"Nevin... Nevin..."

Kız kardeşinin, karısının ismini her söyleyişinde içine o bildik kötü korku hissi dolmaya başlamıştı Murat'ın. Panik halinde sarfedilen cümleleri takip edemediği gibi, o da aynı paniğe sürükleniyordu. 

"Rüya!" diye haykırdı âdeta, "Dur!"

Bir sessizlik oldu.

"Şimdi," dedi genç adam tane tane, "sakince anlat, ne var?"

"Çok kötü bir şey olacak..."

Nefesi durdu adamın: "Nasıl?" diye sorabildi güçlükle.

"Tam bilemiyorum... ama kötü bir şey... çok kötü... çok büyük... Nevin, Nevin tehlikede..."

"Ne olacak? Ne zaman? Ne diyorsun?" Murat da kendini kaybetmişti.

"Bu gün..." 

"Ne olacak?" diye sorusunu yineledi korkunun kıstığı sesiyle genç doktor.

"bilmiyorum... o kadarını bilmiyorum... inan..." dedi kardeşi yalvarırcasına ve ardından dehşetle ekledi:  "Nevin... Nevin... o tehlikede!"

Rüya bazen her şeyi en ince ayrıntısına kadar bilirdi. Fakat bazen, bazen de sadece bir kısmını bilirdi. Her nimetin külfeti, her lütfun lâneti vardı ve işte bu da onun lânetiydi.  Bu gibi durumlar büyük felâketlere denk geldiğindeyse büyük travmalara ve ağır krizlere sebebiyet verirdi. Çaresizlik içinde kıvrandığını gösteren ses tonu, zapt edemediği hıçkırıkları alârmlar çaldırırken zihninde Murat da kontrolünü yitiriyordu hızla. 

"Düşün..." diye komut verdi, faydasızlığını bile bile, "düşün... ne olacak..."

"Bilmiyorum..." dedi genç kadın çığlık çığlığa, "bilmiyorum... ama Nevin tehlikede..." 

Endişe, korku, panik Murat'ı  neredeyse aklını yitirme noktasına getirmişti artık:

"Neden?" diye haykırdı öfkeyle, "Neden tehlikede? Söyle bana!"

"Bilmiyorum... bilmiyorum..."

İki kardeş, çaresizlikle sustular... sonra Rüya fısıldadı: "Onu bu gün hiç bir yere gönderme."

***

Meriç, duyduklarına inanamıyordu. Fakat karşısındaki adam öyle kötü halde ve öyle panik içindeydi ki; sağduyusu onu düşündüklerini doğrudan dile getirmekten alıkoyuyordu.

"Sen ne olacağını bilmiyorsun. Rüya da bilmiyor. Ama Nevin'in tehlikede dediği için, karını yatak odanıza kilitledin!" diye durumu özetledi.

Davranışlarındaki mantıksızlığı, arkadaşının kendisinin görmesini ümit ediyordu, her ne kadar şu anda bir tür delilik nöbeti geçiriyorsa da içindeki bilim adamına güveniyordu.

MERİÇ'İN RÜYA'SIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin