2. SAKIN KİMSEYE SÖYLEME!

1.6K 238 12
                                    

Can babasının eline sımsıkı yapışmış, hayretten irileşmiş gözleriyle etrafını seyrediyordu. Belki de ömründe ilk defa böylesi kalabalık bir dünya ile karşılaşıyordu. Evlerinin bulunduğu komplekste, kapalı-açık yüzme havuzları, sinema salonları, parklar, bahçeler, büyük alışveriş merkezleri vardı, dolayısıyla onun çocuk dünyasında doğal evren bu şekilde konumlanıyordu. Yani mimari bir mükemmellikle ve milimetrik bir düzende.

Ama burası? Burası çok farklıydı. İnsanlar neredeyse birbirlerine çarparak yürüyorlardı, garip bir enerji ile oradan oraya akıyorlardı. Rüya, Can'ın tedirginliğini anlamıştı, başını okşadı yavaşça ve sevecen bir tonla: "Burası Kapalıçarşı," dedi. "Aslında çok eğlenceli bir yerdir. Biraz gezelim mi?"

Meriç, bir kez daha hayretle Can'ın sakinleştiğini ve güvene kavuştuğunu gördü.

Aslında Pazar Pazar burada bulunmaları çok saçmaydı. Sabah kahvaltıdan sonra, baba-oğul dışarı çıkmaya karar vermişlerdi. Meriç'in aklında Can'ı parka götürmek vardı. Oğlunun mızmızlığını bildiğinden, onu yürütmek istememişti. Ayrıca belki sonra bir şeyler yemeye de giderlerdi. Park yerine geldiklerinde arabasının başında duran ve canı epeyce sıkkın görünen Rüya ile karşılaştılar. Ne yapacağını bilmez bir hali vardı.

"Günaydın!" diye seslendi Meriç.

"Günaydın!" Genç kadın duyduğu sesle yerinden sıçramıştı, sanki başka bir boyuttan geri gelmiş gibiydi.

"Ne oldu? Bir sorun mu var?"

Rüya omzunu silkmekle yetindi: "Yarın servise gidecek, tabii Murat götürürse. Yapacak bir şey yok. Siz nereye böyle?"

"Parka gidiyoruz."

"Oo çok iyi, hava da çok güzel bu gün..."

Sonra beklenmedik ve nedenini de bilemediği bir şekilde Meriç:

"Nereye gideceksen bırakalım seni," deyiverdi.

Genç kadın neşeli bir kahkaha attı: "Cazip ancak İstanbul için çok tehlikeli bir teklif bu! Teşekkür ederim. Benim yolum çok ters."

Fakat adam duramıyordu bir türlü, yine sordu: "Sahi mi nereye gidiyorsun ki?"

"Kapalıçarşı'ya gideceğim."

"Ne işin var orada?"

"Çook senelerdir tanıdığım eski bir dost. Orada dükkânı var, değerli taşlar satıyor. Döndüğümden beri aklımda, bu gün onu bir ziyaret edeyim dedim."

Gençlik yıllarının otantik hatıraları canlanıverdi zihninde birdenbire genç adamın, tabii bir de aşkının silueti.

"Tamam, hadi götürelim seni. Hem bizim için de değişiklik."

Rüya, daha ne olduğunu anlayamadan kendisini Meriç ve Can'la, onların arabasında yola çıkmış buldu.

***

Murat okuldan yeni gelmişti, mutfakta bir şeyler atıştırıyordu.

"Biraz daha alabilir miyim, anne?"

Mukadder, yine çok mutlu hissetti.  Bir ömürdür birlikte gibiydiler, sanki Murat'la Rüya hep onların çocuklarıydı. Birlikte yaşamaya başlayalı bir seneyi geçmişti. Geldikleri günden bu yana önemli hiçbir sorun yaşamamışlardı.

Oğlan uyumlu ve olgun bir çocuktu. Ayrıca sorumluluk sahibi ve düşünceliydi. Arada biraz mesafe bırakmakla birlikte, amcası ve yengesine minnet duyuyor, nezaketli ve sevecen davranıyordu. Mukadder sık sık onunla sohbet ederken buluyordu kendisini. Hatta bazen de dertleşirken.

MERİÇ'İN RÜYA'SIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin