10. GECE, KÖPEKLER VE AŞK

1.2K 206 47
                                    


"Merak etme parktadır!" dedi kapıyı açar açmaz Rüya.

Ağzı açık kala kaldı genç adam. Tam bu anda Murat girdi araya: "Hayırdır dostum?"

"Can," dedi Meriç telâş içinde, "gecenin bir saati Rüya'lara gelmek istedi, çok geç dedim, bu sefer de parka gidelim diye tutturdu. Hava soğuk, karanlık falan derken epey atıştık, inat etti, küstü odasına gitti. Uyumuşum.... gözümü açtım evde yok."

"Endişelenme, parka bakalım." diye atıldı genç kadın, bu arada da üstünü giyiyordu.

Meriç, iyice şaşalamıştı. Oğlunu fena şekilde merak ediyordu etmesine de, arkadaşının kız kardeşi nasıl ve nereden biliyordu her şeyi? İşte asıl bunu aklı almıyordu.

Murat'ın sesi duyuldu yine: "Hadi gidip parka bakalım, burada değilse, belki gerçekten de oradadır."

"Arabayla gidelim," dedi Rüya, sonra da ekledi: "Köpekler..."

Bu kez arkadaşların ikisi de garip garip baktılar ona. 

***

Arabadan iner inmez gördüler küçük oğlanı. Bankın tekinde oturuyordu büzüşmüş, üşümüş ve ürkmüştü.

Üç kişilik grup, Meriç önde hızla çocuğa doğru koşmaya başlamıştı ki, karanlığın içinden havlama sesleri yükseldi. Parkın diğer ucunda bir köpek sürüsü belirmiş ve azgınca çocuktan tarafa koşmaya başlamıştı.

Can, durumla aynı anda babasının varlığını da fark etti.  Ancak, aradaki mesafe hayvanlardan önce alınabilecek gibi değildi. Herkes paniğe kapılmıştı,  babası oğluna doğru bir hamle yapmıştı ki, Murat kolundan tuttu ve bağırdı: "Sakın kımıldama Can, bekle!"

Rüya, anlamıştı: "Can, bankın üstüne çık ve kımıldama!" diye destekledi abisini. 

Onun sesini duyan küçük oğlan, içine dolan bir kararlılıkla denileni yaptı. Bu sırada genç kadın da Meriç'in boşta kalan diğer koluna yapışmıştı farkına varmaksızın.

Köpekler havlaya uluya, dehşet saça saça bankın önüne kadar gelmişlerdi artık ve küçük çocuk  nefesini tutmuş kımıldamadan ayakta duruyordu. Belki an daha uzasa banktan atlayarak babasına doğru koşmaya başlayacaktı, fakat tam zamanında çalıların arasındaki hareketlenme köpeklerin dikkatini çekti ve oraya doğru seğirtmelerini sağladı. 

Ömür kadar uzun geçen saniyeler içinde gözü dönmüş mahlûklar geldikleri gibi gece karanlığında kaybolup gittiler, ortalık sessizliğe büründü. 

Meriç ok gibi yerinden fırlayarak üç adımda oğlunun yanına vardı ve onu sımsıkı kucakladı. Can daha fazla dayanamamış ağlamaya başlamıştı.

Bütün bu zaman zarfında soğuk kanlılığını muhafaza etmeyi başarabilen tek kişi Murat:

"Çabuk arabaya." diye müdahale etti yine, "Başkaları gelmeden gidelim buradan."

***

Eve doğru yol alırken, Can arka koltukta Rüya'nın kucağına çıkmış, başını ipeksi saçlarına dayamış, titreyip duruyordu. 

"Geçti artık," dedi yumuşakça genç kadın, "ama lütfen bir daha kimseye haber vermeden, sakın dışarı çıkma."

Burnunu ve içini çekerek onayladı onu küçük oğlan.

Hem araba kullanıp, hem de dikiz aynasından onları izleyen Meriç, kalbinin derinliklerinde Rüya'ya minnet duymadan edemedi, buna rağmen zihninin sorularla dolmasını da engelleyemedi.

MERİÇ'İN RÜYA'SIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin